Savaşın ardından çalışma yaşamına katılan kadınlar dolandırıcılara karşı uyarıyor

Kuzey Suriye topraklarında Birleşmiş Milletler Koordinasyonu’na göre yaklaşık olarak 3 milyon insan temel ihtiyaçlarını karşılamak için insanı yardıma muhtaç şekilde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Hayatın en mağdur kıldığı kesimin başında ise kadınlar geliyor. Hayatlarını bir şekilde yeniden inşa etmeye ve savaşın izlerini silmeye çalışan çok sayıda kadın ekonomik özgürlük arayışı sırasında dolandırıcıların tuzağına düşüyor. Savaş; yıkım, açlık ve yoksulluk getirmiyor, aynı zamanda toplumsal ahlaki değerlerin çöküşünün de yaşanmasına neden oluyor.

SUHAİR EL İDLİBİ

İdlip – Suriye’de yaşanan düşük, orta ve yoğunluklu savaşın yine en ağır bedelini kadınlar ödüyor. IŞİD’in fiili olarak işgal ettiği bölgelerde çalışma yaşamından geriye çekilmek zorunda kalan ve tarihin hiç görmediği bir gericiliğe sürüklenen merkezlerden biri olan İdlip’te kadınlar tekrar günlük yaşama katılmaya çalışıyor. Özellikle ekonomik özgürlüğe ihtiyaç duyan kadınlar, bu sefer de ekonomik krizin kendisiyle getirdiği çok sayıda unsur ile karşı karşıya kalıyor. Bunun yanı sıra İdlip’te son zamanlarda yaşanan sorunların başında ise dolandırıcılık geliyor. İş yaşamına girmek isteyen çok sayıda kadın dolandırıcıların kurbanı olmuş durumda.

Deterjan şirketi kurmak isterken dolandırıldı

Bunlardan biri olan 35 yaşındaki Safaa El Bakour da, kendisine iş alanı yaratmaya çalışırken dolandırılıyor. Safaa, tüm biriktirdiği parasını deterjan şirketi kurmak isterken karşısına çıkan dolandırıcalara kaptırdığını söylüyor. İdlip’e bağlı Sarmada’da yaşayan Safaa, çalışmak için iş bulamadığını ve bu yüzden kendi işletmesini açmaya nasıl karar verdiğini şu sözlerle anlatıyor: “Deterjan işi bana çok cezbedici gelmişti. Kısa sürede kazanmaya başlayabilir ve kendimle birlikte ailemin de geçimine katkıda bulunabilirdim. İşsiz olan çok sayıda kadını da böylelikle istihdam ederim diye düşünüyordum.”

“Tüm birikimimi kaybettim”

Safaa, İdlip’te yeni açılan bir deterjan dolum şirketine 2 bin dolar vererek ortak olduğunu, ilk üç ay boyunca ise hem çalıştığını hem de ortak olarak işinin başında durduğunu aktarıyor. İlk üç ayın sonunda ise bir sabah iş yerine gittiğinde hiç bir yöneticiyi bulamadığını ve ardından da kimseye ulaşamadığını söyleyen Safaa, “Aniden ortadan kayboldular. Her şey göz açıp kapatıncaya kadar oldu, fark edemedim, dolandırılabileceğim hiç aklıma gelmedi” diyerek, hem tüm birikimini hem de güvencini kaybettiğini de ekliyor sözlerine.

Başka kadınlar dolandırılmasın diye kampanya başlattı

Safaa, kaybettiği birikimini geri almak için dolandırıcıların peşinden gitmeye çalıştığında ise yetkili mercilerin kendisine destek olmadığını da belirtiyor. Safaa, şu günlerde kendisini dolandıranların yetkili makamlar tarafından aranmadığını bildiği için kendisi online internet sitelerinden ve sosyal medya üzerinden İdlipli kadınların duyarlı ve dikkatli olmaları için kampanya yürütüyor: “Sizlerde eğer tüm birikiminizi ortaya koyacaksanız dikkatli olun” demeyi de ihmal etmiyor.

Salwa El Jaber de altınlarını dolandırıcılara kaptırmış

Kadınlardan 25 yaşındaki Salwa El Jaber’in öyküsü de çok farklı değil. Sosyal medya üzerinden parfüm, makyaj ve aksesuar ürünlerinin tanıtım ve satışı üzerine dayalı bir iş reklamının ilgisini çekmesi üzerine kendisini dolandıranlarla iletişime geçtiğini anlatıyor. Anlatımlarına ise şöyle devam ediyor: “Reklamdan sorumlu nuramayı aradığımda ürünlerini İdlip’te bulunan bir mağazadan gidip alabileceğim ve yetkili mağaza üzerinden yaptığım satışlar ile ilgili irtibata devam edebileceğim söylendi. Aslında bana başta mantıklı geldi. Sonra sattığım ürünlerin ücretlerini eksiksiz verip vermeyeceğim ve beni tanımadıkları için güven ortamını nasıl yaratabileceklerini sordular. Ben de hiç düşünmeden, altınlarım var garanti olarak onları size bırakabilirim dedim. Hiç şüphelenmedim. Üç ay boyunca aldığım ürünleri sattım, misli ile altınımı onlara vermiştim ama hiç kuşku dumadım. Bir de üstelik satışını yaptığım tüm ürünlerin parasını onlara teslim ettim. Altınlarım ise yanlarında güya garanti olarak kaldı. Sokak sokak tüm İdlip’i dolaşıp evimi geçindirmeye çalıştım. Tam bu sıkı çalışmamın ürününü alacağım derken bir de baktım ki mağaza ortada yok. Ürünlerin de zaten sahte olduğu ortaya çıktı.”

“Üzgün ve öfkeliyim”

Ailesinin en zor günlerinde kullanmak üzere yanında bulundurduğu altınlarını kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyor Salwa: “Vicdanları kurumuş insanların. Mağdurları koruyan bir kanun olsaydı bu kadar kaygılanmaz ve üzülmezdim. Hakkımı geri alamayacağımı bildiğim için çok üzgün ve öfkeliyim. Güvenlik makamlarının da bizi korumayacağını bilmek daha çaresiz hissettiriyor” diyor.