KJK’den çağrı: HTŞ’nin saldırıları kadınların kazanımlarını hedef alıyor

HTŞ’nin Dürzi halkına yönelik son saldırılarının Alevilere yönelik katliamların bir devamı olduğunu belirten KJK Koordinasyonu, kadınların ve halkların kazanımlarını hedef alan saldırılara karşı uluslararası topluma çağrı yaptı.

Haber Merkezi- Komalên Jinên Kurdistan (KJK-Kürdistan Kadın Toplulukları), Suriye’de artan HTŞ saldırılarına karşı açıklama yaptı. HTŞ’nin IŞİD’in güncellenmiş bir versiyonu olarak bölgede mezhepçi, etnik ve cinsiyetçi temelli çatışmaları kışkırttığı ve bu yapının arkasında hegemonik güçlerin olduğunu vurgulayan KJK, IŞİD’in bölgeye yönelik işlevini sürdüren bu cihadist yapılanmaların, ulus-devlet statükosunu korumak isteyen güçlerce desteklendiğini belirtti.

Açıklamada, “HTŞ bir örtüdür, esasen hegemonik güç olma peşinde koşan odaklar sahadadır” denildi. KJK, bu saldırılara karşı uluslararası toplum ve halkları harekete geçmeye çağırdı.

KJK’nin açıklaması şu şekilde:

“Ortadoğu ve Kürdistan devrimine dayatılan IŞİD saldırganlığının devamı olan HTŞ gerçeği bugün Suriye’de yeni bir kanlı süreci fitillemiş bulunmaktadır.

IŞİD statükocu ulus devletlere karşı halkların gelişen öfke ve isyanını sınırlamak üzere kurgulanmış katliamcı bir aparattı. Hegemonik sistem IŞİD ile boşluğu doldurarak söz konusu ulus devletleri terbiye ederek bölgede suni faşist bir vurucu güç olarak onlarca yıldır bu oyunu oynamaktadır. Küresel sermeye güçlerinin bu kanlı aparatı bugün de halkların sırtına saplanmış bir kılıç rolünü oynamaktadır.

HTŞ, hegemonik güç olma peşinde koşuyor

Hegemonik güç konsepti ile hareket eden güçlerin kirli savaş alanı kılınmak istenen Suriye’de katliam haberleri günden güne artmaktadır. Şu çok iyi bilinmek zorunda HTŞ bir örtüdür, sahada savaşanlar esasında hegemonik güç olma peşinde koşan odaklardır.

Kürtler çözüm arayışında başat aktör

Kürt Özgürlük Hareketi’nin sahadaki dinamik hakim yapısının giderek güçlenmesi, Suriyeli halkların Kürtleri kurtuluş umutları olarak görmesi ve bölgede oluşan yeni güç dengeleri, yeni çözüm arayışlarını da gündeme getirmiştir. Kürtlerin çözüm arayışında başat aktör haline gelmesi, kaotik halden beslenen güçleri daha fazla saldırgan hale getirmektedir.

Suriye’de denklem dışına itilmekten ürken kimi bölge devletleri halkların birbirini boğazlamasının zeminlerini döşemektedirler. Zamanında Suriye ve Rojava’da gelişen IŞİD, El Nusra görünümlü tüm saldırıların ardında hangi güçler vardıysa bugün de cereyan eden çatışmaların ardında benzer güçler vardır. Hegemonik güçlerin ve merkezi iktidar yapılarının bölgeyi karıştıran siyasal aklı, kaosu derinleştirmekten öteye rol oynamamıştır. Siyasal anlayışları ne bir çözüm üretebildi ne de tam anlamıyla hakimiyet kurabildi.

Kadının köleleştirilmesi

Bölgemiz, iktidar güçlerinin eliyle yürütülen mücadeleler nedeni ile yaşanılmaz hale getirilmiştir. Çatışma durumu ile beslenen bu kaos hali halklara ve kadınlara kazandırmıyor.  Mezhepler ve inançlar çatışması, aşiretler ya da etnik yapılar çatışması, kadının hiç olmadığı kadar köleleştirilmesi gibi sorunlarla sürekli kanayan bir Ortadoğu gerçekliği yaratılmıştır.

