Sosyolog Zeynep Kırıkkaya: Hatay’da kadınlar sokağa çıkamaz durumda

SES Hatay Şubesi Hukuk Sekreteri Sosyolog Zeynep Kırıkkaya, “Kadınlar iyice sokağa çıkamaz oldu” derken özellikle kentte meme kanseri vakalarında bir artış gözlendiğini anlattı.

BINEVŞ STÊRK 
Hatay- Hatay’da 6 Şubat depreminin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen kent, hala birçok altyapı ve sosyal sorunla mücadele ediyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şubesi Hukuk Sekreteri ve sosyolog Zeynep Kırıkkaya, özellikle kadınların ev içinde ve sosyal hayatta büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Kadınların toplu taşımaya ulaşamaması, sokakların güvenli olmaması ve artan bakım yükü nedeniyle sosyal hayattan kopmaları, sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntılar ve meme kanseri vakalarının artışı gibi olumsuz etkiler, deprem sonrası Hatay’da kadın yaşamını derinden etkiliyor.

Rapor sorunları ortaya koyuyor

SES Hatay Şubesi’nin ‘Depremin 30’uncu ayı’ raporunda kentin yaşadığı sorunlar geniş bir şekilde yer alıyor. Kronik psikiyatrik hastalıkların takibinde kritik öneme sahip toplum ruh sağlığı merkezlerinin depremden bu yana işlevlerini yerine getiremediğine dikkat çekilen raporda, şu tespitlere yer veriliyor:

“Depremin hemen ardından bölgede çalışma yürüten meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, maddi zorlukları yanında akreditasyon gibi yönetsel dayatmalarla sahadan çekilmek zorunda kalmışlardır. Şu an Antakya’da yaşayan 45 bin Dom, Abdal ve Roman’ın henüz evleri yok ve ne yapacaklarını bilmiyorlar. Mevcuttaki kentsel altyapı ve hizmetlere erişim sorunları sağlıkla ilgili sorunları da etkilemektedir. Deprem bölgesindeki mevcut barınma rejimi; Geçici Yerleşim Alanları, su, elektrik, doğalgaz gibi altyapı hizmetlerine erişememe, inşaatlardan kaynaklı hava kirliliği ve toplumsallaşılabilecek kamusal alanların azlığı kadın sağlığına olumsuz etkilerde bulunmaktadır.

Erken yaşta zorla evlendirme arttı

Bir de erken yaşta zorla evlendirme gibi patriarkal gelenekler bu durumla birleşince üreme ve cinsel sağlıktan ruh sağlığına kadar birçok sorunun deprem bölgesinde derinleştiği gözlemlenmektedir. Hatay’da deprem sonrası süreçte yerleşim yerlerinin kent merkezinden köylere kayması, artan işsizlik sorunu, temel gıdaya ulaşımın zorlaşması ve pahalı olması nedeni ile köylere yerleşen insanların bağ-bahçe işleri ile daha fazla uğraşmasına, ev halkının gereksinimi olan sebze-meyvelerin bu alanların ekiminden karşılanmasına neden olmuştur. Ev ekonomisine katkı sağlamak için yapılan bu üretim faaliyetinde de yine ağırlıklı olarak kadınların çalıştığı gözlenmiştir. Bakım işinden arta kalan zamanda, evin ihtiyaçlarını karşılayacak üretimi de kadının üstlenmesi beklenmektedir.”

‘Pek çok insanla temas etme şansımız oldu’

SES Hatay Şubesi Hukuk Sekreteri Sosyolog Zeynep Kırıkkaya, depremden sonra yaşanan ve halen süren sıkıntıları ajansımızla paylaştı. Aynı zamanda sosyal hizmet çalışanı olan Zeynep Kırıkkaya, yaklaşık 11 yıldır Hatay’da görev yapıyor. Sosyal hizmetlerde çalışıyor olmasının avantajlarına değinen Zeynep Kırıkkaya, pek çok insanla temas etme şansının olduğunu anlattı.

‘Birçok sorun devam ediyor’

Geçen süreç içerisinde kadınların son derece zorlandığını hem ev içerisinde, hem dışarıda, hem sosyal hayatta bir takım sıkıntılar yaşadığının farkında olduğunu dile getiren Zeynep Kırıkkaya, şunları söyledi:

“Depremin 32-33. ayına gelmiş bulunmaktayız ama şehirde hala siz de bugün gezip gördüyseniz birçok sorun devam ediyor. Toplu taşımadan sağlığa, ulaşımdan altyapı sorunlarına kadar birçok sorun devam ediyor. Kadınlar bütün bu sorunların içerisinde bir de işte ev içerisinde çocukların, engellilerin, yaşlıların bakım yükünü üstlenmek durumunda kalıyor.”

‘Depremden sonra şehirde iş imkanları çok azaldı’

Devam eden olumsuzlukların özellikle kadınları hem sosyal hayattan kopardığını, hem de ev içerisinde daha fazla hapis olmalarına neden olduğunu vurgulayan Zeynep Kırıkkaya, “Bu, kadınların üzerinde daha büyük bir sıkıntıya neden oluyor. Depremden sonra şehirde iş imkanları çok azaldı. Özellikle kadınlar açısından iş bulmak ve bir işe yerleşmek ciddi anlamda sıkıntılı. Girdikleri işler de güvenceli olmayan işler. Bu nedenle kadınlar çoğunlukla işte evde çocuğun bakımını, engellisinin bakımını, yaşlı bakımını üstlenmek durumunda kaldı” dedi.

‘En çok kadınlar sosyal yardım başvurusu yapıyor’

Sosyal hizmet alanından bakıldığında kadınların çok fazla sosyal yardımlara başvurduğunu gördüklerini aktaran Zeynep Kırıkkaya, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Özellikle depremden sonra sıklıkla sosyal yardım başvurularına kadınlar başvuruyor. Buna baktığımızda sosyal yardım almaları açısından böyle bir ekonomik destek gibi görünse de, aslında kadınlar bu yardımları kendileri için almıyorlar. Yani kendi ihtiyaçlarını karşılamak için almıyorlar. Ortada bir bakım emeği var, bir bakım yükü var. Normalde nedir? İşte bir bakım işi verirsiniz, bunun karşılığında bir ücret alırsınız. Ama kadınlar bu aldıkları ücreti yine ev içerisindeki diğer masrafları karşılamak için harcıyorlar aslında. Kendileriyle ilgili yapabildikleri ya da kendilerine doğrudan harcayabildikleri bir alan söz konusu değil. Bu nedenle kadınlar şu duruma düşüyorlar.”

‘Kadınlar psikolojik destek talebinde bulunuyor’

Normalde evin sorumluluğunun kadının omuzlarında olduğunu hatırlatan Zeynep Kırıkkaya, bunun üzerine bir de yaşlının bakımı, çocuğun bakımı derken kadının tamamen ev içerisine sıkıştırılmış durumda kaldığını belirtti. Zeynep Kırıkkaya, şöyle konuştu:

“Sosyal hayattan tamamen kopuyor. Zaten şehrin koşullarından kaynaklı kadının dışarıya çıkması sosyalleşmesi zaten zor. Toplu taşıma yok. Gecenin belirli bir saatinden sonra sokakta yürümek mesele, ışıklandırılmayan birçok sokak var. Bu tür durumlarda kadınlar daha çok eve hapsoluyor ve ev içerisindeki işleyişte aslında o kısır döngüde daha fazla bulunuyor. Pek çok kadının son dönemlerde psikolojik destek talebi oluyor. Aslında o ev içinde sıkışmışlık durumu, o bakım emeğinin kadının üzerindeki yükü gibi nedenlerle çok fazla talep var.”

‘Artık kadınlar iyice sokağa çıkamaz oldular’

Bu taleplerin hepsinin karşılanmasının zor olduğunu anlatan Zeynep Kırıkkaya, bu hizmeti alabilecekleri mekanizmalara ulaşmanın kadınlar açısından sıkıntılı olduğunu belirtti. Zeynep Kırıkkaya, “Hala özellikle kadınlar açısından çok ciddi sıkıntılar söz konusu diyebiliriz özetle.  Depremden önce de aslında Hatay ilinde toplu taşıma ağı çok iyi değildi. Gecenin belli bir saatinden sonra, otobüs bulmak vesaire ciddi anlamda problemdi. Ama depremden sonra yolların kapanması, birçok yolun inşaatlarıyla birlikte sorunlu hale gelmesi, ışıklandırmanın yetersiz olması gibi nedenlerle artık kadınlar iyice sokağa çıkamaz oldular” dedi.

‘İnşaatlar nedeniyle toplu taşıma tamamen kesilmiş durumda’

Hatay merkezinde dolaştığınızda her yerde TOKİ inşaatlarının sürdüğünü görürsünüz. Bu inşaatlardan kaynaklı toz ve dumanın insan sağlığına ne kadar olumsuz etki yaptığını kelimelerle anlatmak mümkün değil. Buna bir de elektrik kesintileri eklenince, durum iyice kötüleşiyor. Mevcut olan elektrik direğinin bozuk ve çalışmıyor durumda olduğunu kaydeden Zeynep Kırıkkaya, “Bu yüzden bütün kadınlar aslında gün batmadan evine çekilmiş oluyorlar. Toplu taşıma zaten yok. Birçok güzergahta da bu inşaat çalışmalarından dolayı toplu taşıma tamamen kesilmiş durumda” diye konuştu.

‘Özellikle meme kanseri vakaları arttı’

Yaşanan sıkıntıların sağlık boyutuna da değinen Zeynep Kırıkkaya, kadınların bulundukları yere hapsolmuş olmalarından kaynaklı sağlıkla ilgili durumlarda bir hastaneye gitmekte bile zorlandıklarını söyledi. Pandemi nedeniyle insanların zaten eve kapandığını sonrasında da aradan bir yıl geçmeden Hatay’da deprem meydana geldiğini anlattı. Birçok kadının aslında rutin kontrollerini de yaptıramadığını dile getiren Zeynep Kırıkkaya, şunları söyledi:

“Şehirde meme kanseri ile ilgili taramalar ya da HPV ile ilgili taramalar sınırlı sayıdaydı. Bir süredir tekrar KETEM bu konuda hizmet vermeye başladı. Ama bundan bir sene öncesine kadar bu hizmet aktif olarak verilemiyordu. Şu anda Tabip Odası'nın bir çalışması var bu konuyla ilgili. Ama alandan aldığımız bilgiler bu tarz vakaların arttığına yönelik. Özellikle kanser vakaları ve meme kanserinin arttığına yönelik geri bildirimler alıyoruz. Yani buranın bir an önce toparlanması için öncelikli olarak devletin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi lazım.”

‘Şehir düzelmedikçe insanlar da iyi olmuyor’

Depremin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen halen inşaatlarla boğuştuklarını belirten Zeynep Kırıkkaya, bu sorunların sadece birkaçını şöyle sıraladı:

“Hala toplu taşıma sıkıntısıyla boğuşuyoruz. Hala yapılmayan yollarla, asfaltlanmayan yollarla, çamur içindeki yollarla boğuşuyoruz. Yani bir an önce artık hayatın normale dönmesi gerekiyor. 3 sene geçti. Daha ne kadar bir süre geçecek bilmiyoruz. Bütün her şeyin normale dönmesi için önce şehrin fiziki olarak ayağa kalkması gerekiyor. Şehir düzelmedikçe insanlar da iyi olmuyor. İyi olmadığı sürece de sürekli aynı sıkıntılar içerisinde, aynı buhran içerisinde dönüp durmaya devam ediyor. Bu nedenle artık burayla ciddi anlamda ilgilenilmesi ve ayağa kaldırılması gerekiyor.”

‘Her kesimden insan bu sıkıntıyı yaşıyor’

“Umuyorum en kısa sürede çözülür” demekten artık gerçekten yorulduklarını dile getiren Zeynep Kırıkkaya, yine de çözülmesini umuyor. “Biz de elimizden geleni yapıyoruz” sözleriyle emekçilerin çabalarını özetleyen Zeynep Kırıkkaya, şunları söyledi: “Hem sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunları, hem halkın sorunlarına ilişkin, mümkün olduğunca sorunları gündemleştirmeye çalışıyoruz. Çünkü çalışanından hizmet alanına kadar her kesimden insan bu sıkıntıyı yaşıyor. Yani bu sadece yoksul ve sosyoekonomik düzeyi düşük insanların yaşadığı sıkıntılar değil. Memurundan işçisine kadar hepsinin yaşadığı sorunlar. Alanda mümkün olduğunca bu sorunları görünür kılmaya çalışıyoruz. Umarım çabalarımız bir sonuç verir.”

‘Kadınlardan çok ciddi destek geldi’

Depremden sonra Türkiye'nin her yerinden kadınların kentte ciddi anlamda çok destek geldiğini aktaran Zeynep Kırıkkaya, özellikle çok sayıda çadırın deprem süresince kurulduğunu belirtti. Yemek veren, yardım yapan çadırları bunlara örnek gösteren Zeynep Kırıkkaya, “Alandaki arkadaşlarımız sürekli şunu söylüyordu. Kadınların ciddi anlamda bir kadın çadırına, yani o kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilecek malzemelerin temini için, ciddi ihtiyaç duyuyordu. Kadınların bunu söylemekle ilgili depremin ilk dönemlerinde ciddi imtina ettiği noktalar vardı. Çünkü hani açken ve ne bileyim üşüyorken işte bunu temin etmek ya da bunu talep etmek sanki ayıpmış gibi hissettikleri bir nokta. Ama bir hijyenik kadın pedi olsun, diğer malzemeler olsun kadınların en temel ihtiyaçları bunlar da aslında” diye ifade etti.

‘Burada güzel bir dayanışma olduğuna inanıyorum’

Burada bir çadır alanı kurulduğunu dile getiren Zeynep Kırıkkaya, son olarak şunları belirtti:

“Kadınların en azından bu ihtiyaçlarını gidermek açısından, onlara kolaylık sağlayabilecek bir alandı. Ve kadınlar, birçok kişi buraya gelerek, aslında bu ihtiyaçlarının da elzem olduğunun farkına vararak bunları talep ettiler. O anlamda burada güzel bir dayanışma olduğuna inanıyorum. Yani kadının görünürlüğü çok fazla olmuyor bazen ilk anda. Ama bunun elzem olduğunu ve kadınlar için gerekli olduğunu, yeme içme kadar normal olduğunu biliyoruz.”