Apê Musa ödülleri verildi: Özgür Basın gerçekleri yazmaya devam ediyor

Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri, törenle sahiplerini buldu. Törende tutsak Pexşan Ezîzî’nin Evin Cezaevi’nden yolladığı mesaj okunurken Özgür Basın’ın gerçeklerden asla taviz vermeyeceği belirtildi.

Haber Merkezi- Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Törene, çok sayıda gazeteci, siyasi parti, sendika, sivil toplum ve kadın örgütleri temsilcileri ile hak savunucuları katıldı.

‘Gurbetelli Ersöz’ün kalemi yazmaya devam edecek’

Saygı duruşuyla başlayan törende, sık sık “Jin jiyan azadî” ve “Şehit namirin” sloganları atılırken ilk olarak Yeni Yaşam gazetesi adına gazeteci Kibriye Evren bir konuşma yaptı. Musa Anter’in ölüm yıldönümünde yaşamını yitiren oğlu Anter Anter’i anarak, konuşmasına başlayan Kibriye Evren, Özgür Basın’ın Kürtlerin acısını dile getirdiğini ve çok sayıda çalışanın bu uğurda katledildiğini söyledi. Kibriye Evren “Tarafsız bir gazetecilik yapmıyoruz. Biz ezilenlerin, halkların, kadınların, sözünü alanlarda meydanlarda söyleyenlerin tarafıyız. Saldırılar hep oldu ama yıldırmadı, yıldırtmayacak. Gurbetelli Ersöz’ün kalemi yazmaya devam edecek. ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi dünyada hayat bulana kadar Gulistan Tara’nın, Nagihan Akarsel’in, Gurbeteli Ersöz’ün kalemi yere düşmeyecek” dedi.

‘Apê Musa unutulmazdır’

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da törende bir konuşma gerçekleştirdi. Tuncer Bakırhan, “Bugün Apê Musa ve şehit düşenler için buradayız. Onların direnişi bizim direnişimizdir. O’nun kalemini yerde bırakmayan bütün baskılara, işkencelere, mahpuslara rağmen o değeri taşıyan herkesle olmaktan onur duydum. Siz halkın dili, sesi oldunuz. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Apê Musa’nın öyküsü tam Kürtlerin öyküsü. İçinde ölüm, katliam, kaybedilme var. Ama hakikat ve mücadele de var. Mehmet Uzun bir romanında, ‘insanlar doğar, ölürler ve çoğunlukla unutulurlar. Ama kimileri unutulmazlar’ diyor. İşte Apê Musa böyle bir insandır, unutulmazdır” diye ifade etti.

‘Biz asla vazgeçmeyeceğiz’

Tuncer Bakırhan, Özgür Basın’ın geçmişten günümüze gelen yolculuğunu Amed’de yaşayan Yaşa ailesinin hikayesiyle anlatarak şunları söyledi: “Yaşa ailesi, Kürt bir ailedir ve Diyarbakır’da yaşıyor. Ofis semtinde Bulvar diye bir büfe var. Orada Özgür Gündem satılıyordu. Yaşa ailesi, gazeteyi sattıkları için sürekli tehdit edilir. Bir gün orası bombalanır ve Yaşa ailesinden Yaşa hayatını kaybeder. Ama Yaşalar vazgeçmez. Daha sonra kardeşi Haşim, Özgür Gündem gazetesini satma işini üstlenir. Ancak Haşim oğlunun gözü önünde katledilir. Bu sefer Yaşaların en küçükleri ortaya çıkar, Yalçın ve Yahya. Onlara da saldırı düzenlenir. Yalçın (13) katledilir, Yahya (15) ağır yaralanır. Yani biz asla vazgeçmeyeceğiz. Onları anacağız ve onlar için her şeyi yapacağız. Musa Anter baskı ve trajikomik mahkemelerle çok uğraştı. Evet, baskılar devam ediyor değişmedi ama değişmeyen bir şey daha var oda Apê Musa’nın mücadelesi ve onun yerine mücadele etmeye devam edenlerdir. Bu vesileyle onun generallerine de başarılar diliyorum. Yine Gulistan Tara, Hero Bahaddîn, Nagihan Akarsel ve Gurbetelli Ersöz şahsında Özgür Basın’ı selamlıyorum.”

Tuncer Bakırhan’ın konuşmasının ardından Özgür Basın’ın serüvenini anlatan bir sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.

