Gazeteci örgütleri: Kayyum yolsuzluklarını deşifre edenlerin, Kürt gazetecilerin örgütlülüğü hedefte

21 gazetecinin gözaltına alınması üzerine ajansımıza konuşan gazeteci örgütleri Kürt medyasına yönelik baskıların sürdüğünü belirterek dayanışmanın öneminin altını çizdi.

ELİF AKGÜL

İstanbul - 8 Haziran sabahına gazeteciler Kürt gazetecilere yönelik baskın haberleriyle uyandı. Tüm gün boyunca aralarında JINNEWS çalışanlarının da olduğu 21 gazeteci gözaltına alındı. Kürt gazetecilere yönelik baskıların sonuncusu niteliğindeki bu saldırılara gazeteci örgütleri tepki gösterdi.

Diyarbakır’da yürütülen bir soruşturma kapsamında sabah saatlerinde JINNEWS merkez bürosuna ve çok sayıda gazetecinin evine baskın düzenlendi.

Baskında, gözaltına alınan gazeteciler şunlar:

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, JINNEWS Müdürü Safiye Alagaş, JINNEWS editörü Gülşen Koçuk, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ile gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Esmer Tunç, Neşe Toprak, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Şahin, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Remziye Temel, Abdurrahman Öncü, Mehmet Yalçın, Feynaz Koçuk, Mehmet Ali Ertaş, Lezgin Akdeniz ve Kadir Bayram.

Öte yandan gazetecilerin dosyasına kısıtlılık kararı getirildi. Avukatların talep ettiği mahkeme kararı, savcılıkça "arama ve gözaltı faaliyetinin devam ettiği" gerekçesiyle reddedildi.

Gün içerisinde en çarpıcı gelişmelerden biri Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun açıklaması oldu. Aynı zamanda Mezopotamya Ajansı editörü olan Dicle Müftüoğlu 3 Haziran’da gözaltına alınmıştı. Gözaltı sebebi Dicle Haber Ajansı Yazıişleri Müdürü olduğu dönemde tutuklanan muhabirler Ziya Ataman ve Nedim Türfent'e para yatırdığı için  Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı "örgüte finansman sağlamak" iddiadıyla başlattığı soruşturmaydı. Dicle Müftüoğlu dört günlük gözaltının ardından serbest bırakılmıştı. Dicle Müftüoğlu gözaltındayken Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin diğer eşbaşkanı Serdar Altan gözaltıya tepki göstermiş, meslektaşının serbest bırakılmasını istemişti. Bundan sadece 5 gün sonra bu sefer Dicle Müftüoğlu, Altan için aynı taleple açıklama yaptı:

“Arkadaşlarımıza yönelik söz konusu suçlamalar arasında Sterk TV ve Medya Haber TV kanallarında çıkan haber, program ve yorumlar gerekçe gösterilmektedir. Gerekçeden de anlaşılacağı üzere zaten gazeteci arkadaşlarımızın yaptığı haber ve yayınlar tüm kamuoyuna açık bir şekilde yapılmaktadır. Ancak sanki gizli saklı çalışmalar yapıyorlarmış gibi algı oluşturulmaktadır. Gazeteci arkadaşlarımız hakkındaki bu iddiaların tamamının düzmece olduğu bilinmelidir. Bir gazeteci mesleğini icra ederken, çalıştığı kurumun yayın politikası ile değil, yaptığı haberlerden sorumlu tutulacağını bir kez daha hatırlatarak, baskı, şiddet, savaş politikasına boyun eğmeyeceğimizi yineliyoruz.”

Bu saldırılar uzun süredir gazeteciler, bilhassa da Kürt basını üstünde uygulanan baskıların son halkası oldu. Saldırıları gazeteci örgütleri ajansımıza değerlendirdi.

“Kayyum yolsuzluklarını deşifre eden gazetecilere baskı”

DİSK Basın İş Sendikası Genel Sekreteri Özge Yurttaş ajansımıza yaptığı açıklamada bu saldırıların “on yıllardır” sürdüğünü kaydederek şöyle konuştu:

“Siyasal düzlemde kurulan her yeni konsept beraberinde basına, hukukçulara, kitle örgütlerine ve farklı kesimlere yönelik operasyonel süreçler getirdi, getiriyor. İçeride ekonomik kriz, seçim endeksli siyasal taraflaşma, dışarıda ise sınır ötesine yönelik hesaplar bir kez daha toplumun farklı kesimlerine davalar, cezalar ve polisiye operasyonlar olarak yansıyor. Her dönemde olduğu gibi bu baskı ve zor dalgasından en çok Kürt halkı nasibini alıyor. Diyarbakır’da 21 gazetecinin gözaltına alınması da işte bunun bir yansıması. Bölgede kayyum yolsuzluklarını teşhir eden, özgür basın geleneğinin mirasçısı olan gazetecilerin gözaltına alınması elbette halkın haber alma hakkına ve basın özgürlüğüne yönelik de bir saldırıdır. Hiçbir durumda kabul edilemez. Meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Bunun son olmayacağını biliyoruz o yüzden dayanışmanın en büyük gücümüz ve çaremiz olduğunu bir kez daha anımsatmak istiyorum.”

