RONÎDA HACÎ

Hesekê – Cihadist Heyet Tahrir El Şam, Suriye halkına karşı katliamlar yapmaya devam ediyor. Bir süre önce Suriye sahillerindeki halka karşı soykırım ve yıkım politikası yürüten HTŞ, bugün de Arap aşiretleri adı altında Süveyda'ya saldırmaya ve Süveyda halkına karşı katliamlar yapmaya devam ediyor. Diğer yandan, dijital medyada nefret söylemi yayıyor, kaos ve iç savaş çıkarmaya çalışıyor. Arap aşiretlerinden kadınlar, Süveyda’da yürütülen bu politikayı kınayarak, bu saldırıların Suriye bileşenlerine karşı kirli bir plan olduğunu vurguladı.

'Araplar adına çıkarlarını sürdürmek istiyorlar'

Cês kabilesinden Raxed Xelîl, kaos ve iç savaş politikalarına karşı halklar arasındaki birliğin çok önemli olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "İzlenen politikalar kirli, ulusları birbirine düşürüyor ve iç savaş yaratarak hedeflerine ulaşıyorlar. Baas rejimi 2006'da Kürt ve Arap halklarını nasıl birbirine karşı çatıştırdıysa, bugün de Süveyda'da aynısını yapıyor. Biz ve Süveyda halkı birlikte yaşıyoruz ve bugün Arap kabileleri adına onlara saldırıyorlar. Bu büyük bir tehlike. Süveyda halkının arkasındayız ve Dürzilerin, Alevilerin, Hristiyanların ve Kürtlerin katliamlara maruz kalmasını kabul etmiyoruz. Arap halkı olduğumuzu söylemeden önce insanız."

‘Süveyda halkını destekliyoruz’

Begara aşiretinden Rîm Mihemed, Süveyda'da kadın ve çocukların öldürüldüğünü, Arap aşiretlerinin ölçülü ve ahlak sahibi olduğunu ve Süveyda'ya yönelik bu saldırıların kabul edilemez olduğunu belirterek, "Süveyda halkını destekliyoruz ve kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik katliamları kınıyoruz. HTŞ, hak ihlallerini Arap kabileleri adına gerçekleştirmek istiyor. Bunu kabul etmiyoruz, uzun zamandır birlikte yaşıyor ve birbirimize destek oluyoruz" dedi.

‘Sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz’

Şerabiye aşiretinden Fadiya Faris, Arap aşiretlerinin bugün Süveyda'da yaşanan soykırım ve saldırıyı kabul etmediğini belirterek, " Arap aşiretleri HTŞ'nin bugün gerçekleştirdiği insanlık dışı uygulamaları reddediyorlar. Kadınlar birbirlerine destek olmalı, biz Arap aşiret kadınları olarak onları destekliyoruz ve bu kaosun bizi bölmeye ve kendi çıkarlarını elde etmeye çalıştığını biliyoruz. Suriye'nin içinde bulunduğu süreç hassas bir süreç ve bileşenlerin dayanışmasını ve birliğini gerektiriyor. Devrimin sahipliğini yapacaksak, bu devrim tüm halkların devrimidir. Ortaya çıkan iç savaş ve kaos bölünmeyi amaçlıyor" şeklinde konuştu.

‘Öcalan'ın mesajını hayata geçirmek çözüme giden yoldur’

Fadiya konuşmasını şöyle sürdürdü: "Suriye'nin çözümü, bileşenlerin tüm temsilcilerinin hazır bulunduğu ve haklarının Suriye anayasasında güvence altına alındığı diyalogdan geçer. Toplumsal krizlerin çözümü, kendini eğitmek ve eğitim yoluyla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın düşüncelerini daha iyi anlamaktır. Özellikle Önder Öcalan'ın kitapları okunmalı ve uygulanmalıdır. Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu, önemli adımlar atmak için bir çözümdür. Manifesto din, inanç ve bileşenlerin varlığından bahsediyor. Tarihte yaşanan savaşlarda ve özellikle demokrasi konusunda birçok nokta tespit edilmiş, bileşenler olarak komünal yaşam temelinde nasıl birlikte yaşadığımız vurgulanmıştır. Önderlik, her ulusun haklarını güvence altına almak için neden ademi merkeziyetçi bir sisteme önem veriyor? Her ulusun bir kimliğe ve varlığa sahip olması için Suriye'nin Öcalan'ın mesajını hayata geçirmesi gerekiyor."