Efrînli kadınlar topraklarına ‘uluslararası garantili’ toplu dönüş yapmak istiyor

Kuzey ve Doğu Suriye’deki kamplarda yaşayan Efrînli kadınlar, güvenli geri dönüş anlaşmalarının sahada uygulanmadığını belirterek, uluslararası garantiler olmadan dönüşün mümkün olmadığını vurguluyor.

NUR EL- AHMED 

Rakka - Kuzey ve Doğu Suriye’de göçmen kamplarında yaşayan yerlerinden edilen Efrînli kadınlar, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altındaki Efrîn’e güvenli dönüşü öngören anlaşmaların kâğıt üzerinde kaldığını belirtti. Kadınlar, uluslararası garanti ve üçüncü bir tarafın gözetimi altında güvenli, toplu bir dönüş talebinde bulundu.

Özellikle Tabka kampında yaşayan Efrîn ve Şehba’dan zorla göç ettirilen kadınlar, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile Suriye geçici yönetimi arasında yapılan anlaşma kapsamında "güvenli dönüş" maddesini hayata geçirmek için adım attıklarını ancak geri dönen ailelerin, güvenlik boşluğu ve çetelerin kontrolü nedeniyle ciddi hak ihlallerine uğradığını vurguladı.

Kadınlardan Adle Bekir, topraklarından uzakta, kamplarda kalmanın zorluklarına dikkat çekti ve şöyle dedi: 
"Kamp yaşamında geçim için bir iş bulmak imkânsız. Ben de dikişten az da olsa anladığım için bir dikiş makinesi aldım ve göçmenlerin eski kıyafetlerini onararak, çok düşük ücretler alıyorum. Çünkü ben de aynı acıyı yaşıyorum."

Ancak elektrik kesintileri nedeniyle işinde zorlandığını ve manuel dikiş makinesi kullanmak zorunda kaldığını ifade eden Adle Bekir, bunun çok yorucu olduğunu dile getirdi.

‘Geri döndük ama evimize giremedik’

Adle Bekir, QSD Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye geçici yönetiminin atanmış başkanı Colani arasında yapılan geri dönüş anlaşmasından sonra birçok ailenin umutla Efrîn’e dönmeye çalıştığını, ancak bu durumun hayal kırıklığına dönüştüğünü belirtti.

Adle Bekir, "Evimizi ve zeytin ağaçlarımızı görmek istedik. Evimiz büyük zarar görmemişti ama eve giremedik. Çünkü bir çete evi işgal etmiş ve bize yalnızca büyük bir para karşılığında girmemize izin vereceğini söyledi" sözleriyle yaşadıklarını anlattı.

Adle Bekir’in söylediklerine göre, dönen aileler topraklarına erişebilmek için para ödemek zorunda kaldı. Adle Bekir, bu durumu "Adeta Kürt olduğumuz için cezalandırılıyoruz" diyerek özetledi.

Adle Bekir, Suriye geçici yönetimin uygulamalarını eleştirerek, “Geçici yönetim topraklarının parçalanmasına yol açan milis güçlerin ihlallerini durdurmalı. Suriye tüm halkların ortak vatanıdır, kimse dışlanmamalı. Siyasi anlaşmalar halkın çıkarına olmalı, sadece sözde değil, sahada uygulanmalı. Biz kadınlar savaşlara rağmen ayakta kaldık, hâlâ evimize döneceğimiz umudunu taşıyoruz” dedi.

‘Bugün hâlâ aynı barbarca politikalar sürüyor’

Xedîce Hemo ise Efrîn işgal edildikten sonra bir süre evinde kalmış, ancak çete grupların artan baskıları nedeniyle göç etmek zorunda kalmış. Xedîce Hemo, o dönemi ve yaşadıklarını şu şekilde anlattı:

"Kadınlara yönelik ciddi hak ihlalleri yaşandı; cinayetler, tecavüzler, fidye karşılığı kaçırmalar… Arazilerimizi ekip biçmek için para ödemek zorundaydık. Ağaçlarımız kasıtlı olarak kesildi. Bugün hâlâ aynı barbarca politikalar sürüyor."

‘Anlaşmalar garanti altına alınmadığı sürece uygulanmıyor’

Xedîce Hemo, QSD ve geçici yönetim arasında yapılan anlaşmanın “güvenli dönüş” maddelerine de vurgu yaparak, anlaşmanın "sadece kâğıt üzerinde kaldığını", geri dönen ailelerin şiddet, tehdit ve mülksüzleştirmeyle karşılaştığını söyledi.

Uluslararası topluma çağrıda bulunan Xedîce Hemo, “Efrîn halkının yaşadıklarına karşı ciddi bir tutum sergilenmeli. İşlenen suçlar insanlığa karşı suçtur. Güvenli bir geri dönüş için uluslararası bir denetleyici taraf olmalı. Dokuz yıldır süren bu zorunlu göç sona ermeli” dedi.