İşgal saldırılarına maruz kalan Rehef İbrahim: Kendimize güveniyoruz, bunu aşacağız
Zirgan kentinde yaşayan Rehef İbrahim, 5 yıldır Türk devletinin saldırılarına maruz kalıyor. Rehef barış içerisinde bir yaşamın bütün halkların umudu olduğunu belirterek, “Bu süreç bizim için ağır ama biz kendimize güveniyoruz bunu aşacağız” diyor.

SORGUL ŞÊXO
Zirgan – Kuzey Doğu Suriye’de özellikle son yıllarda yoğunlaşan Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırıları aralıksız sürüyor. Bu saldırılar, halkın, kadınların ve çocukların hafızalarında derin yaralar açmış durumda. Özellikle saldırılardan en fazla özel gereksinimli bireyler zarar görüyor ve onlarda daha büyük izler bırakıyor.
Savaş derin psikolojik hastalıkları beraberinde getiriyor
Her gün uçak saldırıları altında yaşayan insanlar, hem fiziki olarak hem de ruhsal açıdan izleri silinmeyecek şekilde yaralanıyorlar. Cizir kantonununa bağlı Zirgan şehrinde 5 yıldır Türk devletinin saldırılarından dolayı çok sayıda kadın ve çocuk top atışları, uçak saldırıları nedeniyle yaşamını yitirdi. Rehef İbrahim her gün top atışlarına maruz kalan Mişêrfê köyünden bir kadın. Köyde çok sayıda kişi saldırılarda katledilmiş ve yaralanmış. Rehef ajansımıza Türk devletinin işlediği suçları ve hafızasında kalan izleri anlattı.
‘SİHA’larla saldırdılar’
Rehef İbrahim köyünün ateş hattında olduğunu, her gün saldırılara maruz kaldıklarını belirterek şunları söyledi: “Saldırılar yalnızca altyapıyı tahrip etmekle kalmadı, kadın ve çocukların bütün yaşamını etkiledi. Dost ve komşularımız ameliyat olan eşimi ziyaret etmeye geldiklerinde, tam o anda köyümüzün karşı tarafı toplarla vuruldu. Eşimin kardeşi evin önündeki arabayı kaldırmaya çalıştığında, SIHA uçaklarının saldırısına uğradı. O andan sonra dumandan dolayı önümüzü göremez olduk. Ses çok yüksek ve güçlüydü. Küçük oğluma baktığımda sırtında bir parça olduğunu gördüm. Sonra bir baktım kafasına da üç parça isabet etmiş ve kanlar içinde. Balkondaki çocuklardan da kan akıyordu. 2 çocuk vardı biri 12 yaşında bomba parçası kalbine isabet etmişti, diğeri 13 yaşındaydı. Her ikisi de bedenlerine isabet eden bomba parçalarıyla hayatlarını kaybettiler. Görümcemin parmakları koptu, akrabalarım yaralandı. Ben de elimden yaralandım. Korkunç bir gündü.”
Saldırılardan dolayı çocukların psikolojisi bozuldu
Rehef İbrahim Türk devletinin yaptığı saldırı ve katliamların çocuklar üzerinde yarattığı etkilere dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Bir ses geldiğinde çocuklar elleriyle kulaklarını kapatıyorlar, kaçıp odalarda saklanıyorlar. Bu savaş ve saldırılar, kadınlar üzerinde de etkiler bırakmış. Oğlum sırtına isabet eden bomba parçasından dolayı çok zorluk çekti. Ayrıca kafasına isabet eden parça da tehlikeli bir yerdeydi o yüzden oğlumun psikolojisi değişti, korku, depresyon ve sinir rahatsızlıklarına yakalandı. Ona karşı çok dikkatli davranıyoruz, rahatsız etmemeye çalışıyoruz. Yaşadığı şoktan dolayı içine kapanmış durumda. Sokakta çocuklarla oynamak istemiyor artık, gidip onları dövüyor sonra eve geliyor. Oyun ve hareketleri çok değişti, gittikçe yalnızlaşıyor. O yüzden bu çocukların kontrol, tedavi ve desteğe ihtiyaçları var.”
‘Köyün her yerinde top ve atılan bombaların izleri var’
Rehef İbrahim göç eden ve evlerine dönmek isteyen sivillere, evlerini yeniden yapmanın yanı sıra psikolojik olarak ta tedavi görmeleri gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Unutmayın, yıkılan evlerin yapılışı kadar, psikolojik tedavi gerekli. Çocuklar sürekli saldırıları hatırlıyorlar o yüzden psikolojik tedavi görmeleri şart. Ne yapsak ta unutturamıyoruz o anları çünkü köyün her tarafı top ve bomba atışlarının izleriyle dolu. Çocuklar görünce tekrar o günleri hatırlıyorlar, kimin öldüğünü, kimin yaralandığını, kimin evinin bombalandığını biliyorlar. Çocuklarımız roketlerin ne olduğunu bu küçük yaşta öğrendiler. Uçakların nasıl saldırdığını, uçak ve topların sesini de tanıyorlar. Top atışları korkusundan çocuklar sokakta oynayamıyor artık, köyün avlusundan çıkamıyorlar. Buda psikolojik olarak durumlarını daha da zorlaştırıyor.”
‘Süreç zor olsa da biz kendimize olan güvenimizle aşacağımızı biliyoruz’
Rehef İbrahim barışçıl bir yaşamın bütün halkların umudu olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Psikolojik destek yerlerinin açılması gerekiyor. Çocukların oynayabilecekleri parklar yapılmalı. Bu şekilde savaşın hafızalarında bıraktığı izlerden kurtulabilirler. Kadınların da buna ihtiyacı var. İnsan psikolojisi iyi olduğunda, yeniliğe doğru adım atabilir. Sağlıklı bir toplum, ancak psikolojik olarak sağlıklı olan bir toplumla mümkün. Süreç bizim için ağır ama biz kendimize güveniyoruz ve biliyoruz ki bu günler geçecek.”
‘Herkesin köye dönmesini istiyorum’
10 yaşındaki Ritac Ebdilbasit de 5 yaşından beri saldırı ve katliamlara şahit olmuş. Ritac bize şu sözlerle savaş anılarından bahsediyor: “Bir gece sabaha karşı, saat 03.00’ te top atışları oldu. Top amcamın evine isabet etti, o odada uyuyan herkes hayatını kaybetti. Hatırlıyorum bir gün kız kardeşlerimle, ağacın gölgesinde oynuyorduk, yine top saldırısı oldu, obüs parçaları başımızın üstünden geçiyordu, kendimizi nasıl kurtardık bilmiyorum. Bir arkadaşımın eline parça isabet etti, artık o elini kullanamıyor. Ertesi gün yine top saldırısı oldu, o arkadaşım evinde saldırıda hayatını kaybetti. Ben ve kız kardeşlerim çok küçüktük, çok korkuyorduk. Ben hep bir topun bir gün bana isabet edeceğini ve öleceğim korkusuyla yaşadım çünkü çok sayıda arkadaşlarım ve köy halkından kişiler öldürüldüler. Herkesin köye dönmesini ve yeniden hep beraber oynayacağımız günlerin gelmesini istiyorum.”