Filistinli siyasetçi: Her türlü yerinden etme girişimine direneceğiz

Siyasetçi Nisreen Abu Amra, Filistinli kadınların sadece bir eş, bir anne olmadığını, aynı zamanda ulusal kimliğin koruyucusu olduğunu belirterek, “İşgale, yerinden edilmeye direneceğiz ve dünya bizi duysun diye sesimizi yükselteceğiz” dedi.

NAGHAM KARAJEH

Gazze- Gazze Şeridi'ndeki kadınlar, bir buçuk yıla yakın süren savaşın ardından haklarına yönelik herhangi bir uluslararası güvencenin olmadığı bir ortamda kendilerini yıkım, bombalama ve yerinden edilmenin içinde buldular.

Filistinli kadınları güçlendirmek için çalışan siyasetçi Nisreen Abu Amra, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sadece askeri bir çatışma değil, yaşamın her alanını etkileyen bir imha savaşı olduğunu kaydetti. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında tüm toplumun etkilendiğini dile getiren Nisreen Abu Amra, savaşın en çok bedelini ise kadınların ödediğini söyledi.

Kadınlar tüm sorumlulukları omuzladılar

Filistinli kadınların yaşadığı zorlukları anlatan Nisreen Abu Amra,"Her zaman kadınların toplumun yarısı olduğunu söyledik, ancak bugün onlar tüm ulusu omuzlarında taşıyorlar. Kadınlar kapasitelerinin ötesinde sorumluluklar üstlendiler. Bu sorumluluk çocuk yetiştirmek veya evi idare etmekle sınırlı değil, ekonomik çöküşte geçimini sağlamaktan bombalamaların ortasında çocukları korumaya, saatlerce yardım hattında beklemeye ve hatta bazen biraz yiyecek ve su aramaya kadar genişledi" şeklinde konuştu.

‘Kadınlar savaşı tüm ayrıntılarıyla yaşadılar’

Saldırılar nedeniyle birçok kadının yerinden edildiğini belirten Nisreen Abu Amra, "Yerinden edilme kavramı bile vicdanımızda değişti. Artık sadece geçici bir evden diğerine taşınma değil, insanların bombardıman altında topraklarını terk etmek zorunda bırakıldığı, açıkta ya da kalabalık okullarda yaşamaya zorlandığı, asgari yaşam gereksinimleri olmadan zorla yerinden edildiği durumlar yaşadılar. Kadınların hayal edemeyeceğimiz işkencelerle karşı karşıya olduğunu söylerken abartmış olmayız. Kadınlar savaşı tüm ayrıntılarıyla yaşadılar, çocukları gözlerinin önünde katledildi, ailelerin tüm sorumluluklarını üstlendiler” ifadelerinde bulundu.

‘Ne pahasına olursa olsun topraklarımızı terk etmeyeceğiz’

Saldırıların bombalama ve yıkımla sınırlı kalmadığını sözlerine ekleyen Nisreen Abu Amra, şöyle konuştu: “Daha ziyade Filistinlileri topraklarından söküp atmayı amaçlayan siyasi planlara kadar uzandı. ABD Başkanı Donald Trump, Filistinlileri Arap ülkelerine gönderme planını açıklarken, bu düşüncesi geniş çapta reddedildi. Bırakmayacağız, ne pahasına olursa olsun topraklarımızı terk etmeyeceğiz. Bizler direnişi esas alan bir halkız. İşgallerle, bombalamalarla ya da tasfiye planlarıyla topraklarımızı terk etmediğimizi tüm dünyaya kanıtladık. Damarlarımızdaki kanın son damlasına kadar her türlü yerinden etme girişimine direneceğiz.”

‘Kadınlar katledildi, neden harekete geçmediler?’ 

Nisreen Abu Amra, uluslararası kamuoyunun sessizliğine tepki göstererek, tepkisini şöyle dile getirdi: “Filistinli kadınların maruz kaldığı katliam, yerinden edilme ve aşağılanmaya karşı uluslararası insan hakları örgütleri kılını bile kıpırdatmadı. Savaş zamanlarında kadınların korunmasından bahseden uluslararası yasalar neden hayata geçmedi, uluslararası kurum ve kuruluşlar neden sorumluluklarını yerine getirmedi? Çocuklar katledildi, kadınlar katledildi, insanlar katledildi. Neden harekete geçmediler?”

‘Kadınlar ulusal kimliğin koruyucularıdır’

Kadınların sadece bir eş veya bir anne olmadığını, aynı zamanda ulusal kimliğin koruyucuları olduğunu belirten Nisreen Abu Amra, "Biz kadınlar topraklarını savunan kadınlarız ve aynı zamanda siyasi sürecin bir parçası olma hakkına sahibiz. Kadınları dahil etmeden Filistin meselesi hakkında konuşmak mümkün değildir. Filistinli kadınlar etkin rollerine rağmen siyaset ve medya alanlarında hâlâ ötekileştirilme sorunu yaşıyorlar. Filistin siyaset sahnesinde kadınların gerçek anlamda temsili yok. Kritik anlarda bile kadınlar müzakere masalarında yer alamıyor. Savaşlarda en büyük bedeli kadınlar ödüyor, ancak müzakere heyetlerinde hiçbir söz sahibi değiliz. Ayrıca Gazze’deki durum hakkında konuşulurken, Arap medyasındaki kuruluşların Filistinli kadınları görmezden geldiğini görüyoruz. Filistinli kadınların sesinin tüm dünyaya duyurulmasını istiyoruz ve medya bu görevi üstlenmelidir” dedi.

‘Uluslararası yasalar yeniden düzenlenmeli’

Hukuk sisteminin de başarısız bir pratik sergilediğini kaydeden Nisreen Abu Amra, çatışma bölgelerindeki kadınların korunması için uluslararası yasaların yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu. Nisreen Abu Amra, "İsrail'in yürüttüğü savaş karşısında tüm uluslararası anlaşmaların nasıl çöktüğünü kendi gözlerimizle gördük. Hiçbir uluslararası mahkeme, savaş suçlularını sorumlu tutacak şekilde harekete geçmedi. Biz Filistinliler, tarif edilemeyecek yükler taşıyoruz ama teslim olmayacağız. İşgalle yüzleşeceğiz, yerinden edilmeye direneceğiz, haklarımızı alacağız ve dünya bizi duysun diye sesimizi yükselteceğiz. Burası bizim topraklarımız, burası bizim vatanımız ve sonuna kadar burada kalacağız" mesajını verdi.