Kadınlar ve gençler hedefte: İşkence, çıplak arama ve cinsel taciz!

İstanbul başta olmak üzere birçok kentte devam eden protestolarda yüzlerce kişi işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldı. Süreci yakından takip eden ÖHD’li Avukat Didare Hazal Sümeli, “Özellikle kadınlar ve gençler hedef alınıyor” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

İstanbul- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası İstanbul’da halkın başlattığı protesto eylemleri devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre; 19 ve 26 Mart arası yaşanan eylemlerde en az bin 879 kişi gözaltına alındı, 260 kişi tutuklandı. Gözaltı ve tutuklamaların devam ettiği birçok kentte başta kadınlar ve gençler olmak üzere yüzlerce kişi işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldı. Polisin cinsel taciz, çıplak arama ve tehditlerine maruz bırakılan çok sayıda genç kadın şikâyetçi olurken; insan hakları örgütleri, hukukçu ve sağlık emekçileri oluşturdukları kriz masası ile yaşanan işkence ve kötü muamelelerin takipçisi oluyor.

‘Sürecin başından sonuna kadar temel haklar ihlal ediliyor’

Yaşanan gözaltı ve işkence olaylarında yoğunluklu olarak kadınların ve gençlerin hedef alındığını belirten Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Üyesi Avukat Didare Hazal Sümeli, gözaltının bir cezalandırma pratiğine dönüştüğüne dikkat çekti.

Kadınların yoğunlukla cinsel taciz, fiziki şiddet ve çıplak aramaya maruz bırakıldığını belirten Didare Hazal Sümeli sahada tanık oldukları uygulamalara dair şunları söyledi: “Ters kelepçe yaygın, müdahale sırasında orantısız güç kullanılıyor, hastaneye götürülmeden önce uzun süre araçlarda bekletme gibi uygulamalar yaşanıyor. Gözaltına alınanların büyük bölümü hastaneye götürülmeden önce saatlerce ters kelepçeyle tutuluyor, temel ihtiyaçlarını karşılamalarına dahi izin verilmiyor. Tarafımıza ulaşan emniyet ifadelerinden birinde bir genç kadının, kelepçeliyken erkek polis tarafından göğüs bölgesine dokunulduğunu, yaşadığı korkudan dolayı altına kaçırdığını, buna rağmen polis şiddetinin sürdüğünü anlattığı görülüyor. Bu durum, gözaltının artık sadece özgürlüğün kısıtlanması değil, açık bir irade kırma, aşağılama ve beden üzerinden cezalandırmaya dönüştüğünü gösteriyor.”

‘Kadınlar çıplak arama, cinsel taciz ve tehditlere maruz bırakıldı’

Özelde kadınların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Didare Hazal Sümeli, “Kadınlar özellikle hedef alınan bir grup. Gözaltına alınırken erkek polisler tarafından fiziki müdahaleye uğrayan, kıyafetleri yırtılan, vücutlarının özel bölgelerine temas edilen kadınlar var. Çıplak arama dayatmaları, tehditler ve cinsiyetçi hakaretler kadınların çok sık karşılaştığı uygulamalar arasında. Tarafımıza ulaşan bazı beyanlarda kadınların hastaneye götürülmeden önce saatlerce ters kelepçeyle tutulduğu ve hem fiziksel hem psikolojik olarak baskı altında bırakıldığı anlatılıyor. Bazı kadınlar gözaltı araçlarında yalnız bırakıldıklarını ve bu sırada erkek polisler tarafından tehdit edildiklerini beyan etti. Bu durum, güvenlik güçlerinin yetki sınırlarını aşarak gözaltı sürecini sistematik bir yıldırma, sindirme ve cezalandırma yöntemine dönüştürdüğünü gösteriyor” sözlerini kullandı.

‘Bu tablo cezasızlık sisteminin sonucudur’

“Sahada gözlemlediğimiz tablo açık bir cezasızlık sisteminin sonucudur” ifadeleri ile yaşanan işkencelerin meşrulaştırılmak istendiğinin altını çizen Didare Hazal Sümeli, “Kolluk kuvvetleri, yaptıkları hukuksuzlukların, orantısız müdahalelerin, işkence ve kötü muamelelerin yargı önüne çıkmayacağını biliyor ve ona göre davranıyor. Genç kadınların gözaltında yaşadıkları yalnızca bireysel değil; kolektif bir irade kırma girişimi. Gazeteciler de benzer biçimde baskı altında. Bu ihlalleri belgeleyen, görüntüleyenler hakkında soruşturmalar açılıyor. Yani yalnızca şiddet uygulanmıyor, bu şiddetin görünür kılınması da cezalandırılmak isteniyor” açıklamasında bulundu.

‘Politik ve toplumsal mücadele alanı olarak görüyoruz’

Yaşanan işkence vakalarını ve gözaltıları yakından takip ettiklerini belirten Didare Hazal Sümeli, gerekli suç duyurularında bulunacaklarını da sözlerine ekledi. Didare Hazal Sümeli, “Emniyet içinde görev yapan faillerin kimlik tespiti için kamera kayıtlarının, hastane sevk belgelerinin ve tanık beyanlarının toplanması için başvurular hazırlanıyor. Ayrıca hekimlerin işkence izlerini kayıt altına almaması ya da muayeneyi reddetmesi durumuna dönük de hem meslek örgütlerine hem de idari makamlara başvurularda bulunulacak. Bu süreci yalnızca hukuki değil, aynı zamanda politik ve toplumsal bir mücadele alanı olarak görüyoruz” sözleri ile konuşmasına son verdi.