“Onlara ne olduğunu bilmeden ölmeyeceğim”
Gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Şükrü Demir, Abdulkadir Demir, Mehmet Emin Atuğ ve Hizni Birmen’in aileleri adalet mücadelesi vermeye devam ediyor. İki kardeşi ve eşinin de aralarında olduğu dört isme ne olduğunu bilmeden ölmek istemediğini söyleyen Fatma Atuğ, “Son nefesimde bile bunun hesabını soracağım” diyor.
Gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Şükrü Demir, Abdulkadir Demir, Mehmet Emin Atuğ ve Hizni Birmen’in aileleri adalet mücadelesi vermeye devam ediyor. İki kardeşi ve eşinin de aralarında olduğu dört isme ne olduğunu bilmeden ölmek istemediğini söyleyen Fatma Atuğ, “Son nefesimde bile bunun hesabını soracağım” diyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Mardin- Türkiye’de 1990’lı yıllar gözaltında kaybetme, faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, baskı ve işkencenin yoğun olarak gerçekleştiği yıllar oldu. Ülkede 1990-2011 yılları arasındaki 21 yılda bin 901 faili meçhul cinayet işlendiği biliniyor. Kayıplarını bulmak için mücadelelerini bugüne kadar sürdüren ailelerin yıllardır dile getirdiği talepleri ise halen yerine getirilmiş değil.
Bu mücadeleyi verenlerden biri de iki kardeşi ve eşini faili meçhul cinayette kaybeden 80 yaşındaki Fatma Atuğ. Eşinin ve kardeşinin kemiklerin yıllardır arayan Fatma Atuğ’un tek isteği ölmeden önce yakınlarına ne olduğunu öğrenmek.
Onlardan bir daha haber alınamadı
Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Budaklı (Kerşafe) köyünde 14 Nisan 1995 tarihinde aynı aileden Şükrü Demir, Abdulkadir Demir, Mehmet Emin Atuğ ve Hizni Birmen’in evlerini basan korucu ve askerler tarafından işkence edilerek gözaltına alındı. Korucuların, “ Buradan kamyon kamyon cenaze çıkarırız” şeklinde tehditler savurduğu ailede dört kişi sırtlarına basılarak götürüldü. Karakol komutanı, gözaltında alındıklarını kabul etmedi ve “PKK’ye katıldılar. Bizde değiller” ifadelerini kullandı. Kendilerinden bir daha haber alınamayan dört ismi yıllarca bekleyen aile üyeleri, 2003 yılında yargıya başvurdu.
Mahkeme “ kişiler sağ” diyerek dosyayı kapattı!
Aile üyeleri, Midyat Cumhuriyet Savcılığı'na verdikleri dilekçede yakınlarının akıbetini sorarak, bulunmasını istedi. Midyat Cumhuriyet Savcılığı ise başvurudan 5 yıl sonra, 3 Mart 2008 tarihinde kayıplarla ilgili şöyle bir karar verdi:
"Kayıp ve öldükleri iddia edilen Şakir Demir, Abdülkadir Demir ve Hizni Bilmen'den alınan nüfus kayıt örneklerinde yetişkin ve sağ olduklarının anlaşıldığı, bu zamana dek Cumhuriyet Başsavcılığı'mızca herhangi bir kayıp ve ölüm ihbarı yapılmadığı, öldürüldüğü iddia edilen şahısların cesetleri ve mezarlarının bulunmadığı, bu haliyle Mehmet Emin Atuğ, Şakir Demir, Abdülkadir Demir, Hizni Bilmen'in öldürüldüklerine dair herhangi bir delilin bulunmadığı, şikâyetçilerin soyut iddiasından başka araştırmayı gerektirecek bir hususun bulunmadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir."
Mahkeme, söz konusu kişilerin cesetlerinin ve mezarlarının bulunmadığı ve öldürüldüklerine dair bir delil de elde edilmediği için soruşturmaya gerek olmadığı yönünde karar verdi. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi de bu kararı onayladı.
“Sürükleyerek bir aracın arkasına koyup götürdüler”
Olaydan bir gün önce yine kardeşi ve eşinin karakoldan çağrıldığını söyleyen Fatma Atuğ, ifadeye vermeye giden dört kişinin akşam saatlerinde bırakıldığını ifade etti. Bırakıldıklarının sabahında evlerinin askerler tarafından basıldığını ifade eden Fatma Atuğ konuşmasına şöyle devam etti;
“Yaşım 80 ama hayatımda unutamadığım aklımdan çıkmayan tek gün o gün. O gün evimizi bastıklarında onlara kapıyı ben açtım. Bir tane korucu evin içine girip ‘buradan kamyonlarla cenaze çıkaracağız’ dedi. Eve giren askerler korucular eşimin kardeşlerimin sırtına basarak onları götürdüler. O yıllarda herkes korkuyordu giden insanlar bir daha dönmüyordu. Onlara bir gün önce de gözaltına alıp serbest bıraktıklarında dua etmiştim. Ama o gün götürdüklerinde onları bir daha hiç göremedim. Sürükleyip bir aracın arkasına koyup götürdüler.”
İlerlemiş yaşına rağmen tek isteğinin eşinin ve kardeşlerinin mezarını bulmak olduğunu dile getiren Fatma Atuğ, “80 yaşıma geldim onlardan bir haber gelir belki kemiklerini buluruz diye yaşıyorum. Bunu bilmeden de ölmek istemiyorum. Son nefesimi verdiğimde de onların hesabını soracağım. Çocuklarım babasız büyüdü. Şimdi torunlarıma o günü anlatıyorum. Onlara ne yaptılar ne oldu bize söylesinler” şeklinde konuştu.