Çare olarak daha fazla bölünmeyi öne sürmek çare olmadığı gibi her aşirete, mezhebe, inanç grubuna bir devlet demekte yanlıştır. Halklara gerekli olan Demokratik Ulus çözümüdür. Bu topraklarda binlerce yıl halklar hiçbir duvara, sınıra takılmadan bir arada kültürel, ekonomik etkileşim ve paylaşım içerisinde olmayı başarmışlardır. Tarihsel toplumsal, coğrafik tüm gerçeklikler bir arada, birlikte yaşamanın çatışma, katliam, soykırım zeminlerinin en radikal çözümü olduğunun göstergesidir.

Rojava Devrimi

On üç yılı geride bırakan Rojava halkları ve kadınlar devrimi umut ve heyecan kaynağı olmaya devam etmektedir. Çatışma ve katliam nedeni olan tüm gerçeklikleri bağrında çözüme kavuşturan Rojava devrimi tüm farklılıkların bir arada özgürce yaşayabileceklerinin kanıtlandığı somut bir örnek olmuştur.

Bugün cihadist güçlerin Suriyeliler arasında yaymak istediği mezhepçi söylemler yeni katliamlara davetiye çıkartmaktadır. Bu durum yıkıcıdır, nefreti besleyen bu söylem ve çabalar Suriye’nin toplumsal, kültürel zenginliğini yok edebilir. Dürzilere yöneltilen saldırılar Alevilere yöneltilen katliamların bir devamıdır. Etnik savaşlar, dini çatışmalar iktidarları besliyor. Ama halklar kadınlar için gerekli olan anayasal haklar ve demokratik yaşam düzenidir.

Dürzileri hedef yapmak sistematik zulmün göstergesidir

Dürzi toplumu gibi azınlıkları hedef yapmak sistematik zulmün göstergesidir. Colani komutasındaki bu yapı meşru değil aksine kaos ve katliam yaratan bir yapıdır. Bu rejim Suriye’nin çok kültürlü yapısını inkar ederek tahrip ediyor: Bugün Suriye de yaşananlar bir tek Colani gibi bir katliamcının eseri değildir. Aynı zamanda uluslararası kamuoyunun duyarsızlığının da bir yansımasıdır.  Tek millet, tek bayrak, tek ordu gibi zehirli bir retoriği seslendiren hegemonik güçlerin diplomatik temsilcileri de yaşanan güncel trajediye davetiye çıkartmıştır.

Bölgemizin etnik, dinsel, kültürel renkliliğinin inkârı anlamına gelen bu söylem, 200 yıldır Ortadoğu halklarını katlediyor, bölüyor, parçalıyor.  Bu nedenle tüm uluslararası güçleri, demokratik, sosyalist kesimleri, kadınları Suriye’de hiçbir meşruluğu olmayan cihadist Colani yönetimi karşısında tutum almaya çağırıyoruz. Kanlı bir tuzağın içerisine çekilmek istenen Arap halkını bu oyuna dur demeye çağırıyoruz.

Unutulmamalıdır ki parçalanmaya, sömürüye yol açan her bir savaş ve çatışma durumu halklara değil iktidarlara kazandıracaktır. Kana, gözyaşına, göçe, yoksulluğa, zulme doymuş bu topraklarımızın yeni bir çatışmaya değil demokratik barışçıl geleceği örmeye ihtiyacı var. Bu nedenle KJK olarak diyoruz ki; Suriyeli halklara kazandıracak olan yegâne yol, Demokratik Ulus çözümüdür.

Her zamankinden daha güçlü mücadele etmeye çağırıyoruz

Daha dün yanı başımızda Êzîdî kadınlarının, Alevi kadınlarının maruz bırakıldığı insanlık dışı uygulamaların Dürzi toplumunda da vücut bulmaması için tüm kadın yapılarının ortak mücadeleyi yükseltmeleri gerekir. Gelişen her türden cinsiyetçi, milliyetçi, mezhepçi, faşist yapının ilk elden hedef yaptığı kadın gerçeği bir kader değil.

Erkek egemen sistemin iktidar savaşlarının kurbanı olmaktan çıkmak için bölgedeki tüm kadınları her zamankinden daha güçlü mücadele etmeye çağırıyoruz.

Özelde Suriye'de yaşayan Kürt, Arap, Çerkes, Türkmen, Sünni, Alevi, Êzidî ve Dürzi tüm kadınları; yaşadığımız toprakları cehenneme dönüştürme riski taşıyan savaş ve çatışma gerçeği karşısında ortak hareket etmeye, ortak mücadele etmeye çağırıyoruz.”