Gazze’de kadınlar varlık savaşı veriyor

İsrail saldırıları altında hayatta kalma mücadelesi veren Filistinli kadınların erk sisteme karşı direnişleri de ikinci planda kaldı.

RAFIF ESLEEM

Gazze- İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana aralıksız bir şekilde devam ediyor. Gazze’de kadınlar tarih boyunca öncülük rolünü oynamak için mücadele etti. Siyasette yer aldılar, hakları için mücadele ettiler, ekonomik ve kültürel gelişimlere öncülük ettiler. Ancak başlayan savaşla birlikte roller ters yüz oldu. Kadınlar, günlük yaşamın ağır yükü altında ezilirken, hak talepleri ikinci plana itildi.

Savaş kadınların mücadelesini silip süpürdü

Filistin Gazeteciler Sendikası Yönetim Sekreteri ve araştırmacı Bidaye Muammer’e göre, savaş öncesinde hayat daha sade ve rutin ilerliyordu. Savaşla birlikte kadınlar artık yemek pişirme, su kuyruğunda bekleme, yardım almak için kayıt merkezlerine ulaşma, okullar kapalı olduğu için çocuklara evde eğitim verme gibi görevlerle baş başa kaldı. Bu durum, kadınları hem fiziksel hem zihinsel olarak yorarken liderlik rollerine odaklanmalarını da nerdeyse imkânsız hale getirdi. Bidaye Muammer, çalışan ve anne olan kadınların yükünün daha da ağırlaştığına dikkat çekerek, “Kadınlar tüm gün çalıştıktan sonra ev işlerini de üstlenmek zorunda kalıyor. Açlık ve yorgunluk arasında, liderliği düşünmeye bile mecali kalmıyor” dedi.

Savaş öncesinde kadınların aktif olduğu en önemli liderlik çabalarından biri Aile Koruma Yasası’nın çıkartılması için verdikleri mücadeleydi. Kadın hakları savunucuları, mevcut yasaların kadınları korumada yetersiz olduğuna işaret ederek hukuki süreçlere başvurmuş, kampanyalar düzenlemiş, meclisin kapısını çalmıştı. Savaşla birlikte bu çabalar yarıda kaldı.

Kadınlar her alanda şiddete maruz kalıyor

Aile Koruma Yasası özellikle toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede önemli bir araç olarak görülüyordu. Savaş ortamında kadınlar hem fiziksel hem psikolojik hem de siyasi şiddete maruz kalıyor. Öldürülüyorlar, tutuklanıyorlar, güvenlik eksikliği nedeniyle psikolojik çöküntü yaşıyorlar. Bidaye Muammer, savaş öncesi birçok kadının bakanlık, sendika ve derneklerde görev aldığını, yüzde 50 cinsiyet kotası talep ettiğini hatırlatarak, “Ne işgal ne de iç bölünmeler kadınların hak mücadelesini durduramamıştı, ama savaş hepsini yerle bir etti” şeklinde konuştu.

Yeni tehditler yaratılıyor

Kadınlar savaş öncesinde yalnızca mesleklerinde değil, aynı zamanda kozmetik, gıda, turizm gibi alanlarda da liderdi. Siyasi hedefleri ve kendi vizyonlarına uygun bir gelecek inşa etme hayalleri vardı. Ancak şimdi ne fiziksel ne de toplumsal anlamda güvende hissediyorlar. Bidaye Muammer’e göre kadınların en büyük ihtiyacı, önce İsrail’in hava ve kara saldırılarından, ardından toplum içinde hızla yayılan şiddet biçimlerinden korunmak. Bidaye Muammer “Filistinli kadın zaten lider. Ancak bugün hayalini kurduğu rollerle yaşadığı gerçeklik arasında uçurum var” ifadelerini kullandı.

Genç kadınların güçlenme süreci de sekteye uğradı

Savaş, genç kadınların güçlenme sürecini de durdurdu. Birçoğu eğitimden mahrum kaldı, bazıları zorla evlendirildi. Korku nedeniyle evlerinden ya da çadırlardan çıkamayan gençler, sadece bir tabak doyurucu yemek ya da geçimlerini sağlayacak bir iş arayışında.