TJA yıl boyu alanlardaydı: 2024’e direnerek gireceğiz- PANORAMA

2023 yılı boyunca kadın mücadelesi ve kazanımları için sahada çalışma yürüten TJA, yeni yılı da aynı mücadele kararlılığı ile karşılıyor. TJA üyesi Gülistan Sönük, “Baskı, engelleme, yargı tacizleri bizi durduramadı. 2024’e direnerek gireceğiz” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Türkiye ve Kürdistan’da kadınlar 2023 yılını mücadele ve direnişle geçirdi. Kadınlar erkek ve devlet şiddeti, baskı, tecrit ve daha birçok hak ihlaline karşı sözünü alanlardan söyledi. 2024’e direniş ve mücadele çağrısıyla girmeye hazırlanan Tevgera Jinên Azad (TJA), deprem, 8 Mart, Newroz ve startını verdikleri ‘Jin Jiyan Azadi ile Özgürlüğe Doğru’ (Bı Jin Jiyan Azadî, ber bı azadiyê re) kampanyası ile hem Kürdistan hem de Türkiye’de kadın özgürlük mücadelesi ve örgütlenme çalışması yürüttü.

TJA üyesi Gülistan Sönük, Kürt kadınlarının 2023 yılını ve yeni yıl hedeflerini ajansımıza anlatarak, “TJA bütün yıl tartışma ve eleştiri süreçlerine yoğunluk vererek, mücadele alanlarını daha çok genişletip ve alandaki çalışmalarını artırdı” dedi.

*Geçtiğimiz yıl özellikle kadınlar için zor bir yıl oldu. Yaşanan doğal afetlerin sonucu ve artan baskılar kadınları yaşamdan koparmayı hedefledi. Sizler son bir yılda neler yaptınız? Çalışmalarınızda neleri hedeflediniz? 

Bizler yıllardır olduğu gibi bu sene de ne mücadelemizden ne de çalışmalarımızdan taviz vermedik. Doğal afetler sonrası halkın yaşadıklarına karşı, kadına yönelik saldırılarda ve özel savaş politikalarına karşı alanlarda olduk. 2023 yılı içerisinde ne yaptık diye kendimize sorar ve geriye dönersek Ocak ayından tutalım bugüne kadar neredeyse her gün çalışmalarda bulunduk. Bu çalışmalarımızda TJA’lı kadınlar olarak, bugün ‘Jin Jiyan Azadi, Ber bi azadiye’ ve yerel seçim çalışmaları ile devam ediyor. Ocak ayı ile başlayan çalışmalarımızda hem Paris hem de Silopi’de katledilen kadın yoldaşlarımızı anmak için sahadaydık. Bu süreçte birçok merkezde açıklamalar ve anmalar gerçekleştirdik.

Depremin yaralarını sarmaya çalıştık

Ocak ayından sonra biliyorsunuz Türkiye ve Kürdistan’da 11 ili etkileyen ve milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine neden olan bir deprem yaşandı. 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından hiç durmadan kriz koordinasyonu kurarak depremin yaşandığı kentlere gittik. TJA olarak gittiğimiz her kentte aylarca kaldık. İlk gittiğimiz günlerde çok ciddi kriz anları yaşanıyordu, insanlar ne barınma ne de giyecek ne de gıda ihtiyaçlarına ulaşamıyordu. Bizler de kurduğumuz yardım ağı ve gönüllü ekipler ile bu süreci yönetmeye çalıştık. Ben de depremin ilk günleri ile 1 ay boyunca Adıyaman’da çalışma yürüttüm. Orada çok ciddi bir ihmal söz konusuydu. Kentin yarısı yıkılmışken, insanlar enkaz altında can çekişirken kentte bir kepçe dahi yoktu. Bu da insanların göz göre göre katledilmesine sebep oldu. Buradaki çalışmalarımız sadece yardımlar üzerinden değil, kadın dayanışması üzerinden de kuruldu. Depremin yaşanmadığı Kürdistan kentlerinde kadınlar ciddi bir seferberlik başlattı. Bu güçlü çalışma ile depremzede kadınların ihtiyaçlarını karşılayabildik. Yine alanda sadece kadınlara özel ve kadınların gelip sohbet edebileceği kadın çadırları kurduk. İçerisinde sadece kadınların ihtiyaçları olan ‘mor tır’ deprem kentlerine gitti. Bu süre zarfında kadınlara ziyaretlerimiz de hep devam etti. Bu süreçte en çok mağdur edilen kesim kadınlar ve çocuklar oldu. Yine kadınların yanı sıra çocuklar için oyun ve yaşam alanı inşa ettik. Depremin acısını ve yıkımını kadınlarla birlikte dayanışma içerisinde olarak sarmaya çalıştık.

