Tandır ekmeği İdlipli kadınlar için yoksulluğun da dayatması

Tandır ekmeği deyim yerindeyse modası asla geçmeyen ve tarihten günümüze kadınların birincil olarak tercih ettikleri ekmek pişirme yöntemi. İdlip’te yaşamlarını kamplarda sürdüren kadınlar için bu tarihi bir gelenek olduğu kadar ekonomik olarak büyük bir ihtiyacın da karşılanma biçimini yansıtıyor. Kadınlar ağır şartlarına böyle dayanmaya çalıştıklarını söylüyor.

SOHÊR EL-IDLIBÎ

İdlip- Tandır ekmeği geleneği Suriye’nin Arap, Kürt, Türkmen, Çeçen fark etmeksizin neredeyse her evin bahçesinde görmeye alışkın olduğumuz ve halen de yaşayan bir gelenek olarak varlığını sürdürüyor. Haftanın belli günlerinde yakılan tandırlardan çıkan dumanlar, sizi pişirilmeye başlayan ekmeğin kokusuyla dumanı bile takip etmeden ekmeğin taze çıktığı fırına kadar götürebiliyor.

Savaşın getirdiği yoksulluk ile birlikte tandırlar İdlip’te neredeyse ihtiyacın yarısı kadar bile yakılamıyor artık. Nüfusun büyük çoğunluğunun kamplarda yaşadığı İdlip’te, her ne olursa olsun yoksulluğu izini de bize gösteriyor az yakılan tandırlar. Çünkü tandırların yakılması nostalji değil büyük bir ihtaç, yoksulluk ve alım gücünün düşük olması anlamına da geliyor.

Ekonomik olarak zorlanıyorlar

35 yaşındaki Meryem El Hemûd, sabahın erken saatlerinde kalkıp önce tandırlarını hazırladıklarını ardından da ekmek pişirmek için hamur yoğurmaya giriştiğini söylüyor. Yakacak bulma sıkıntısı nedeniyle de bazen bir kaç günlük değil haftada bir kerede evin tüm ekmek ihtiyacını pişirmek zorunda kaldığını ekliyor sözlerine. Tandırın başında oturup ekmeğini pişirmeye devam ederken de gündelik yaşamın artık kendisi ve ailesine çok zor geldiğini, ekonomik olarak yaşanan geçimsizliğin, hanelerindeki huzuru da etkilediğini anlatıyor.

Armanaz kentindeki kampta yaşamlarını sürdüren Meryem El Hemûd, ekmek yaparken büyük bir özen gösteriyor ve tandırdan çıkan sıcak ekmeğin kokusunun da tüm kampı sardığını fark ediyor; “Aslında bu kampta benden önce tandır ekmeği pişiren yoktu. Önce biz tandırımızı yapıp pişirmeye başladık. Sonra da kamptaki diğer komşularımız da tandır yapmaya başladılar” diyerek hem hane ekonomisine böyle katkıda bulunduğunu hem de tandırın komşuluk ilişkilerini olumlu etkilediğini, dayanışmayı geliştirdiğini anlatıyor.

“Keşke daha çok çocuk sevinseydi”

Kampta yaşamlarını uzun yıllardır sürdürmelerine rağmen burada da mutlu olmaya çalıştıklarını ve tandırın etrafına, sıcacık pişen ekmeğin kokusunu alarak toplanan çocuklara ilgiyle bakmayı ve onları mutlu etmeyi sevdiğini söylüyor Meryem El Hemûd, “Ekmek alacak parası olmayanlar elbette tandır ekmeği yapacak, her gün tandırını yakamayan ailelerin çocukları da tandırın yandığı evlerin kapısını çalacak bu normal ve çocukları sevindirmek keşke daha çok elimizde olsaydı” diyor.

Modası geçmeyen ekmek…

Badria Al Alusha, 40 yaşında İdlip’in batısında yer alan Kali yerleşkesindeki Karama kampında ailesi ile birlikte yaşamını sürdürüyor. “Tandır ekmeği zengin, fakir demeden modası asla geçmeyecek bir ekmek. Elbette maddi durumu iyi olmayanlar yapmayı, zengin olanlar ise satın almayı tercih ederler. Biz yapmak zorundayız” diyerek yaşadıkları durumun özetini çıkarıyor adeta.