Urmiye'deki su krizi sağlık ve geçim kaynakları için tehdit oluşturuyor

Rojhilat’ın Urmiye kentinde kuraklık ve su sıkıntısı kritik aşamaya ulaşırken, özellikle köy ve kasabalarda yaşayanlar, güvenli ve yeterli içme suyu sağlama konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya kalıyor.

VİYAN MEHRPARVAR

Mahabad – İklim değişikliyle birlikte su kaynaklarında yaşanan azalma, gelecek yıllarda insan yaşamını büyük oranda zorlaştıracak. Su kaynaklarındaki azalmadan dolayı akan su seviyesindeki düşme de açıkça görülüyor. Bu yıllar kuraklık yılları olarak kabul ediliyor. Musluklardan akan suyun düşük basıncı ve bulanık rengi felaketin derinliğini ve verimsizliğini ön plana çıkarıyor. Son dönemde Rojhilat Kürdistan’daki Mukriyan bölgesinin şehir ve köylerinde birçok özellikle böbrek ve sindirim hastalıkları olmak üzere birçok sağlık sorunu görülmektedir.

Zengin su kaynaklarına sahip bu topraklar, Urmiye Gölü'nün kuruması, yağışların az olması, yeterli kontrol ve denetimin olmayışı ile en zor günlerine doğru gidiyor. Kadınlara yönelik sorunları ve baskıları da artıran sorunların başında yer alıyor. Su krizi yaşayan Urmiye kenti en yağışlı eyaletlerden birini oluştururken, bu durumda İran'ın diğer bölgelerindeki durum göz önüne alındığında daha da içler acısı bir tablonun yaşandığına inanılıyor.

Köylere yılın belli zamanlarında su veriliyor

Son yıllarda Urmiye köylerinde sık sık yaşanan su kesintileri, kuyu, kaynak ve su kemerlerinin kuruması birçok bölge için krize neden oluyor. Kuraklığın bölgeye gölge düşürdüğü ve yağmur sonucu oluşan suyun büyük bir kısmının tarımsal, endüstriyel ve kentsel amaçlarla kullanılması köylüleri büyük sıkıntıya sokuyor. Yağışların azalmasıyla birlikte onlarca köye yılın sadece birkaç ayı su veriliyor, bazıları ise su tankerlerinden su alabilmek için sıraya girmek zorunda kalıyor.

‘Gençler bu şartlarda burada kalmıyor’

Mahabad'ın Mengurayeti bölgesindeki köylerden birinin sakini Shahla K. su krizi nedeniyle kadınların yaşadığı mağduriyeti şu sözlerle dile getirdi: "Yılın sadece iki ayı suyumuz var, geri kalanında kaynak veya tanker suyunu kullanıyoruz. Yemek pişirmek, yıkanmak ve hatta çocukları yıkamak gibi sıhhi amaçlar için su getirme sorumluluğu yalnızca kadınların üzeride. Çoğu zaman işimizi pınarın yanında yaparız. Hükümet birçok söz verdi ama şu ana kadar hiçbir şey yapılmadı. Gençlerimiz bu şartlarda burada kalmıyor, büyük bir kısmı başka şehirlere, köylere göç ediyor."

Bazı köylerde, özellikle tarım sezonunda su tüketimi karneye bağlanıyor. Darman köyü sakinlerinden Manijeh M.'ye göre, bu yaz köyde ve bölgede karneyle sadece 8 saat su alabildiler. Urmiye, Mahabad, Bukan, Miandoab gibi şehirlerin çevre bölgeleri gibi birçok kentsel alanda kesintilerin birçok kez gözlemlendiğini belirtmek gerekir. Edinilen bilgiye göre, bu ilin sularının Serdeşt, Bukan ve Piranşehr gibi şehirlerin barajlarından Tebriz gibi diğer illere nakli yapılıyor, bir kısmı da Urmiye Gölü'ne tahsis ediliyor. Yönetim eksikliği ve şiddetli kuraklık nedeniyle değiştirilemeyen, ayrıca petrokimya gibi sanayilerin aşırı tüketimi de bu krizi daha da ağırlaştırdı. Öte yandan Türkiye'de barajların ortak kaynaklara gelişigüzel inşa edilmesi de bölgedeki akarsu miktarını azalttı.

‘İçme suyuna yapılan klorlama yeterli değil’

Mahabad şehrinin su ve kanalizasyon dairesi çalışanlarından Duniya M. “İran'daki içme suyu yalnızca klorlama ve dezenfeksiyondan geçiyor. Sular cıva ve kurşun gibi ağır metaller içerebiliyor, bu da sonunda çocuklarda büyüme sorunlarına, kansere ve bağışıklık sistemi hastalıklarına yol açabiliyor. Miandoab gibi bazı şehirlerde durum kritik aşamada. Kendi su kaynağına sahip olan ve şehir suyunu kullanmayan köyler genellikle kuyu suyu kullanıyor. Onlara da klorlama yapılıyor olsa da suyun sağlıklı olup olmadığı henüz belli değil. Ayrıca ev tipi arıtma cihazları kullanımı her ailenin ihtiyaçlarından biridir ve devlet bu konuda da bir adım atmıyor. Barajların su seviyesinin düşürülmesi ve birçok bölgedeki eski su temin sistemleri suyun renginin bulanıklaşmasına ve içinde toprak parçacıklarının bulunmasına neden oluyor” dedi.

Urmiye Gölü'nün kurumasıyla birlikte kuraklık belirtilerinin de görülmeye başladığını kaydeden Duniya M. son olarak şu hususlara dikkat çekti:

“Tuzun artmasıyla çevredeki tarım arazilerinin bir kısmı ekilemez hale gelmiş, yer altı su tablaları bile kullanılamamaktadır. Ayrıca ortaya çıkan kum ve tuz fırtınaları ilerleyerek daha fazla alanı kaplar. Susuzluk ve kuraklık diğer bölgelerdeki çiftçiler arasında endişeye neden oluyor. Kuyuların derinleşmesi ve suyun azalmasıyla birlikte bazı insanlar önümüzdeki yıllarda mahsul ekimini değiştirmeyi düşünüyor, ancak bu zararın sonuçlarından kaçınmak mümkün değil.”

Urmiye vilayetinin tarıma dayalı ekonomisi, başka boyutları da içeren ilk açık tehdit olabilir. Zorunlu göç, hastalık, suça sürüklenme gibi toplumsal zararlar, erkek egemen bir alanda birbirine bağımlı bir döngü içinde kadınların hayatını zorlaştıran bu olaylar arasında yer alacaktır. Urmiye vilayetindeki su krizi insanların sağlığı ve geçim kaynakları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Kuraklık, su kaynaklarının verimsiz yönetimi ve su kirliliği bölge sakinlerinin hayatlarını tehlikeye atıyor. Su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve altyapının iyileştirilmesi için acil önlemler alınmazsa, bu krizin sosyal ve ekonomik sonuçları telafisi mümkün olmayabilir.