ICJ’den yeni karar: İklim değişikliğiyle mücadele, devletlerin insan hakları sorumluluğudur

Uluslararası Adalet Divanı, iklim değişikliğine karşı mücadelede devletlerin insan hakları hukuku kapsamında bağlayıcı yükümlülüklere sahip olduğunu açıkladı ve sorumluluklarını hatırlattı.

Haber Merkezi- Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), iklim değişikliğine karşı mücadelede devletlerin insan hakları hukuku kapsamında bağlayıcı yükümlülüklere sahip olduğunu ilan etti. Bu kararla birlikte çevresel zararların insan hakları ihlali olarak değerlendirilebileceği ve bu ihlallerin devletler açısından tazminat yükümlülüğü doğuracağı vurgulandı.

Karar bağımsız bir grup BM insan hakları uzmanı tarafından memnuniyetle karşılandı. Karar, iklim krizinin “gezegen çapında varoluşsal bir tehdit” olduğunu ve tüm yaşam biçimlerini tehlikeye attığını teyit etti. Uzmanlar, mahkemenin küresel ısınma konusunda 1.5°C artış sınırının küresel mutabakatla kabul edilmesi gerektiğini açık biçimde ifade etmesini de önemli bir adım olarak gördü.  

Tüm devletler için bağlayıcı

Kararda, devletlerin yalnızca uluslararası insan hakları hukuku değil; aynı zamanda iklim değişikliğiyle ilgili çok sayıda çevre sözleşmesi, deniz hukuku ve teamül hukukuna göre de yükümlülük taşıdığına dikkat çekildi. Mahkeme, sera gazı emisyonlarına karşı çevre sistemini koruma yükümlülüklerinin tüm devletler için bağlayıcı olduğunu ve özel sektörün de etkin biçimde düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

İklim krizinden orantısız etkileniliyor

Ayrıca ICJ’nin kararında, iklim değişikliğinin insan yaşamı, sağlık, yeterli yaşam standardı, keyfi yerinden edilmeden korunma, özel yaşam gibi temel insan haklarını tehdit ettiğine ve temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkının diğer tüm hakların önkoşulu olduğuna işaret edildi. Özellikle çocuklar, yerli halklar, kırsal topluluklar, kadınlar, göçmenler, engelliler ve kırılgan grupların iklim krizinden orantısız biçimde etkilendiği ifade edildi.  

Kararda bir ilk  

Öte yandan iklim sistemine ciddi zarar veren devletlerin sadece önlem almakla kalmayıp, aynı zamanda zararları tazmin etmek, ekosistemleri eski haline getirmek ve yanlış yasaları geri çekmek gibi yükümlülüklere sahip olduğunu belirtti. Kararda ilk kez, fosil yakıtların üretilmesi, tüketilmesi, aranması ve bu alanlara verilen sübvansiyonların uluslararası hukuka aykırı eylemler kapsamında değerlendirilebileceği açıkça ifade edildi.

Karar, Brezilya’da yapılacak olan COP30 ve plastik kirliliğiyle mücadele görüşmeleri öncesinde büyük önem taşıyor.