Dizel Abad Cezaevi: Zorla uyuşturucu, işkence, toplu idam
İsrail- İran arasında süren 12 günlük savaş sürecinde İran devleti tarafından saldırı düzenlenerek 10 tutsağın katledildiği Dizel Abad Cezaevi’nde kalan kadınlar anlatıyor: “Uyuşturucu ile irademiz kırılmak istendi, işkence edildi.”

NESÎM AHMEDÎ
Kirmanşah- İsrail’in 13 Haziran’da düzenlediği saldırı sonrası İran’ın da karşılık vermesiyle 12 gün süren karşılıklı İsrail- İran savaşı başladı. İran devleti, bir yandan İsrail ile savaşırken, halkına yönelik baskıları da artırdı. Baskının arttığı cezaevlerinden biri de Doğu Kürdistan’ın Kirmanşah kentinde bulunan Dizel Abad Cezaevi oldu. 1980 sonrası toplu idam ve işkence ile tanınan cezaevinde tutulan tutsaklara İran devlet güçlerinin saldırması sonucu en az 10 tutuklunun katledildiği öğrenildi.
Her türlü hak ihlalinin, işkencenin, baskının yaşandığı cezaevinde özel savaş yöntemi yürütülerek, özellikle politik tutsakların iradeleri kırılmak isteniyor. Uyuşturucuya teşvik, zorla uyuşturucu madde verme, yine zararlı maddelere kolay erişim gibi politikalar tutsaklar üzerinde uygulanıyor. Bu tablonun en karanlık yüzünü ise kadın tutsaklar yaşıyor.
Dizel Abad Cezaevi’nde farklı tarihlerde kalan politik tutsaklar, yaşadıklarını ajansımıza anlattı.
‘Battaniyeme işiyorlardı, beni kavgaya zorlayıp dövüyorlardı’
2019 yılında ülke genelinde İran devletinin baskıcı politikalarına karşı gerçekleşen ayaklanmalara katıldığı için tutuklanarak Dizel Abad Hapishanesi’ne götürülen Arzu (Soyadı güvenlik nedeni ile verilmemiştir) yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Protestolar sırasında kardeşimle birlikte tutuklandık. Cezaevinde mahkumlar genellikle suçlarına göre ayrılmıyordu. Ben siyasi tutuklu olduğum halde, fuhuş ve uyuşturucu suçundan tutuklu olan kadınların bulunduğu koğuşa konuldum. Tutuklulara suçumun siyasi olduğunu söylemedim, hırsızlık dedim. Ama onlar zaten biliyorlardı. Cezaevi görevlileri, diğer mahkumları siyasi tutuklulara eziyet etmeleri için teşvik ediyordu. Battaniyeme işiyorlardı, beni kavgaya zorlayıp dövüyorlardı. Hücre cezası ve işkenceden çok, diğer mahkumlarla olmak daha zordu.”
‘Cezaevi bedenime zarar verdi ama özgür ruhumu etkileyemedi’
19 yaşında Dizel Abad Cezaevi’nde kalan bir başka genç kadın ise yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:
“Sorgudaki kadın memur, ‘Seninle işimiz yok, bu anların tadını çıkar çünkü böyle güzel bir kız akıl hastalarının arasında dayanamaz’ diyordu. İlk başta beni korkutmak için söylüyor sandım. Ama cezaevinde geçirdiğim zaman tarifsiz bir kabustu. İlk gece diğer mahkumlar kıyafetlerimi yırttılar, saçımı çektiler. Gardiyanlar sadece sesimizi yükseltmememizi söyledi, hiçbir müdahalede bulunmadı. Dayanamayınca, tuvaletin kırık kenarıyla bileğimi kesmeye çalıştım. Gardiyanlar haberdar olunca beni sağlık merkezine götürdüler. Cezaevi bedenime zarar verdi ama özgür ruhumu etkileyemedi. Yıllar geçti ama yaptığım eylemden pişman değilim.”
‘Siyasi tutsaklara uyuşturucu madde vererek iradeleri kırılmak isteniyor’
Dizel Abad Cezaevi’nde yaygın olan uyuşturucu ticareti, gardiyanların da desteğiyle yürütülüyor. Bu durum, siyasi mahkumların bağımlı hale gelmesi için kasıtlı olarak uygulanan bir politika. Cezaevinde bir süre kalan Hatıra adlı başka bir eski tutsak da yaşadıklarını şöyle ifade ediyor:
“Siyasi tutuklulara sigara, tramadol (hızlı ağrı kesici ilaç) gibi maddeler kolayca veriliyordu. Bu, mücadeleyi kırmak için bilinçli bir plandı. Diğer mahkumlar siyasi tutuklulara kötü davranırken, uyuşturucu satanlar destek oluyor gibi görünüyordu. Aslında bu bir tuzak; siyasi mahkumları madde bağımlısı yapmak ve sonrasında kontrol etmek istiyorlardı.”