‘Gerçekler karanlıkta kalmayacak’

Sinevizyonun izlenmesinin ardından konuşan siyasetçi Gültan Kışanak, bir Kürt kadını ve devrimci olduğunu ancak en çok gazeteci kimliğini değerli bulduğunu belirterek “Özgür Basın geleneği bana hakikatin ne kadar önemli olduğunu öğretti. Hakikat, çok değerli, işte bu gördüğümüz şehitlerimiz kadar. O yüzden bedeli çok ağır. Bizler bu geleneğin yolcuları olarak yola çıktığımızda ‘gerçekler karanlıkta kalmayacak’ diye söz verdik ve görüyorum bugün bunu yapan çok sayıda kişi var. Hepsini tebrik ediyorum” dedi.

Gültan Kışanak, Özgür Basın geleneğinin temelinin çok sağlam atıldığını dile getirerek şöyle devam etti: “Bir halkın sesi, soluğu olmak, onun mücadelesine tanıklık etmek, onun direnişini kaydetmek bir anlamda tarih yazmaktır. Bu gelenek bu halkın tarihini yazıyor ve bu gerçekler kaybolmayacak. Bu yüzden Özgür Basın’a yönelik çok ağır saldırılar var. Görünmek istemeyeni gösterdikleri için. Maalesef hala Özgür Basın’ı susturmak için 90’lı yıllar geride bırakırken, bugün faili belli açık şekilde katledilenler var. Bu doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Yalanın perdesini yırtmak için yola çıktık. Sonuna kadar gideceğiz. Kalemini satmayan hakikatin yolunda ilerleyen bütün Özgür Basın çalışanlarını tebrik ediyorum. Bunu yapmasaydınız bu ülke daha da karanlık içinde olacaktı. Bunu aydınlatan bu fotoğraflar, kameralardır.”

Ödüller verildi

Konuşmaların son bulmasıyla ödüller takdim edildi. İlk olarak Türkçe haber dalında “İliç’te göçüğe giden yol: Siyanür sızdırdı, ruhsatı iptal edilmedi, vergi borcu silindi, kârlarını katladı” haberiyle ödüle layık görülen T24’ten Cengiz Anıl Bölükbaş, ödülünü Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk’ten aldı. Raziye Öztürk ödülü vermesinin ardından “Sayın Öcalan Türkiye’ye gönderildiğinde ‘Ben Türkiye’nin değil, kapitalist sistemin rehiniyim’ dedi. Bugün ekolojik sorunların olmasının nedeni de kapitalist sistemin kendisidir. Çünkü bu yolla yapılan her şey mubah görülüyor. Bu anlamda duyarlılığa sevk eden habercilik çok kıymetlidir” diye belirtti.

“Konuş Sen Nerelisin?” görüntüsüyle “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen JINNEWS muhabiri Dilan Babat’a ödülünü Cumartesi Anneleri adına Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun takdim etti. “Kürtçe Haber” dalında Silava Ebdulrehman Mihemed Emîn “Çîrokek sûdwergir a ziman û têkoşîna azadiyê” başlıklı haberi ile Özel jüri ödülüne layık görülen Hawar Haber Ajansı’ndan (ANHA) Silava Ebdulrehman Mihemed Emîn’in ödülünü gazeteci Aziz Oruç, Barış Annesi Güler Buğday’dan aldı.

‘Halkımızın yaşadıklarını yansıtmaya çalıştık’

“Fotoğraf” kategorisinde Amed-Mêrdîn arasında çıkan ve altı köyü etkileyen yangından etkilenen hayvanların durumunu gösteren fotoğrafıyla ödüle layık görülen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Müjdat Can’ın ödülünü MA muhabiri Diren Yurtsever’e, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter takdim etti. Diren Yurtsever, Müjdat Can’ın mesajını okudu. Mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Öncelikle basın şehitlerinin sembolü olan Apê Musa’nın adına düzenlenen ödüle layık görülmekten gurur duyuyorum. Çok acılar çekildi, çok bedeller ödendi, çok can verdik ama hala dimdik ayaktayız. Elbette bu, Apê Musa ve basın şehitleri sayesinde. Bizler her zaman toplumun aynası olmayı şiar edindik. Halkımızın yaşadıklarını, acılarını, kederlerini ve direngenliğini yansıtmaya çalıştık. Her anımızı daha iyi neler yapabiliriz üzerine kurguladık. Adının bile anılmaktan çekinildiği bir coğrafyanın basıncıları, gazetecileri olduk. Bu bizim basın şehitlerine borcumuzdu ve Apê Musa’ya verdiğimiz sözdü. Bugün aranızda olmasam da yüreğim sizinle atıyor. Orada bulunarak, bizleri onurlandıran herkesi saygıyla selamlıyorum.”

