Efrinli direnişçi kadınlar: Önder Öcalan’ın felsefesini yaymaya devam edeceğiz

Şam hükümetinin tüm baskı ve tehditlerine rağmen 1980’li yıllarda Kürt özgürlük mücadelesinde yer alan direnişçi kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın düşünce ve felsefesini yaymaya devam edeceklerini kaydetti.

FİDAN ABDULLAH

Şehba- Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar, egemen devletlerin savaş politikalarına rağmen Demokratik Ulus Sistemi’nin temel taşını oluşturarak, özgür düşünceyi yaymak için çalıştılar.

Efrin Kantonu’ndan Hatice Elo, 1982 yılında eşinin işiyle ilgili nedenlerden dolayı Efrin’den Suriye'nin başkenti Şam'a taşınmak zorunda kaldı. Hatice Elo, hikayesine “Çoğunlukla Rüknüddin Zor Ava mahallesinde yaşadım. Bu mahallede Kürt halkının statüsü ve rolünün ötekileştirilmesine ilişkin pek çok sorun vardı. Ancak Kürtler Önder Abdullah Öcalan'ın düşünce ve felsefesini bölge halkları arasında yaymak için çok çalıştı” sözleriyle başladı. 

‘Tehdit ve tacize maruz kaldım’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşam felsefesini öğrendikten sonra çalışmalara dahil olduğunu kaydeden Hatice Elo, “Çerkes, Alevi, Türkmen kadınların Önder Öcalan’ın düşüncelerini öğrenmelerinin önünü açtım. Önder Öcalan’ın kitaplarını birlikte okur tartışırdık. Kadınlara dair yürüttüğüm çalışmalar sırasında çok fazla tehdit ve tacize maruz kaldım. Böylesi bir ortamda çalışma yürütmek çok fazla cesaret, irade ve güç gerektirir. Şam’da birçok kez Önder Öcalan ile görüşme imkanım oldu. Bu görüşmeler beni herkesten güçlü kıldı. Kadınlar toplantılarda kendi hakikatlerini, varlıklarını, özgürlüklerini demokratik düşüncede gördüklerini söyledi” sözlerine yer verdi. 

‘Baskılara direnişimizle meydan okuduk’

Kendisinin ve bazı arkadaşlarının evlerini kadınların eğitimi, Newroz ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü şeklindeki kutlamaları ve programları organize etmek için kullandıklarını belirten Hatice Elo, “Özel günlerde gösteri ve yürüyüşlerin düzenlenmesi için evlerde toplantılar yaparak tartışmalar yürüttük. Ayrıca savaş süreçlerinde yaralıların tedavisi de yine bu evlerde yapıldı. Evlerimizde yemek hazırlayıp savaşçılara gönderdik. Tüm baskılara direnişimizle meydan okuduk. Efrin’in işgal edilmesinden sonra ailemle birlikte Şehba Kantonu’na göç ettim” diye kaydetti.

‘Öcalan’ın felsefesini yaymaya devam edeceğiz’

Suriye'nin Halep şehrinden yerinden edilen Süreyya Habaş ise 1986 yılında Suriye'de çalışmalara başladığından beri Abdullah Öcalan'ın düşünce ve felsefesiyle hareket ettiğini ifade etti. Abdullah Öcalan’ın “Her şeyi yoktan var ettik” sözlerini hatırlatan Süreyya Habaş, "Yürüttüğümüz çalışmalar nedeniyle Şam hükümetinin baskılarına maruz kaldık. O dönemde televizyon her evde mevcut değildi ve şehirlerarasında hareket etmek biraz zordu. Ancak, baskılara ve engellere rağmen Halep, Rakka, Minbic, Dêrazor, Qamişlo ve bazen de Şam gibi birçok kentte ses kayıtlarının da yer aldığı kasetler dağıtılıyordu. Bizler bu kayıtları dinleyerek ve Önder Öcalan’ın kitaplarını okuyarak aydınlanıyorduk” dedi.  Süreyya Habaş, dünyanın her yerinde Abdullah Öcalan'ın düşünce ve felsefesine inanan insanların olduğunu ve bundan dolayı mutluluk duyduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Mevcut tablo devrimci ruhun korunduğu ve çalışmaların boşa gitmediğinin de kanıtıdır. Özellikle kadınların Önder Öcalan’ın düşünce ve felsefesine inanması, her alanda varlığını göstermesi, rollerini oynayabilmesi, fikirlerini ifade edebilmesi çok mutluluk vericidir. Önder Öcalan’ın felsefesini yaymaya devam edeceğiz.”