SORGUL ŞÊXO

Hesekê– İsveç ve Finlandiya ülkeleri NATO'ya katılmak istediği süreçten bu yana yani bir aydan fazla bir süredir Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik yeni bir saldırı tehdidinde bulunuyor ve bunu bir avantaj olarak kullanıyor.  28 Haziran'da İspanya'nın başkenti Madrid'de dörtlü görüşme başladı. NATO Genel Sekreteri, Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın katıldığı görüşmede, Tayyip Erdoğan'ın İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımını kabul ettiği belirtildi. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentine bağlı Til Temir ilçesindeki kadınlar, konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi.

Kirli oyunlar devrede

Hegemonik güçler arasında yapılan anlaşma ve politikaların temelinde Kürt halkını katletme olduğunu ifade eden Zêrîn Hecî, “28 Haziran’da yapılan görüşme ile her iki ülkenin çıkarlarının Kürt halkını desteklemekten daha önemli olduğu görüldü. Türkiye de burada kirli bir rol oynadı. Çıkarlar doğrultusunda tutumlar değişiyor. Hegemonik güçler, Ortadoğu halkına, özellikle Kürt halkına yönelik ihlalleri umursamıyor. Bu yüzden Kuzey ve Doğu Suriye’deki işgal altındaki bölgelerdeki Kürt halkı, kadınlar, diğer etnik dine sahip tüm halklara yönelik saldırılar ve ihlaller görmezden geliniyor” dedi.

“Daha fazla örgütlenmeliyiz”

Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlarının direniş ve mücadelesinin ses getirmesi nedeniyle saldırıların arttığına işaret eden Zerîn Hecî, “Türkiye ve NATO gibi dünyanın hegemonik güçlerinin kadın devrimine karşı öfkesinin artmasının ve devrimi yenmek için harekete geçmeye başlamasının temel ve ana nedeni buydu. Kadınlar olarak kendimizi daha fazla örgütlemeliyiz. Ayrıca Türk devletinin cezalandırılması, yaşanan olay ve ihlallerin gerçeklerini belgelemek için çaba içerisinde olmalıyız” diye belirtti.

“Zafer bizim olacak”

Meryem Mihemed ise şunları söyledi: “Yapılan görüşmelerde kesinlikle Kürt halkının yenilgiye uğratılması konusunda bir anlaşma var. Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Madrid'de yapılan görüşmede bu açıkça görüldü. Arap halkı olarak bu tür anlaşmaları kabul etmiyoruz. Burada bölge halkı olarak birlikte mücadele ediyoruz ve birlikteliğimizle tüm planları boşa çıkarıyoruz. Türkiye'nin topraklarımızda varlığı kabul edilemez. Yapılan yeni anlaşmayla bölge halkına yönelik yeni suçların işleneceği anlamına geliyor. İnsan hakları kurum ve kuruluşları bölgeye müdahale etmezse, Kuzey ve Doğu Suriye'de daha fazla insan hakları ihlalleri yaşanacaktır. Kuşkusuz bu anlaşma kadınları büyük oranda etkileyecektir. Bir anlamıyla kadınların iradesini kırmak istiyorlar. Kazanacağımıza inancımız tam. Amerika ve Rusya'ya asla güvenmedik, bu yüzden bugün güçlüyüz ve zafer bizim olacak.”