Kirmanşah’daki Nilüfer Gölü kurudu!

Kirmanşah’ın simge göllerinden Nilüfer Göleti tamamen kurudu. Bir zamanlar bitkiler ve göçmen kuşlarla dolu gölde artık hiçbir yaşam izi yok. Uzmanlar, bunun sadece iklim değişikliği değil, yönetim yetersizliği ve plansızlığın sonucu olduğunu söylüyor.

NASİM AHMEDİ

Kirmanşah – Kirmanşah’ın en tanınmış doğal sembollerinden biri olan Nilüfer Göleti, sarı nilüferlerle kaplı sulak alanıyla yıllardır bir yaşam feneri olmuştur. Sulak alan sadece güzel bir manzara sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli hayvan ve bitki türleri için de önemli bir yaşam alanıydı. Ancak son yirmi yılda bu doğal miras giderek azaldı, birçok kişi bunu sorumlu kurumların kötü yönetiminin doğrudan sonucu olarak görüyor. Bu gölün tamamen kuruması, sadece lotus çiçeklerinin yok olmasına yol açmakla kalmadı, aynı zamanda doğal olarak yenilenme olasılığını da yok etti.

Çevre sorunlarına öncelik verilmemesi  

Bu yılın Ekim ayında, Kirmanşah İl Çevre Dairesi Başkanı Muhammed Hüseyin Fallahati, Nilüfer gölünün tamamen kuruduğunu resmen duyurdu. Krizin temel nedeninin kuraklık ve yağış azalması olduğunu belirten Hüseyin Fallahati, sulak alan çevresindeki izinsiz kuyuların kapatıldığını da sözlerine ekledi. Ancak birçok çevre aktivisti ve vatandaş bu açıklamayı yetersiz buluyor ve aşırı su çekimi, dengesiz tarımsal gelişim ve doğal kaynakların korunması için uzun vadeli planlama eksikliği gibi insan faktörlerinin bu felakette daha belirgin bir rol oynadığına inanıyor. Öte yandan, hükümetin çevre sorunlarına öncelik vermeme kararlarının da bu kriz üzerinde etkisi olduğu belirtiliyor.

Diğer göllerde kuruma riski altında  

Sahadaki kanıtlar ve bölgeye yapılan son ziyaretler, Nilüfer gölü yatağının tamamen kuruduğunu, geriye yalnızca çatlak toprak ve ölü bitki kalıntıları kaldığını gösteriyor. Bir zamanlar bölgede görülen nilüfer çiçekleri, göçmen kuşlar ve diğer canlılardan artık hiçbir iz yok. Kuruma nedeniyle göl yatağına çok sayıda çöp atıldı, devam eden kuraklık göz önüne alındığında, gelecekte buranın çöplerin biriktiği ve atıkların toplandığı bir alan haline gelmesi bekleniyor. Nilüfer gölünün kuruması sadece bölgesel bir kriz değil, Kirmanşah eyaletinde daha geniş çaplı çevresel sorunların da işareti olarak görülüyor. Raporlara göre, Hashilan ve Yavari gölü gibi diğer sulak alanlar da kritik durumda ve kuruma riski altında. Uzmanlar, verimsiz devlet yönetimi ve yetersiz çevre planlamasının biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve çevresel risklerin artmasına yol açabileceğini belirtiyor.

Alınan kararlar biyolojik çeşitliliği tehdit etmiştir

Çevresel bilgi ve analizlere göre, Nilüfer gölünün kuruması yalnızca iklim değişikliğinin bir sonucu olarak değerlendirilemez. Bu kriz, İran İslam Cumhuriyeti'nin doğal kaynakların yönetiminde yapısal bir sorun veya göstergesi olarak ortaya çıkmıştır. Politika yapımında ve çevrenin izlenmesinde temel reformlar yapılmadan, mevcut doğal yaşam gözetilmeden alınan kararlar, gölü yıkıma sürüklemiş ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmiştir. Yönetim tarzı, çevresel sürdürülebilirliği göz ardı ederek, bu gölün kuraklığında kilit rol oynamıştır.

Amaçlı ve sürekli bir planlama eksikliği, birkaç yıl içinde bir zamanlar nilüfer çiçekleriyle dolu olan gölü, artık birkaç damla sabah çiyinden başka yaşam belirtisi olmayan kuru ve çorak bir araziye dönüştürmüştür. Nilüfer gölü, hükümetin pervasızlığı, yapısal yozlaşması ve siyasi önceliklerinin kurbanı olan ekosistemlerin çöküşünün bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, yalnızca doğayı değil, bölge halkının umut ve geleceklerini de tehdit etmektedir ve sessiz kalmak, bir zamanlar göl diyarı olarak bilinen bu eyaletteki diğer sulak alanların da kademeli yok oluşunu kabullenmek anlamına gelmektedir.