Kadınlarla bir araya geldik

Deprem bölgesinde çalışma yürütürken bir 8 Mart sürecine de girdik. Aslında bizim deprem öncesinde planladığımız 8 Mart programı vardı. Türkiye ve Kürdistan’ın birçok kentinde görkemli mitingler planladık. Ama ne yazık ki yaşanan acı afet nedeniyle mitingleri yürüyüşe dönüştürdük. Kürdistan’ın her yerinde hem depremzede kadınlarla dayanışmak amacıyla hem de bu yıkımın esas sorumlularından hesap sormak amacıyla alanlara çıktık. Yürüyüşün yapılmadığı kentlerde de bir hafta süresince farklı programlar yaparak, kadınlarla bir araya geldik. Bu yıl engellemelere de maruz kaldık ancak bunlar bizi durduramadı.

Kadınlar Amara’daydı

Çok yoğun bir süreç içerisinde TJA’lı kadınlar olarak bizler Newroz’u karşıladık. 8 Mart’taki o öfkemizi, bu kadar insanın ölümüne neden olan ve doğayı talan eden iktidardan hesap sormak için bizler bu sefer de Newroz alanlarına akın ettik. Kadınlar olarak kentlerdeki bütün Newroz kutlamalarına yöresel kıyafetlerimiz, zılgıtlarımız ve isyanımızla katılım sağladık. Yine 4 Nisan haftası öncesinde de Amara’daki etkinliğe katılım sağlanması için günlerce çalışma yaptık. Bunun yanı sıra fidan dikimlerimiz oldu. Ondan sonra da kadınlar olarak 4 Nisan günü engellemelere rağmen Urfa’ya gittik.

14 Mayıs Genel Seçimleri

Seçim sürecine dair çalışmalar çok önce başlamıştı ancak alandaki çalışmalara Mart ayında start verildi. Seçime dair genel komisyonlar oluşturuldu, seçimle beraber kadınlarla onların görüş ve önerilerini almak amacıyla toplantılar yaptık. Başvuruların ardından eşit temsiliyetin dikkat çekildiği bir liste hazırlandı. Bu süreçte bizler kadınlar olarak, kadın adayların sahada çalışmasına başladık. TJA bu sürecin her alanında yer aldı. Bütün kadın adaylar ile bizler köy köy, mahalle mahalle ve ev ev seçim çalışmalarında yer aldık. Meclisteki kadın temsiliyetinin bizim açımızdan bütün topluma yansıyacağının farkındaydık. Mecliste kadınların yoğun olması ile kadın kazanımlarının korunacağı ve daha çok dile getirileceğinin farkındaydık. Bu açıdan da seçim sürecinde de kadın özgürlükçü paradigmamızı esas alarak alanlarda çalışma yürüttük. Bizler bu noktada siyasetin eril yüzünün değişmesi için emek verdik. Daha özgürlükçü daha cinsiyet eşitliğini savunan bir siyaset hedefiyle çalıştık.

‘Jin jiyan azadi ile özgürlüğe doğru’

*15 Eylül günü son kampanyanız olan “Bı Jin Jiyan Azadî, ber bı azadiyê re”nin startını verdiniz, bu kampanyada asıl amaçlanan şey nedir? Neler yapıyorsunuz ve çalışmalar şu an ne aşamada?

Özellikle özel savaş politikaları ve mutlak tecride dair yapılan tartışmalar, yaşanan sıkıntılar bizleri daha çok yoğunlaşmaya itti. Kadın hareketine ve kadın mücadelesine dönük saldırıları püskürtmek amacıyla bir kampanya fikrini öne attık. 15 Eylül günü Urfa’da “Bı Jin Jiyan Azadî, ber bı azadiyê re” şiarıyla bir kampanya başlattık. Kürdistan’da kadına yönelik baskılar, hedef almalar, yargı tacizleri ve İmralı’da sürdürülen mutlak tecrit bu kampanyamızın ana başlıklarını oluşturuyor. Kampanyamızın iki ayağı var, ilk etapta startlarımızı gerçekleştirdikten sonra eğitim ve örgütlenmeye dikkat çekildi. Türkiye ve Kürdistan’da toplam 7 bölgede eğitim atölyelerimiz gerçekleşti. İlk günü kadın özgün ikinci günü de karma olmak üzere eğitim atölyeleri düzenledik. Bu atölyelerde cins bilinci ve cinsiyetçilik tartışıldı. Son süreçte artan eril zihniyet ve buna karşı mücadele yöntemlerini tartıştık. Tamamladığımız eğitimlerle birlikte kampanyamızın ilk aşaması tamamlanmış oldu. Kampanyanın ikinci aşamasında da örgütleme çalışmalarımız olacak. Bu çalışmalar kapsamında aile, emekçi ve sendikalı kadınlara dayanışma ziyaretlerimiz devam ediyor. Bizler bu kampanyaya çok kararlı bir şekilde başladık. Yaptığımız çalışmalardan bir sonuç aldığımızı da düşünüyoruz. Önümüzdeki seçim süreci de bu kampanya içerisinde sürecek. İki çalışma alanı da birbirinden kopuk olmayacak. Birbirini besleyen bir çalışma tarzını geliştireceğiz. Kampanyamız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar sürecek.

