Kabil’de kadınlar Taliban’ın duvarlarına karşı duruyor

Taliban’ın baskıları ve art arda açıklanan yasaklarına rağmen Kabil’de kadınlar direnmeyi seçiyor. Kadınlar tozlu ve dağınık ağaçlarla dolu küçük bir parkta, sessiz direnişle var olma haklarını canlı tutuyorlar.

BAHARİN LEHİB

Kabil- Afganistan’da Taliban yönetime el koyduktan sonra kadınların çalışma ve eğitim hakkının engellenmesi yönüne çeşitli yasaklar getirdi. Daha sonra sivil toplum kuruluşlarında çalışan, bu kurumların sorumluluğunu üstlenen kadınlar görevlerinden uzaklaştırıldı.

Zamanla güzellik salonları ve eğlence mekânları da kapatıldı. “İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma” adı altında çıkarılan yasalarla da kadınların yaşamları daha da sıkıştırılmak istendi. Kadınların ayakkabı sesini duymak bile yasaklandı ve kadın sesi “avret” olarak nitelendirildi. Çok sayıda kadın medya çalışanı işini bırakmak zorunda kaldı; kalanlar ise yüzlerini örterek ekranlara çıkmaya mecbur bırakıldı. Taliban bunlarla yetinmedi; genç kızları “uygunsuz başörtüsü” gerekçesiyle tutuklayıp, kaybettirdi.

Bazıları, Taliban’ın elinden kurtulduktan sonra yaşadıkları psikolojik baskılar şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.

Kadınlar mücadele ettiler

Tüm bu baskılara rağmen kadınlar, toplumdaki varlıklarını korumak ve rollerini görünür kılmak için mücadele etmeye devam ettiler. Kabil’in bir mahallesinde, kadınlar ellerindeki kısıtlı imkânlara rağmen bir parkta toplanarak spor yapmak ya da biraz vakit geçirmek için buluştular. Taliban kadınların parklara girişini yasakladığını ilan edince, pek çok kadın yine de parklara gitmeye devam etti. Bunun üzerine “İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı” görevlileri, parkların giriş kapılarına kadınları durdurmak için nöbetçiler yerleştirdi.

Sonunda kadınlar kazandı

Bugün hâlâ kadınlar baskılara rağmen bu parklara gidiyor, çocukları ve arkadaşlarıyla birkaç dakika geçirmeye çalışıyor. Mahmuda Rafi, kızlarıyla birlikte parka gelen kadınlardan biri, “İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma” görevlileriyle mücadelesini şu sözlerle anlatıyor:

“Bir sabah yürüyüş ve spor için gelmiştim. Sağlıklı kalmak istiyordum. Kapıda bir görevli oturmuştu, elinde sopa vardı. Erkekleri içeri alıyordu ama bana izin vermedi. Kısa süre sonra kadınların sayısı arttı. Kapıya yaklaştığımızda, heyecanla sopasını kaldırıp bize vurmak istedi. Yüksek sesle bağırdım: Neden dövüyorsunuz? Biz sadece parkın neden kapalı olduğunu bilmek istiyoruz. Biz kadınlar da insanız, sağlıklı kalmaya ihtiyacımız var. O gün içeri giremedik ama her gün daha fazla kadın geldi. Sonunda baskıyla giriş hakkımızı aldık. İlk haftalarda kadınlarla erkekler arasına perde çekmişlerdi ama zamanla perde kaldırıldı. Başta sadece yürüyüşe izin veriliyordu, fakat kadınlar fırsatı değerlendirip akşamları da gelmeye devam etti.”

Kadınlar için bir sığınak

Bugün hâlâ “İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma” grupları park çevresinde devriye geziyor; eğer bir kadının kıyafeti onların kurallarına uymuyorsa, onu azarlıyorlar. Kadınların mücadele ederek kullanabildiği bu park, aslında hiçbir imkâna sahip değil; sadece birkaç dağınık ağaç ve tozlu bir alan. Buna rağmen, bu basit mekân kadınlar için bir sığınak haline geliyor. Kadınlar baskılardan bir nebze uzaklaşıp birbirlerinin acılarını ve sevinçlerini paylaşabildikleri, Kabil’in ortasında küçük bir mutluluk barınağı yaratıyor.