Oyuncu Ghofrane Al-Sayari için sanat bir çıkış yolu
Sanatın kadınların yaşamlarını değiştiren önemli bir araç olduğunu belirten Tunuslu oyuncu Ghofrane Al-Sayari, bu silahın iyi kullanılarak bir mücadele alanı oluşturulmasını istiyor.

ZOUHOUR MECHERGUI
Tunus- Tunus'taki kadınlar sanatı bir mücadele platformu alanı haline getirdiler. Kadınlar tiyatroyla sessizliği, kamerayla öfkeyi, klavyeleri ile kelimeleri dönüştürdüler.
Tunus’ta kadınları metalaştırmaya ve onları basmakalıp rollere indirgemeye devam eden toplumlarda, sanat ilk savunma hattı olarak ilerliyor. Sanat sadece bir eğlence aracı değil, artık sömürüyü açığa çıkaran ve özgürlüğe düşman rejimler tarafından yayılan basmakalıpları parçalayan bir ses. Sahneden sinema ekranına, roman sayfalarından grafitilere kadar kadınlar, kendi gerçekliklerini çok yönlü bir direnişin aktörleri olarak yansıtıyorlar.
Tunuslu yaratıcı kadınlar arasında yer alan oyuncu Ghofrane Al-Sayari, tiyatronun sadece gerçekliğin bir aynası değil aynı zamanda yüzleşmek için kullanılan bir platform olduğunu düşünüyor. Ghofrane Al-Sayari, “Sanatçı, toplumunun sorunlarını ele almaktan ahlaki olarak sorumludur ve kadın sorunları bireysel bir sorun değil, varoluşsal bir sorundur” diyor.
Sanatla farkındalık artıyor
Sanatın kadınların önünde oluşturulan bariyerleri yıkma gücüne sahip olduğunu ifade eden Ghofrane Al-Sayari, tecavüz, aile içi şiddet ve taciz gibi suçları ele alan eserlerin durgun suları harekete geçirmeyi başardığını anlatıyor. Ülkede yayınlanan "Felouja" dizisine dikkat çeken Ghofrane Al-Sayari bu diziyle birlikte şiddet gören pek çok kadının resmi makamlara başvurma cesaretini gösterdiğini belirtiyor.
Tunus sinemasında yönetmen Moufida Tlatli'nin öncü bir rol oynadığına değinen Ghofrane Al-Sayari, yönetmenin az sayıda ancak etkili eserleri ile feminist bir bakış açısı yarattığını dile getiriyor. 2000 yılında vizyona giren "Erkekler Mevsimi" adlı filmi, kadınların yaşadığı sessiz baskının canlı bir tasviri olarak yorumlayan Ghofrane Al-Sayari, filmle kadınların aslında ne yaşadıklarının belgelendiğini anlatıyor.
Kadınlar suçlanıyor
Sektördeki kadınların finansal ve kurumsal kimi sıkıntılar yaşadığından da bahseden Ghofrane Al-Sayari, kadınların eleştirel düşünceyi bir tehdit olarak gören rejimlerde yeterli desteği alamadıklarını söylüyor. Kimi eserlerin “kışkırtma” ya da “isyanla” bağdaştırıldığını kaydeden Ghofrane Al-Sayari, “Bu durum otoritelerin kadınların sesini yükselten sanata karşı dar görüşlülüğünü ortaya koyan suçlamalardır. Finansal desteğin kıtlığı bizi tüketiyor ve üretim fırsatlarını azaltıyor. Feminist sanatı destekleyen kültürel politikaların yokluğu bizi ikili bir çatışmaya sokuyor: otoriteyle yüzleşmek ve dışlanmayla yüzleşmek. Yazmanın amacı gerçeği güzelleştirmek değil, onu parçalamak, ataerkil sistemi sorgulamak ve meydan okumaktır” şeklinde konuşuyor.
‘Sanat ödül sayısıyla ölçülemez’
Tunus'tan Filistin'e, Suriye ve Sudan'a kadar kadınların yaşadıklarının benzer olduğuna işaret eden Ghofrane Al-Sayari, şiddet, baskı ve sömürünün kadınlar için aynı olduğunu ifade ediyor. Ghofrane Al-Sayari, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:
“Ancak kadınları birleştiren şey yaratıcılık ve yaraları değişim için enerjiye dönüştürmek için sanatın kullanılmasıdır. Sanat yalnızca ödül sayısı veya izlenme oranlarıyla ölçülemez. Bunun yerine insanların farkındalığını etkileme, klişeleri kırma ve kamuoyunda tartışmayı teşvik etme yeteneğiyle ölçülmeli.”
Sanatın kadın sorunlarına hizmet etmek için nasıl kullanılacağı ve bunun önemi konusunda ise tarih boyunca birçok sanat formu örneği olduğunu ifade ediyor. Ghofrane Al-Sayari, sanatçıların kadın sorunlarını yansıtmalarının tarihi bir görev olduğunu belirtiyor.
‘Sanat önemli bir silah’
Ghofrane Al-Sayari konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:
“Sanatın silahı sahne, kelime ve harekettir. Bunlar doğru ve yapıcı bir şekilde kullanıldığında değişime yol açabilen araçlardır. Bugün Tunus, Filistin, Suriye, Sudan ve diğer yerlerdeki kadınlar benzer durumlarda yaşıyor, taciz ve zulümle karşı karşıya kalıyor. Sanat aracılığıyla onların acılarını aktarabilir ve susturulmuş seslerini dünyaya duyurarak destek kazanabilir ve gerçekliğimizi iyileştirebiliriz. Sanat bir direniş aracı. Kadın sorunlarına hizmet edebilecek birincil çıkış yolu. Erkek stereotipini kırmak ve her türlü şiddet, ayrımcılık ve dışlanmayla mücadele etmek için önemli bir silahtır.”