         


“Yargılamalar gazetecileri sindirmeyi amaçlıyor”

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) Koordinatörü Ceren Kaynak İskit ise ajansımıza verdiği demeçte “Türkiye’nin uzun zamandır kadın gazetecilere yönelik en çok taciz, şiddet ve hak ihlali kaydettiğimiz ülkelerden biri” olduğunun altını çizdi. Bu vakaların başında  yasal yolla taciz, gözaltılar ve ev baskınlarının olduğunu belirten Ceren Kaynak İskit de Dicle Müftüoğlu’nun geçen hafta gözaltına alındığını hatırlattı:

“Geçtiğimiz hafta, 3 Haziran'da Gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun Diyarbakır’daki evine baskın düzenlenmiş, ifade vermek için gittiği Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alınmıştı. Gazeteci tutuklu meslektaşlarına para gönderdiği için suçlanmıştı. Henüz bu durum tazeliğini korurken bugün çok ciddi bir gazeteci avıyla karşı karşıyayız.”

“Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak gazetecilere yönelik giderek tehlikeli boyuta ulaşan baskıları yakından ve endişeyle takip ediyoruz. Türkiye, bu yılın başından beri kadın gazetecilerin en çok yasal yollarla tehdit edildiği ülke oldu. Sekiz kadın gazeteci gözaltına alındı. Kadın gazeteciler hakkında 49 ayrı dava dosyası takip ediyoruz. Bunlardan bazıları devam eden davalar, en az 10'u ise bu yıl içerisinde açılan davalar. Gazetecilere yönelik bu tarz yargılamalar, onları sindirmek amacıyla yapılıyor. Hakikati araştıran ve yazan gazetecilerin özgürlüğü ihlal ediliyor. Gazetecilerin mesleki faaliyetleri nedeniyle keyfi gözaltına alınmaları, haklarında ağır suçlamalarla davaların açılması, onlara bu şekilde alenen gözdağı verilmesi kabul edilemez. CFWIJ olarak medya çalışanlarına yönelik bu sindirme politikalarına derhal son verilmesini talep ediyoruz."
         

 

“Kürt gazetecilerin örgütlülüğü hedefte”

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu Başkanı olan Banu Tuna da “Kürt medyası hep kuşatma altındaydı, hâlâ kuşatma altında” diyerek “Ancak bu kez Kürt gazetecilerin örgütlülüğü de hedef alınıyor” diye uyardı.

Banu Tuna da Dicle Müftüoğlu ile Serdar Altan’ın bir gazeteci meslek örgütünün eş başkanları olarak ard arda gözaltına alındığını hatırlatarak “Kürt medyası hep kuşatma altındaydı dedim ama çember hepimiz için daralıyor. Kürt gazetecilerin kaderi bu deyip kanıksamamak, körleşmemek çok önemli. Gözaltıların haberi bugün ülkenin batısında ne kadar sarsıntı yarattı emin değilim” diye ekledi.

“Dezenformasyon Yasası hazırlıkları, Göç İzleme Derneği’ne yapılan baskın ve gözaltılar, KCDP’ye açılan kapatma davası, bu sabah Diyarbakır’da 20 gazetecinin gözaltına alınması. Bunların hepsinin birlikte düşünülmesi gerekir” diyen Banu Tuna, “Bunların hepsi sivil toplumu, muhalif kesimleri, itiraz edenleri zapturapt altına alma girişimleri. Seçime doğru giderken baskının daha da artması muhtemel. Hiç kimse diğerinin başına gelenlere gözünü kapamamalı” diye konuştu.

Medya eliyle baskı

Öte yandan Kürt basınına yönelik medya eliyle hedef gösterme faaliyetleri de sürüyor. Aralarında HaberTürk’ün de olduğu haber siteleri, saldırıyı “Basın Komitesi Yapılanmasına yönelik operasyon” olduğunu yazdı. Soruşturmanın içeriği avukatlardan gizlenirken söz konusu haberlerde detaylar yer aldı. Haberlerde, Stêrk TV ve Medya Haber TV’nin 9 başlıkta 102 programa ait 82 saatlik program içeriklerinin incelendiği, gazetecilerin ve çalıştıkları medya kuruluşlarının “örgüt propagandası” yaptığı ve gazetecilerin talimat aldıkları yönünde iddialar yer aldı.

Bu haberlere tepki gösteren Medya Haber TV “AKP-MHP iktidarının toplum üzerinde uyguladığı baskı ve manipülasyona karşı hakikatin izinden çıkmayan yayıncılığımız her zaman AKP-MHP iktidarının saldırılarına maruz kaldı. Bugün gerçekleşen dezenformasyona dayalı bu haberlerde bunun önemli göstergelerindendir. Televizyonumuzu hedef gösteren basın yayın organlarının karanlık çevreler tarafından servis edilen “haberlerini” şiddetle reddediyoruz” açıklaması yaptı.