Cezayir’de bir yılda 37 kadın katledildi: Sessizlik şiddeti artırıyor
Cezayir’de yalnızca 2025’te 37 kadın katledildi. Ev içi şiddet, ekonomik sömürü ve toplumsal baskılar kadınları tehdit ederken, kadın aktivistler, ataerkil yapı ve sessizliğin şiddeti beslediğine dikkat çekti.
RABİA HURAYS
Cezayir- Cezayir'de kadınlar, aile içi şiddetten ekonomik sömürüye, toplumsal baskılardan yasal korumanın yetersizliğine kadar uzanan çok boyutlu bir şiddet döngüsüyle karşı karşıya. Femenside Algeria’nın verilerine göre, yalnızca bu yıl 37 kadın erkek şiddeti sonucu katledildi. Katliamların büyük bölümü evlerde işlendi. Fail profilleri ise çoğunlukla eski eşler, partnerler ve aile üyeleri oldu. Kadınların yaşam hakkını tehdit eden bu artış, ataerkil yapıların, toplumsal normların ve zayıf uygulanan koruma mekanizmalarının kadınları korumakta neden başarısız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Şiddet durmuyor
Cezayir’de 30 yaşlarındaki bir kadın, eşi tarafından dilencilik yapmaya zorlanmasının yanı sıra sistematik fiziksel şiddete maruz kaldı. Aldığı darbeler sonucunda ağır yaralanan kadın hastaneye kaldırılarak yoğun bakım ünitesine alındı. Sol elinde, neredeyse kalıcı bir sakatlığa yol açabilecek kadar derin bir kesik oluştuğu bildirildi. Sürekli şiddet ve sözlü taciz altında yaşayan kadın, sonunda kızıyla birlikte evden kaçarak kendisini kurtarmak zorunda kaldı.
Birkaç gün önce Cezayir’in kuzeydoğusundaki Setif kentinde, otuzlu yaşlarında bir çocuk annesi bir kadın eski eşi tarafından katledildi. İlk bilgilere göre, nafaka ödemediği gerekçesiyle hakkında açılan davaya katılmak için mahkemeye giden fail, duruşma çıkışında eski eşini takip ederek kesici aletle katletti. Genç kadın olay yerinde hayatını kaybederken, fail kısa süre içinde gözaltına alındı.
Cezayir'in Relizane kentindeki El-İntissar Mahallesi’nde ise 11 Kasım tarihinde iki çocuk annesi 30 yaşındaki bir kadın, eski eşi tarafından kesici aletle katledildi.
‘Evler kadınlar için artık güvenli alanlar olmaktan çıktı’
Psikolog ve aile danışmanı Linda Ghleimi, Cezayir’de kadına yönelik şiddetin arttığını belirterek, “Evler kadınlar için artık güvenli alanlar olmaktan çıktı. Kadınlara yönelik şiddetin en yaygın biçimlerinden biri de ekonomik şiddet. Erkek egemenliğini besleyen gelenek ve görenekler yüzünden birçok kadın kendi maaşına bile erişemiyor. Bu sadece ekonomik bağımsızlıklarını değil, kendilerini ifade etme özgürlüklerini de ciddi şekilde kısıtlıyor. Kadınlar maddi olarak susturuluyor. Son resmi istatistikler erkekler arasındaki işsizlik oranlarının kadınlara göre çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu da aile içinde büyük bir uçurum yaratıyor, öyle ki bazen ailenin geçimini sağlayan kişi kadının kendisi olabiliyor” dedi.
‘Kadınlar kimliksizleştiriliyor’
Psikolog Nahla Fertas ise, Cezayir toplumunda kadınlara yönelik şiddetin, birçok toplumsal faktörün karmaşık bir sonucu olduğunu kaydetti. Nahla Fertas, “Kadınlar eğitim alıp farklı iş alanlarına girerek toplumsal statülerini geliştirmiş olsalar da erkeklerin otoritesini destekleyen ataerkil sistem hala varlığını sürdürüyor. Bu yüzden evlilik ilişkileri, iki taraf arasında gerçek ve adil bir ortaklık yerine, kontrol ve çatışma sahasına dönüşüyor. Cezayir’de şiddetin bu kadar tehlikeli hale gelmesinin temel nedeni, erkek egemenliğini normal ve sürekli gören, nesiller boyu şiddeti olağanlaştıran, kadınları kimliksizleştiren ve toplumsal varoluşlarını erkek otoritesine boyun eğme üzerinden şekillendiren çağdışı gelenek ve göreneklerdir” sözlerine dikkat çekti.
Psikolog Nahla Fertas, kadına yönelik şiddette sessizliğin rolüne vurgu yaparak, “Kadınların şiddet karşısında sessiz kalması, failleri kendilerine karşı suç işlemeye teşvik ediyor. Birçok kadın damgalanma korkusuyla sessiz kalıyor ve bu da şiddetin devam etmesine neden oluyor” diye belirtti.