Kadın haberciliği dalında tarım işçisi kadınların yaşadıklarına odaklanan haber dizisiyle Kadın İşçi muhabiri Rahime Karvar ödüle layık görüldü. Rahime Karvar, ödülünü Gültan Kışanak takdim etti. Karikatür dalında kazanan olmazken, Halil İbrahim Çoban’a Mansiyon ödülü verildi.

Onur ödülü Pexşan Ezîzî’ye

“Onur Ödülü” ise bu yıl direnen gazeteciler şahsında Türkiye’nin Federe Kürdistan’da 23 Ağustos’ta gerçekleştirdiği saldırıda katledilen gazeteciler Gulistan Tara ile Hero Bahaddîn anısına verildi. Ayrıca İran’da idam cezasına çarptırılan kadın hakları savunucusu ve Kürt gazeteci Pexşan Ezîzî’yi de Onur Ödülü’ne layık görüldü.  Ödülü Gulistan Tara ailesi adına Gulistan Erdem, Pexşan Ezîzî adına ise gazeteci Aysel Işık alırken, ödülü Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak takdim etti.

Pexşan Ezîzî’den törene mesaj

Ödüllerin verilmesinin ardından Pexşan Ezîzî’nin Evin Cezaevi’nden gönderdiği mesaj okundu. Pexşan Ezîzî mesajında törene şu sözlerle seslendi:

“Bu mesaj direniş kalesi Evin Cezaevi’nden ‘Berxwedan jîyan e’ felsefesinden Kuzey Kurdistan’a. Devrimci selamlarımla Özgür Basın şehitleri Mûsa Anter, Gurbetelli Ersöz, Deniz Firat, Karwan Hewramî ve bu uğurda canını feda eden hakikatin yazarlarını saygıyla anıyorum. Kurdistan’daki direnişlerde Kuzey Kurdistan her zaman önemli bir yerdedir her zaman tutsakların özgürlük isteyenlerin sesi olmuştur. Bende ‘jin jiyan, azadî’ felsefesini takip eden biri olarak, devrimin ikinci yıldönümünde, bu ödülü ‘jin, jiyan, azadî’ ailesine atfediyorum.”

Törende son olarak Koma Hevra sahne alarak stranlarını seslendirdi.

Hêro Bahadin’in ailesinden mesaj okundu

Hêro Bahadin’in ailesinin gönderdiği mesajda da şu ifadeler yer aldı: "Hakikat, tarihten günümüze tüm ulusların ve toplumların en kutsal değerleri olmuştur. Yaşanan tüm bu terör saldırıları, hakikatin iğdiş ve yok edilmesi içindir. Şehit Hêro ve Gulistan bizlerin, hakikatin ve Kürdistan’ın kızlarıydı. Onlar da tıpkı Apê Musa gibi gerçekler uğruna ulusların özgürlük mücadelesinde birer yıldız oldular. Apê Musa Onur Ödülü’ne bizlerin ve şehit kızımızın layık görülmüş olması, bizim için onur ve mutluluk gerekçesidir. Şehit Hêro, Özgür Basın aracılığıyla özgür kadına öncülük edilebileceğini ve bu çerçevede çalışılabileceğini; bununla birlikte ahlaki ve politik bir toplumun inşa edilebileceğini kavramıştı. Bunun için Şehit Hêro, Özgür Basın’ın tüm şehitleri gibi bu yola büyük bir aşkla sarıldı.

Hêro, bu yolda hiçbir zaman ikirciklilik yaşamadı. Apê Musa, faşist Türk devletine karşı mücadele etmenin nasıl ki bir sembolü ve örneği olduysa, Hêro ve Gulistan da bu yolu takip ederek Apê Musa’nın kalemini ve mücadelesini devralmıştır. Bugün Özgür Basın’ın bu ferasetle mücadelesini sürdüren büyük bir erkekler ve kadınlar ordusu var. Bizler, bu özgürlük kervanının, zaferi elde edeceği güne kadar mücadelesinden taviz vermeyeceğini biliyoruz. Bir kez daha özgürlük yolunda şehit düşenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Büyük bir şeref ve onurla Yeni Yaşam’ın Apê Musa Onur Ödülü’nü kabul ediyoruz. Bizler şehitlerimiz için yas tutmayacağız. Çünkü bizler şehitlerimizin halkın kalbinde yaşadıklarını biliyoruz. Jin, Jiyan, Azadî. Kahrolsun ihanet, yaşasın Kürdistan!”