‘Kadınlar her yerde ayağa kalkmalı’
Fırat Kantonu Şeran kenti Kongra Star Yönetimi Nadiya Hiso, halkın ve kadınların haklarını, iradesini ve konumunu bastırmak için infaz yöntemini kullanan İran devletine karşı kadınların ayağa kalkmasını istedi.

NORŞAN ABDÎ
Kobanê- İran devleti, İran ve Rojhilat Kürdistan halkına ve kadınlarına karşı sistematik olarak idam cezası uyguluyor.
İdam cezası, 1979 yılından bu yana uygulanıyor. İdam İslam Devrimi'nden sonra, ceza kanununa resmen dahil edildi ve 1980'lerde uygulamaya konuldu. Günümüzde İran, dünyadaki en yüksek idam oranlarına sahip. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Örgütü'ne göre, İran'daki idam oranları son yıllarda tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Güncel verilere göre, 2025 yılı başından bu yana 841 kişi idam edildi ve bunların büyük bir kısmı kadındı. Bu, çok sayıda kişinin idam cezasına çarptırıldığı anlamına geliyor. Son dönemde Şerife Muhammedi, Pexşan Azizi ve Werişe Muradi hakkında verilen idam kararları kadınların gündeminde.
'İdam, onurlu bir yaşama karşı bir ceza haline geldi'
Fırat Kantonu'nun Şeran kentindeki Kongra Star yönetimi Nadiya Hiso, infaz durumu ve İran devletinin bu konudaki genel politikasına ilişkin tutumu hakkında ajansımıza değerlendirmede bulundu.
"İran ve Rojhilat’ta kadınlar ve halk, özgürlük ve demokrasinin bedelini idamlarla ödüyor" diyerek konuşmasına başlayan Nadiya Hiso, "İran sistemine dikkat edersek, sistemini insanların ve toplumların soykırımı ve yıkımı üzerine kurduğunu anlarız. En önemli yöntemlerden biri de insanların idam edilmesidir. Bu yöntem dünya çapında ve bu yüzyılda, şimdiye kadar sadece İran'da kullanıldı. Her şeye rağmen İran rejimi bu yöntemde ısrar ediyor ve değiştirmek istemiyor. Özellikle özgürlük, demokrasi ve eşitlikten yana tavır sergileyen kişi ve gruplar İran hükümeti tarafından hemen hedef alınıyor ve idam ediliyor. Bu bağlamda, bu yöntemlerden en çok zarar görenin kadınlar olduğunu görüyoruz. Sonuçta kadınlar her yerde erkek devlet zihniyetine tabidir, ancak İran'da bu otorite ve boyun eğdirme daha ağırdır ve bunun sonucu idamlardır" dedi.
‘İran baskıyla iktidarını korudu’
Nadiya Hiso, "İnsanları, özellikle de kadınları idam etme yöntemi vicdansız ve zalimce bir yaklaşımdır" diyerek, İran devletinin büyük bir zulüm uyguladığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Bu yöntem İslam adı altında uygulanıyor ve insanları daha da üzüyor. Hiçbir din veya inanç insan idamını emretmemiştir, ancak İran rejimi dini çarpıtmış ve içeriğini ortadan kaldırmıştır. Jina Emini'nin öldürülmesi, bu politikanın en bariz örneklerinden biridir. İran, bu saldırıları toplumu korkutarak baskı altına almak ve iradesinden uzaklaştırmak için kullanmak istiyor. Bu saldırılar, özellikle kadınlara karşı sistematik olarak gerçekleştiriliyor. İran aynı zamanda baskıcı bir rejimdir ve bu politikayla bugüne kadar iktidarını korumuştur."
‘Ayaklanmadan beklentilerimiz arttı’
Nadiya Hiso, dünya kadınlarına ilham olan ‘Jin Jiyan Azadî Ayaklanması'nın yeni bir aşamaya geçmesi için büyük umutları olduğunu belirterek beklentilerini şu sözlerle dile getirdi:
"Kadınlar olarak İran'da yaşanan gerçekleri kabul etmiyoruz ve İran halkı da kabul etmemeli. İsrail-İran saldırıları sırasında umutlarımız arttı, oradaki toplumsal durum ve sistemin değişeceğini düşünmüştük, ancak ne yazık ki aynı politikalar bir kez daha uygulandı ve bu da İran'ın uygulamalarının ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. ‘Jin jiyan Azadî Ayaklanması'ndan beklentilerimiz arttı. Yeni bir aşamaya gireceğini ve bu kez önemli değişiklikler getireceğini düşündük. Tüm kadınlar ve özgürlükçü halklar için bir umut olan bu ayaklanmada, ‘Jin jiyan Azadî’ sloganı tüm dünyada yeni bir yaşam felsefesi olarak benimsendi ve şu anda yaşanan tüm baskı, infaz ve ihlallere yanıt vermek gerekiyordu."
‘Egemen rejimlerden kurtuluş, kadınların özgürlüğüyle mümkündür’
Nadiya Hiso, toplumun özgürlüğünün kadınların özgürlüğüyle mümkün olduğunu vurgulayarak, "Toplumun özgürlüğü ve egemenlikten kurtuluşu, kadınların özgürlüğüyle mümkündür. Bu aynı zamanda Önder Apo'nun kadınların tarihini, kimliğini ve kazanımlarını açıklayan ‘Jin Jiyan Azadi’ felsefesinin de içeriği ve amacıdır” dedi.
Nadiya Hiso, kadınların tarihsel rolünü ise şöyle açıkladı: "Tarihin her aşamasında kadınların bir duruşu ve mücadelesi olduğu doğrudur ve Kürt kadınları bugün de bu rolü oynamaktadır. Tarih, kadınların şahsında yaşar ve bu tarihi yeniden canlandırmak çağımızın görevidir. Kadınlar şahsında toplumların soykırımına, yıkımına ve inkârına karşı yeni bir isyan dalgası başlatmalıyız."
‘İran ve Rojhilat’taki kadınlar infazlara karşı seferber olmalı’
Nadiya Hiso, kadınların içinde bulunduğu süreçle ilgili saldırılar hakkında "Kadınlara yönelik her türlü saldırıyı görüyoruz ve infazlar da bu saldırıların bir parçası. Kadınların inşa edip yönettiği sisteme bile saldırılıyor. Bu saldırılar İran ve diğer birçok ulus devlet ülkesini kapsıyor" derken konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
"Kadınlar her yerde soykırım politikalarına karşı seferber olmalı; evde, sokakta, kurumlarda, hapishanelerde her kadın ayağa kalkmalı. Bunun için İran ve Rojhilat’taki kadınlar derhal harekete geçmeli. Burada ne kadar mücadele etsek ve duruşumuzu göstersek de etkisi sınırlı olacaktır. Kadınları infaz eden soykırımcı rejime karşı bir iç ayaklanma ve baskı oluşmadığı sürece değişimi sağlayamayız."