Gazzeli kadınlar: Kaldırımlarda yaşasak bile topraklarımızı terk etmeyeceğiz
İsrail saldırıları sebebiyle göçe maruz kalan Gazze halkı, kamplardaki doluluk oranı nedeniyle kaldırımlarda kurdukları çadırlarda yaşam savaşı veriyor. Gazzeli kadınlar, “Kaldırımlarda yaşasak bile topraklarımızı terk etmeyeceğiz” dedi.

NAGHAM KARAJEH
Gazze- İsrail saldırıları nedeniyle mülteci kamplarında yaşamak zorunda bırakılan Gazzeli kadınlar, kamplarda zor hayat şartları altında yaşam sürüyorlar. Kimileri de kamplarda yer bulamadığı için enkaza dönen evlerinin etrafında kurdukları çadırlarda kalıyor.
Kaldırıma kurdukları çadırlarda kalan Gazzeli kadınlardan Rashida Marouf ve Intisar Subuh, ajansımıza konuşarak yaşadıkları sorunları anlattı.
Ekim 2023'te zorla yerinden edilen Rashida Marouf, ateşkesin ardından evine döndüğünü ancak bir yıkıntı ile karşılaştığını söyledi. “Evimin bu hale geleceğini hiç düşünmemiştim. Yıkılan sadece evim değildi, ruhumun bir parçasıydı” sözleriyle üzüntüsünü dile getiren Rashida Marouf, evinde öldürülen iki oğlu ile sayısız anısının olduğunu belirtti.
‘Tüm bunlar Filistin için…’
Rashida Marouf, “Ev gitti, oğullar gitti ve her şey kayboldu. Tüm bu gördüklerime rağmen güneye gitmeyi düşünmüyorum. Çadırımı moloza dönen evimin yanında kurmayı tercih ettim. Her sabah çadırımın önüne koyduğum sandalyeye oturuyor ve moloz yığınına dönen evime bakıyorum. Tüm bunların hepsi Filistin için… Ne olursa olsun topraklarımızı terk etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
‘3 çocuğumla birlikte yeniden göç etmek zorunda kaldım’
Yıkılan evine döndüğünü ancak geçtiğimiz ay İsrail saldırılarının yeniden başlaması üzerine kampa gitmek istediğini ifade eden Rashida Marouf, “Evime geldim, ancak bombalamalar ve yeniden tahliye emirleri verildi. İlk başta görmezden geldim, ancak sonrasında etrafıma düşen füzeleri görünce üç çocuğumla birlikte yeniden göç etme kararı aldık. Beş saat boyunca aralıksız bir şekilde yürüdük. Çok zorlu bir yoldu ve çocuklarım etkilenmesin diye gözyaşlarımı gizliyordum. Yanımızda çadır ve birkaç yırtık fotoğraftan başka hiçbir şey yoktu. Nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk. Gazze’de vardığımız yerlerde tüm kamplar doluydu ve bizim için yer yoktu, bu yüzden sığınak olarak kaldırımı seçtik" ifadelerinde bulundu.
‘Kaldırıma çadır kurdum’
Çadırını bir sokak kenarına kurduğunu anlatan Rashida Marouf, sözlerinin devamında şöyle konuştu:
“Arabaların gürültüsü, yoldan geçenlerin bakışları altında bir yaşam sürüyoruz. Bu cehennem ne kadar sürecek bilmiyoruz. Hak ettiğimiz hayat bu mu? Oysa biz bu toprakların sahibiyiz. Biz bu topraklardan geldik ve bu topraklarda öleceğiz. Çadırım kaldırımda olsa da topraklarımdayım ve sürgünde değilim.”
‘Yaşlı bir kadınım bazen oturarak uyuyorum’
Rashida Marouf'un çadırının yakınında, savaş başladığından beri 13 kez yerinden edilmiş yaşlı bir kadın olan Intisar Subuh yaşıyor. Çantasındaki küçük kağıt parçası geçtiği barınakların kaydı haline gelmiş. "Her barınak hayatımın bir parçasını yazdı” diyen Intisar Subuh, “Her yer ruhumdan bir parça aldı. Yaşlı bir kadının gerçek bir yuva olmadan tüm bu sorunlarla baş etmesi mümkün mü? 12 kişilik ailemle birlikte küçük bir çadırda yaşıyorum. Rahat uyuyup uzanabileceğim bir yer yok. Bazen oturarak uyuyorum. Yatacak yer yok. Çadır bizi boğuyor, içeri hava girmiyor. Onurlu bir yaşamımız kalmadı” diye belirtti.
‘Yemek lüks oldu’
Şeker hastası olduğunu söyleyen Intisar Subuh, "İlaç için belirli dozlara ihtiyacım var ama bunlar mevcut değil. Etkisi hafif olan haplarla idare ediyorum. Bazen yorgunluktan ve açlıktan bayılıyorum. Yemek ve su artık önceliklerimiz ama yemek bile bir lüks haline geldi. Her şey pahalı oldu. Geçişler kapalı ve tüccarlar bizi sömürüyor. Bir şey satın almak istediğimde bin kere düşünüyoruz. Aileme yeteri kadar yiyecek sağlayamıyorum, bu yüzden çocuklarım aç kalmasın diye kendimi yemekten mahrum bırakıyorum” sözlerine yer verdi.
‘Gazze’de kadınların çığlığı her yere ulaştı’
Yetersiz beslenmenin görme yetisini etkilediğini kaydeden Intisar Subuh, şöyle konuştu: “Havalar çok soğuk ve bazen titreyerek uyumak zorunda kalıyoruz. Biz burada öleceğiz. Savaş bizi her gün göç etmeye zorluyor ama biz topraklarımızı terk etmeyeceğiz. Gazze'deki kadınların çığlıkları her yere ulaştı, ancak kimse onları duymadı. Biz sadece bombalamanın durmasını ve barış içinde yaşamamıza izin verilmesini istiyoruz. Gazze'deki kadınlar çocuk yetiştirme, hastalara bakma ve trajedilere katlanma konusunda devletin rolünü oynuyorlar. Bu kararlılık bombalanmayı değil, onurlandırılmayı hak etmiyor mu? Biz kaldırımda yatsak bile yıkılmayan kadınlarız.”