Kayıp yakınları eylemlerinin 872’ncisini düzenledi
Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları 1995’te JİTEM elemanları tarafından takip edildikten sonra kaybedilen Hamza Arslanoğlu’nun faillerini sordu.
Amed - Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından kayıpların akıbetini sormak amacıyla düzenlenen eylemler bu hafta da devam etti.
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 872’inci haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 25 Ekim 1995’te Amed’de JİTEM elemanları tarafından takip edildikten sonra kaybedilen Hamza Arslanoğlu’nun failleri soruldu.
‘Babamın kemiklerini arıyorum’
Gözaltında kaybettirilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde ilk olarak konuşan Hamza Arslanoğlu’nun oğlu Mesut Arslanoğlu, babaannesinin, ölünceye dek oğlunu aradığını, bulamadan yaşamını yitirdiğini ve torunlarına, oğlunu bulduklarında yanına gömmelerini vasiyet bıraktığını söyledi. Arslanoğlu, “Bu vasiyeti kendi çocuklarıma bırakmak istemiyorum. Babamın kemiklerini arıyorum. Bulamazsam, yarın çocuklarım dedelerinin kemiklerini arayacaklar. Barışı konuştuğumuz bu günlerde barış nedir diye bana soracak olursanız; barış bir babanın akşam eve gidebilmesidir, barış bir annenin evladı dışarıda iken o annenin o evladın hayatından endişe edip korkmamasıdır. Ve bir daha bu topraklarda bu coğrafya da bu tür acılar yaşanmamasıdır. Bizim çektiğimiz acıları başka bir aile yaşamasın” dedi.
‘Daha kaç nesile vicdan yarasını aktaracaksınız?’
Ardından söz alan Amed Büyükşehir Eşbaşkanı Ayşe Serra Bucak ise gözaltında kaybedilenlerin, faili meçhulde katledilenlerin akıbetinin, bir hukuk devleti çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtti. Henüz adaletin sağlanmadığını belirten Serra Bucak, “Ne yazık ki yakınların ailelerinin, annelerin, evlatların hasreti bitmedi. Bu elbette büyük bir vicdan yarası açmakta ve bu vicdan yarası az önce arkadaşımızın bahsettiği gibi ne yazık ki nesilden nesile aktarılmaktadır. Sisteme, iktidara soruyoruz. Daha kaç nesile vicdan yarasını aktaracaksınız? Bunun cevabını merak ediyorlar. 90’lı ve 90’lı yılların karanlığında kaybedilenlerin akıbetini soruyoruz. Onlar bu halkın hakikatini görmek istemeseler de, onlar salonlarda, mikrofonlarla bambaşka bir üslup geliştirse de; Biz kendi hakikatimizi, kendi var olma gerekçemizi, kendi arayışımızı ve hakikat mücadelemizi sormaya, sürdürmeye, kayıplara, gözaltında kaybedilenlere, faili meçhullere ne oldu demeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Hamza Arslanoğlu’nun hikayesi
İHD Yönetim Kurulu üyesi Ali ihsan Demirtaş tarafından okunan Hamza Arslanoğlu’nun hikayesi şöyle: “Hamza Arslanoğlu evli 4 çocuk babasıydı. Geçimini inşaatlarda boyacılık yaparak geçiren Hamza Arslanoğlu aynı zamanda HADEP Amed İl Yönetiminde yer alıyordu. Hamza Arslanoğlu HADEP İl Yönetiminde yer aldığından dolayı sürekli JİTEM elemanları tarafından izleniyordu. Kaybedilmeden bir süre önce Dağkapı semtinde arkadaşı Ali Tekdağ ile birlikte silahlı saldırıya uğradı fakat yara almadan kurtulmuştu.
Hamza Arslanoğlu 25 Ekim 1995 tarihinde eşine bir iş için Amed’in Lice ilçesine gideceğini ve arkadaşları akşam saatlerinde eve misafirliğe geleceğini söyleyerek sabah saatlerinde evden çıkar.
Evden ayrıldıktan sonra Bağlar semtinde Mürsel diye bir arkadaşının dükkânına telaşla giren Hamza Arslanoğlu, JİTEM tarafından takip edildiğini söyler. Bunun üzerine dükkân sahibi şapkasını ve montunu kendisine verdikten sonra kahvedekilere haber vermek için dükkândan ayrılır. Dükkân sahibi döndüğünde Hamza Arslanoğlu’nun orada olmadığını görür. Hamza Arslanoğlu’ndan o tarihten sonra bir daha haber alınamaz.
Hamza Arslanoğlu kaybedildikten sonra polisler evine sık sık baskınlar düzenliyordu. Bu baskınlar esnasında aile tehdit ve hakaretlere maruz kalıyordu. Aile daha fazla bu baskılara dayanamayarak İzmir’e taşınmak zorunda kalır. Hamza Arslanoğlu’nun ailesi tehdit edildiğinden ve can güvenliğinin olmadığından dolayı herhangi bir kuruma başvuruda bulunmaz. Hamza Arslanoğlu dosyası öylece faili meçhul olarak kalır.”
Ardından kayıp ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenler için oturma eylemi yapıldı.