Ortadoğu’da savaş, direniş ve 25 Kasım-5
Iraklı kadınlar, şiddetin tamamen yok edilmesi için ortak mücadele vurgusu yaparken, sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri arasında koordinasyon sağlanmasının gerekliliğini belirtti.
Iraklı kadınlar ve ortak mücadelenin önemi
RAJA HAMİD RAŞİD
Irak – Her yıl 25 Kasım’da, dünya genelinde Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kadınlar tarafından eylemler, etkinlikler ve direniş ile karşılanıyor. Bu etkinlikler, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının uğradığı şiddet türleri için farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Şiddet, iktidarların yarattığı bir olgudur ve köklü bir zihniyet değişimi ile ancak bu durum aşılabilir.
Iraklı kadınlar da 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü özellikle son dönemlerde gündeme gelen Kişisel Statü Kanunu’ndaki değişiklikler ile karşılıyor. Irak’ta kadınların en fazla yaşadığı durum cinsel saldırı ve sözlü taciz biçimleri. Iraklı kadınlar için bu tür tacizler, kadınların şikayetlerini resmi olarak kaydettirmekte zorlandıkları hükümet dairelerinde, sokaklarda veya evlerde sıkça karşılaşılan bir durum. Bu durum, toplumdaki aşiret yapısının ve “utanç” korkusunun bir sonucu olarak daha da yaygınlaşmaktadır. Irak İnsan Hakları Gözlemevi, bu konuda uyarılarda bulunurken özellikle taciz vakalarının da arttığını belirtmekti.
Kadın örgütleri kadınların ve kız çocuklarının, korku duvarını yıkıp bedenleri üzerinde söz sahibi olmaları ve tacizden bulunan erkekleri ifşa etmeleri gerektiğini savunuyorlar ve bu konuda toplum içerisindeki kadınlara destek sunmaya çalışıyorlar. 22 yaşındaki Sporcu Hiba Muhammed, uluslararası bir şampiyonaya katılmak için yurt dışına gitme vaadiyle cinsel tacize maruz bırakılmış, cesurca tacizi yapan erkeği ifşa etmiştir. Bu Iraklı kadınlar açısından önemli bir örnek.
Iraklı kadınların yaşadıkları zorluklar
Bağdat’taki Kadın ve Çocuk Derneği Başkanı Saba Walid, Irak’taki kadınların yaşadıklarının, ülkedeki siyasi ve toplumsal zorlukların bir yansıması olduğunu belirtti. Saba Walid, bazı reformların yapılmış olmasına rağmen, hala kadınların şiddet ve iş yerlerinde ayrımcılığa maruz kaldığına dikkat çekerek, “Kadınlar adalete erişimde ciddi sıkıntılar çekiyor” dedi.
Saba Walid, Irak’ın karmaşık durumunun, savaşlar, yolsuzluk, ekonomik çöküş gibi bir dizi faktörden etkilendiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu durumun kadınlar ve çocuklar üzerinde çok ciddi etkileri vardır. Kadınlar, kriz dönemlerinde en büyük yükü taşımakta ve eğitim ve iş fırsatlarında ayrımcılığa uğramaktadırlar. Kadınlar açısından ifade özgürlüğü ve toplumsal özgürlükler konusunda bazı ilerlemeler olsa da kadınların karşılaştığı zorluklar hala büyük boyutlardadır. Şiddet vakaları artmakta, ifade özgürlüğü gerilemekte ve ayrımcı yasalar hala yürürlüktedir. Ancak, kadın hareketleri bu durumu değiştirmek için mücadele ediyor.”
2024 yılının ilk yarısında 291 şüpheli ölüm kayıtlara geçti
Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde kadınlara yönelik şiddet, özellikle "namus" adına katletmeler, sosyal medyada aktif olma ya da sadece kendi eşlerini seçme gibi sebeplerle sıklıkla meydana gelmektedir. Toplumsal normlar ve ayrımcı yasalar, kadını sadece "aile namusu" olarak görmektedir.
Geçtiğimiz yıl İnsan Hakları İzleme Örgütü, BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü 1991'den 2023’e kadar Irak'ta yaklaşık 4 bin kadın ve kız çocuğunun “namus” adı altında katledildiğini açıkladı.
Saba Walid, Irak’ta farklı krizler yaşanırken, Kişisel Statü Yasası’ndaki planlanan değişikliklerin kadın haklarına büyük bir tehdit oluşturduğunu belirterek, bu değişikliklerin, kadının evlilik, boşanma ve çocukların velayeti gibi haklarını almasında sorun yaratacağını ve şiddete daha açık hale gelmesine yol açabileceği uyarısında bulundu.
Irak Sağlık Bakanlığı, açıklamalarında ülke genelinde artan intihar vakalarına dikkat çekiliyor. 2021’de 364 şüpheli ölüm kaydedilirken, 2022’de bu sayı 511’e yükselmiş ve 1028 intihar girişimi olmuştur. 2023 yılında ise 400'ü kız çocuğu olmak üzere 700'den fazla intihar girişimi kaydedildi. 2024 yılının başından mayıs ayına kadar Irak'ta sosyal, ailevi, ekonomik ve diğer nedenler gerekçe gösterilerek 291 şüpheli ölüm olayı kaydedildi.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının artması
Kadınlara yönelik şiddet ve katledilmelerin artmasının sebepleri arasında toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, kanunların yetersiz uygulanması ve güvenlik zafiyetleri yer almaktadır.
Irak'ta kadınların durumunu iyileştirmek için önemli fırsatlar olduğunu belirten Saba Walid, “Bu fırsatlar, yasaların etkin bir şekilde uygulanması, kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi ve yerel iş gücü politikalarıyla kadınların daha fazla katılımının sağlanmasıyla elde edilebilir” diye belirtti.
Kadın sünneti yasak olmasına rağmen yaygın
Kadın sünnetinin, Irak’ta hala bazı köylerde gizlice yapıldığını aktaran Saba Walid, “2011 yılında yasaklanmasına rağmen, bu uygulama hâlâ bazı bölgelerde devam etmektedir. Bu zararlı gelenekle mücadele etmek için toplumun bilinçlendirilmesi ve sünnet yapılan kadınlara destek sağlanması gerekiyor” dedi.
Kadına yönelik şiddetle mücadele için öneriler sunan Saba Walid, şunları söyledi: “Çözümler arasında, devlet kurumlarıyla sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaparak şiddete maruz bırakılan kadınlara destek olması ve yasal değişiklikler için baskı yapmak, yer alıyor. Ayrıca toplumsal farkındalık yaratacak kampanyalar düzenlemek de çok önemli.”
Kadının ülkesinin kalkınmasında oynayacağı rolün çok önemli olduğunu belirten Saba Walid, kadınların siyasette, ekonomide ve toplumda daha fazla yer alarak ülkenin gelişimine katkı sağlayabileceğini ifade etti. Saba Walid, “Kadınlar, birlikte çalışarak ve ortaklaşarak kadın haklarını geliştirecek değişikliklerin yapılması için hükümetlere baskı yapabilir” diyerek sözlerini noktaladı.
‘Sığınma evleri oluşturulmalı’
Waqar Al-Nadawi adlı bir başka aktivist, Irak’taki artan şiddet ve kadınların katledilmesinin, ülkedeki genel ekonomik ve toplumsal krizler ve işsizlikle bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Kadınları koruyacak yasaların yeterince çıkarılmadığını belirten Waqar Al-Nadawi, aile içindeki ve toplumdaki şiddeti engellemek için sığınma evlerinin oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı.