Urmiye yurtlarındaki öğrenciler: Burası yurt değil hapishane
Korona pandemisi etkisinden henüz kurtulamayan İran’da kız öğrencilerin kaldıkları yurtlar bırakalım sosyal mesafeyi neredeyse mesafesiz bir ortamda, sağlıksız bir yaşam sunuyor. Öğrencilerse yurtları “hapishane” olarak tanımlıyor.
ALA MOHAMMADİ
Urmiye - Üniversite ve örgün yüz yüze eğitimin start almasıyla İran’da eğitim alanındaki sorunlar kendisini daha görünür kılıyor. Üniversitelere bin bir zahmetle giden genç kadınlar yurtlarda tıklım tıkış yaşamak zorunda bırakılıyor. Korona pandemisi etkisi henüz kırılmamışken sağlıksız koşullarda yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan üniversiteli genç kadınlar barınmak zorunda oldukları yurtlar için “Burası yurt değil hapishane” tanımı yapıyor.
Üniversiteli genç kadınların tek sorunları elbette yurtlarda çok sayıda hemcinsi ile kalmak değil, giriş çıkı saatlerinden dayatılan katı kurallara kadar baskı altında öğrenim görmek zorunda olmak onları bezdiriyor. Okul ve üniversitelere ait yurtlar uzun yıllardır bakım ve onarımdan geçirilmemiş, dar kapasiteli, sağlık ve sosyal mesafeye uygun olmadığı gibi yurtlar baraka tipi alüminyum tavanlardan üretilmiş prefabrikleri andırıyor.
Yurtlara kapasitenin üzerinde öğrenci yerleştiriliyor
Yurt çalışanı kadınlar Urmiye öğrenci yurtlarının kapasitesinin öğrenci sayısını kaldıramadığını ancak zorunluluktan ve ödenek yetersizliğinden kaynaklı öğrencilerin neredeyse balık istifi yerleştirilmek durumunda olduklarını söylüyor ve kaygılarının en başında da salgın hastalıkların çok kolay tüm öğrencilere bulaşması geliyor.
Urmiye’de yurtlarda yaşayan mikrobiyoloji ve İngilizce Bölümü’nde öğrenci Jilam ve Hana ile koşullarına ilişkin konuştuk.
Son giriş saat 21.00’a çekildi
Yurtların akşam son giriş saatinin 21.00 olduğunu söylüyor Jilam, “Üniversite açıldıktan sonra 21.00’de apar topar yurda yetişmek zorundayız. Okullar resmi olarak açılmadan önce bu saat 22.00 idi. Bırakın on dakikayı bir kaç dakika bile geç kalsanız yurda giremezsiniz. Aslında yurt kurallarının bu kadar katı hale getirilmesi öğrencileri bezdirmek ve yurtlardaki kalabalığı baskılarla azaltmak. Zaten yeterli yaşam alanı olmayan yurtlar çok pahalı. Üniversiteler açıldığında tekrar zam yaptılar. Saatler de 21.00 olunca hem okuyan hem de çalışan çok sayıda öğrenci ayrılmak zorunda kaldı” diyor.
“İtiraz edemiyoruz yoksa atılırız”
Jilam, “Şaka değil, 6 kişi küçük bir odada kalıyoruz. Mecburuz. Daha büyük bir oda istiyorsanız daha fazla para vermeniz gerekiyor. Penceresi bile olmayan bir odada kalıyoruz. Kız yurdundan çok hapishane gibi. Kışın ısıtma sistemi çalışmadı. Sıcak suyumuz yok. Battaniye gibi eşyalarımızı zaten yurt değil kendimiz karşılıyoruz. İtiraz edemiyoruz çünkü küçük bir itirazda atılırız” şeklinde konuşuyor.
Kaldıkları küçük odaların sık sık kontrol edildiğini ve yurt yönetimine rapor edildiğini anlatıyor Jilam, “Politik ya da apolitik tüm konuşmalarınız yurt yönetimine rapor ediliyor. Erkek arkadaşınız ile buluşacağınız konuşmuşsunuzdur sonra bir süre geçer ve yönetime çağrılıp sorgulanırsınız bu derecede” diye ifade ediyor.
“Bizi sömürüyorlar”
Yüz yüze eğitimin tekrar başlaması ile tekrar yurda döndüğünü aktaran Hana, “Yurt giriş çıkış saatleri bizi çok kısıtlıyor. Tuvaletlerimiz hep bozuktur, sıcak suyumuz zaten yok ve yurt olmasına rağmen çamaşırhanemiz dahi yok. Her şeyi ödemek zorundayız, su faturası, elektrik faturası ve bu faturaların maliyeti çok yüksek. Zorunlu olmasa öğrenciler burada kalmazlar zaten ve bunu dikleri için bizi sömürüyorlar” diyerek zorunlu ihtiyaçların bile olmadığı yerde sosyal yaşam alanlarının zaten hiç olmadığını anlatıyor.
Yurt yönetimi “arkadaşlık” teklif ediyor kabul etmeyenler atılıyor iddiası
“Burası bir kız öğrenci yurdu” diye hatırlatan Hana, “Öğrencilerin küçük yaşam alanlarında bile hayat tarzına karışıyorlar. Odalarımızda şarkı söylemek yasak, dans etmek yasak, izin verilmiyor. Sorunlarımızı asla konuşamayız çünkü sürekli takip ediliyoruz. Her yerde kamera sistemi var ama eşyalarımız sürekli çalınıyor, kayboluyor. Kürtçe konuşmak yasak. Yurt yönetiminden erkeklerin ‘arkadaşlık’ tekliflerine maruz kalıyoruz ve reddeden kadınlar yurttan atılabiliyor” diyerek daha iyi imkanlarda eğitim görmek ve sadece eğitimleri ile meşgul olmak istediklerini ancak fiziki şartlarının kendilerine bu şansı sağlamadığının altını çiziyor.