Mısırlı araştırmacı Sahar Hesen: Abdullah Öcalan'ın tarihi çağrısı yeni ufuklar açıyor
Mısırlı araştırmacı Sahar Hesen, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tarihi çağrısının demokratik diyalog ve barış inşası için yeni ufuklar açtığını belirterek, “Abdullah Öcalan ile görüşmek istiyorum” kampanyasının önemine vurgu yaptı.
MALVA MIHEMED
Haber Merkezi - Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu (EFFP), “Abdullah Öcalan ile görüşmek istiyorum” kampanyası başlattı. Kampanyayla, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın siyasi diyalogdaki rolünü güçlendirme ve uluslararası dayanışmayı büyütme amaçlanıyor. Kampanya uluslararası birçok şahsiyet, insan hakları kurumları, örgütler ve aktivistler tarafından sahiplenilerek genişliyor.
Mısırlı Araştırmacı Sahar Hesen “Abdullah Öcalan ile görüşmek istiyorum” kampanyasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'Tarihi çağrı bir kez daha Kürtlerin mücadelesine dikkat çekiyor'
Sahar Hesen, konuşmasının başında Abdullah Öcalan'ın tarihi çağrısının devletler üzerindeki etkisine dikkat çekerek, "Sayın Abdullah Öcalan'ın barış çağrısı yapması ilk kez değil, ancak bu sefer farklıydı ve bölgede yaşanan çatışmalarda stratejik bir değişiklik yaptı. Ayrıca Ortadoğu'daki Kürtlerin mücadelesine bir kez daha dikkat çekti.
Bu çağrı, bölgedeki Kürt hareketini silahlı bir hareket olarak değil, bölgenin bileşenleri arasında barışçıl yaşam çağrısı yapan, aynı zamanda kimlik ve insan haklarını koruyan demokratik bir hareket olarak yeniden tanımlandı" dedi.
'Kürtlerle uluslararası dayanışmayı güçlendiriyor'
Sahar Hesen, "Abdullah Öcalan'la Görüşmek İstiyorum" kampanyası, hedefleri ve güncel siyasi dinamikler üzerindeki etkisi hakkında şunları söyledi: "Bu kampanya bir süre önce başlatıldı. Türkiye, 2011'den beri Sayın Abdullah Öcalan'a ağır bir tecrit uyguladı. Bu kampanya yasal bir yanıt olarak ortaya çıktı. Kürtlerin liderliğiyle başladı ve ardından uluslararası sivil topluma yayıldı. Kampanyanın amacı tecridi sona erdirmek, toplantılar düzenlemek ve Sayın Abdullah Öcalan'ın siyasi alandaki rolünü harekete geçirmek. Aynı zamanda, Öcalan’ın özgürlüğü Ortadoğu'da barışın bir garantisidir. Bu kampanyanın siyasi dinamikler üzerinde büyük bir etkisi var çünkü bölgedeki çaresiz siyasi durumu kırabilir. Kampanya aracılığıyla Kürtlerle uluslararası dayanışma güçlendiriliyor."
Sahar Hesen, kadınların bu kampanyaya öncülük etme rolünün siyasi baskı yaratabileceğini ve demokratik diyaloğun önünü açabileceğini belirtti. Sahar Hesen şöyle devam etti: "Bu hareketin içinde kadınların rolü, demokrasi, eşitlik ve özgürlük ilkelerine dayalı siyasi diyalog açısından stratejikti. Kürt kadınlarının kampanyaya katılımı sadece sembolik değil, aynı zamanda siyasi durumu yeniden şekillendirmede temel bir dayanaktır. Kürt kadınları sadece siyasi alanda yer almadılar, aynı zamanda liderlik ettiler. Kongrelerini düzenleyerek kendi kurumlarını kurdular ve hatta askeri alanda öncülük ettiler ve savunma birlikleriyle tüm kadınları korudular."
'Kadınların özgürlüğü toplumların özgürlüğünün temel unsurudur'
Sahar Hesen kadınlara yönelik saldırılara vurgu yaparak şöyle devam etti: "Sayın Abdullah Öcalan da Özgürlük Sosyolojisi kitabında özgürlüğün kadınların kölelikten kurtuluşuyla başlayacağını ve ataerkillik ve toplumsal köleliğin sadece tarihsel bir adım olmadığını, tüm hegemonik ve egemen sistemlerin kökü olduğunu belirtiyor. Bu köleliğin fiilen ortadan kaldırılması için entelektüel farkındalık, toplumsal örgütlenme ve siyasi değişimi birleştiren çok düzeyli bir projeye ihtiyaç var. Tarihteki ilk işgal kadınlara, bedenlerine ve zihinlerine yapıldı. Bu nedenle kadınların özgürlüğü toplumların özgürlüğünün temel unsurudur. Tarihin bir kez daha incelenmesi ve kadınların gözünden yazılması gerekiyor. Çünkü erkekler kadınların rolünü, varlığını ve öncülüğünü görmezden geldi."
'Demokratik Ulus Sistemi toplumsal adaletin bir modelini temsil ediyor'
Sahar Hesen, Kürt toplumunda eşitlik ve adalet sisteminin kurulduğunu ve kadınların kararlarını ve geleceklerini belirlediğini söyledi. Sahar Hesen sözlerini şöyle tamamladı: "Kürt toplumunda kadınlar toplumlarını eşitlik ve adalet sistemiyle yönetirler. Kendi kararlarını kendileri alırlar ve kendi geleceklerini belirlerler. Aynı zamanda eş başkanlık sistemiyle eşitliğe ulaşmışlardır. Bu model gerçek toplumsal adaleti temsil eder. Ayrıca yasal haklarında öncülük yaparlar ve ataerkil algılardan uzak bir şekilde rollerini oynarlar. Kadınları ekonomik olarak güçlendirmek Demokratik Ulus sisteminin temelidir. Kadınları güçlü olmaya çağırıyorum, itaat zayıflıktır. Kadınların gücü bilgide, fikirlerde, eğitimde ve değişen bir bilinçte yatar. Kurtuluş mücadelesinden vazgeçmeyin."