Örgütleme aşamasına geçiyoruz

Yaklaşan yerel seçim sürecinde de bizler TJA olarak, demokratik moderniteyi esas alan bütün kadın adaylarla birlikte yine sahada olacağız. TJA olarak şunu net ifade edebiliriz ki; bütün sorunların çözüm yeri yerel yönetimlerdir. Eşbaşkanlık modelimizle, eşit temsiliyet yani fermuar sistemini esas alan bir noktadayız. Ne kadar çok kadın yerel yönetimlerde yer alırsa, kentin sorunlarının da daha çok kolektif bir akılla çözülebileceğine inanıyoruz. Bu seçim döneminde sahada olacağız. Söz kuran bütün kadınlar adına sahada olacağız. Saldırıların yoğun olduğu bu süreçte direnişin de yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Bunu da yılın ilk ayından bu yana görüyoruz. Bu çoklu saldırılara karşı hem nicelik hem de nitelik anlamda kendimizi çoğalttık. Kadınları yaşamdan tasfiye etmek isteyen bir iktidara karşı bizler en güzel cevabı her seçimde olduğu gibi bu seçimde de vereceğiz. Bulunduğumuz alanları asla terk etmeyeceğiz. Bu saldırılara karşı daha çok kadına ulaşıp, mücadele alanlarımızı genişleteceğiz.

*2023 yılı genel olarak kadınlar için nasıl bir yıldı?

Bu sene kadınlar için zor bir sene oldu. Artan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve cezasızlık bunlardan sadece bazılarıdır. Biz Kürt kadınları bu örneklerin yanı sıra bir de kimliğimizden dolayı hem şiddete hem de yargı tacizine maruz kalıyoruz. Bir sene içerisinde birçok engelleme, baskı, gözaltı ve tutuklama ile karşı karşıya kaldık. Çok sayıda üyemiz demokratik siyaset yürüttüğü gerekçesiyle cezaevinde tutuklu bulunuyor. Yine kadın çalışmaları gerekçe gösterilerek hapis cezaları ile susturulmak isteniyor. Bu süreçler her daim yaşanıyor iktidar siyasi duruma göre bölgede baskı politikalarına başlıyor. İlk olarak kadınları hedef aldıklarını bizler çok iyi biliyoruz. Onların hedef aldığı kadınlar hala ayakta ve direnmeye devam ediyor. Bu direniş de her daim devam edecek. Kürt kadınları bugün Ortadoğu ve dünyanın her yerinde verdikleri mücadeleleri ile tanınıyor. Bizlerin iradesi ve kararlılığı olduğu sürece bu yolumuzdan geri adım atmayacağız. Bu sene içerisinde yürüttüğümüz çalışmaları daha da artırıp, önümüzdeki sene daha da güçleneceğimize inanıyoruz.

‘Tecride karşı mücadele edeceğiz’

*2024 yılından beklentileriniz neler? Gelecek yılda nasıl çalışmalara imza atacaksınız?

Yeni yıla girmemize çok az kaldı. Her yeni bir yıl kadın hareketi açısından heyecanla karşılanıyor. Bu yılı, mücadelenin daha da büyüdüğü, kazanımlarımızı daha da pekiştireceğimiz bir yıl olarak görüyoruz. 2024 yılında ilk atacağımız adım gasp edilen belediyelerimizi yeniden almak olacak. Eşit temsiliyetle bu belediyelere geri döneceğiz. Daha sonrasında da kapatılan bütün kadın kurumlarını açacağız. Bu kazanımlarımızın da yasal zeminini oluşturmak için elimizden geleni yapacağız.  Yine özel savaş politikalarına son verecek ve tecridin kırılması için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizler için esas olan direniş ve örgütlenmedir. Bunu da 2024 yılında daha çok büyüteceğiz.

Yarın: Federe Kürdistan’da kadınlar 2023’ü mücadeleyle geçirdi: Özgür bir yaşam mümkün