Mısır'da kadın sünnetini sona erdirmek için 100 yıllık mücadele devam ediyor
Yüzyılı aşkın bir süredir Mısırlı insan ve kadın hakları aktivistleri, kadın sünnetine ve kadın sünnetinin psikolojik, kültürel ve sosyal sonuçlara yol açan bir dizi öğeye karşı mücadele ediyor.
ASSMA FATHİ
Kahire - Kadın sünneti ya da kadın genital mutilasyonuna (KGM) karşı Mısır’da genel olarak başta kadınlar ve feminist kuruluşlar olmak üzere insan hakları kuruluşları 100 yılı aşkın süredir mücadele yürütüyor. Belki de Türkiyeli okurların karşısına ilk kez Nawal El Saadawi gibi aktivist yazar ve duyarlı kadınların sayesinde çıkmış bir olgu kadın sünneti. Ya da “Çöl Çiçeği” filminden duyuldu bu olgu. Film ya da kitap satırları kadar naif bir olgu değil kadın sünneti. Mısır başta olmak üzere dünyada yüzyıllardır süregelen kadın sünnetinden muzdarip resmi rakamlara göre 200 milyon kadın olduğu tahmin ediliyor.
Mısır’da ilk günkü kadar canlı şekilde yürütülüyor kadın sünnetine karşı mücadele. Toplumun geri gelenek ve göreneklerinden silinmek istenen bu olgu maalesef halen uygulanmaya devam ediyor. Mısır’da KGM’ye karşı mücadele günü olarak 15 yaşında olan Badour Shaker’in 2007 yılında yaşamını yitirmesi mihenk bir tarih olarak önümüzde duruyor. 14 Haziran 2007 tarihinde KGM’nin uygulanmasının ardından gelişen komplikasyonlarla yaşamını yitiren Badour Shaker maalesef ölmüş; ölümü ile sembol bir isim olmuştu. Badour belki de yaşamını yitiren on binlerce genç kadından yalnızca biriydi... Badour Shaker’in yaşamını yitirdiği tarih Mısır’da kadın sünnetinin ortadan kaldırılması için ulusal mücadele günü olarak seçildi.
Kadınlar sünnete karşı sokakta
Kadın sünnetinin karşısında duran herkes Haziran ayında sokakları dolduruyor, dört koldan kadın sünnetine karşı kampanya ülkede tavan yapıyor. Mısır’da konuyla ilgili yetkili merciler 1959 yılında çağrılar yapmaya başladı. İlgili bakanlık döneminde kararname yayınlayarak uygulamayı yasakladığı gibi hapis ve para cezası öngördüğünü yasalaştırarak, duyurdu. Daha sonraları bir dizi bakanlık kararnameleri ile sünnetin belirli biçimlerle izin verildiği duyuruldu. Kadın sünneti ile ilgili duyurular yapıldı.
Yasaklara rağmen merdiven altında yapılıyor
Doktorlar ve sağlık görevlilerinin kadın sünnetini devlete bağlı sağlık tesislerinde prosedürlerle gerçekleştirilmesi de yasaklandı. Konuyla ilgili uygulama deyim yerindeyse bu tarihin ardından “merdiven altına” düşmüş oldu. Ancak Mısırlı kadın hakları aktivistlerinin aktardıklarına göre kadın sünnetini çok büyük oranla uygulayanlar halen doktorlar! Üstelik yasaklanmış olmasına rağmen.
Merkezler kuruldu
Mary Asaad, antropolojik araştırmalar ve sosyal bilimlerde Mısır'ın önde gelen isimlerinden ve kadın haklarının ikon olan bir savunucusuydu. Bir insan hakları aktivistiydi ve 1950'lerde Mısır ve Kuzey Afrika'da kadın sünneti hakkında ilk yazan ve raporlaştıranlar arasındaydı. Kadın sünneti hakkında bilgi sağlama ve araştırmaları belgeleme konusunda uzmanlaşmış bir merkez kurdu. Aziza Hüseyin, kadın sünnetine karşı savunuculuk yapan ve ulusal ve uluslararası aile planlaması kültürünü teşvik eden ilk kişiler arasındaydı.
Mısır'ın eski Aile ve Nüfus Bakanı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Moushira Hattab kadın sünnetinin ortadan kaldırılması mücadelesinde önemli bir rol oynadı. Kadın sünneti uygulamasını suç haline getiren yasaların baş mimarlarından biri olan bir isim oldu ülkesinin tarihinde.
Tamamen yasaklandı
2007'de Mısır Sağlık Bakanlığı, kadın sünnetini resmen ve kati şekilde yasaklayan bir kararname yayınladı. Mısır'ın Kadın Sünnetinin Ortadan Kaldırılması Ulusal Komitesi tarafından yayınlanan istatistiklere göre, 2003 yılından bu yana, 15-17 yaş arası kadınlar arasında kadın sünneti uygulaması 2002'de yüzde 74 iken, 2014'te yüzde 61'e geriledi.
Kadın sünnetine karşı uluslararası çabalar
Bu istenmeyen sonucu durdurmaya yönelik çabalar, DSÖ tarafından 1979'da Hartum, Sudan'da düzenlenen FGM hakkındaki ilk uluslararası konferansta başlatıldı ve burada DSÖ, tıbbi tesislerde daha az riskli FGM biçimlerinin uygulanmasının sağlık komplikasyonlarını azaltacağını önermenin kabul edilemez olduğunu belirledi. 18 Aralık 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi kabul edildi. Ve bu sözleşme, FGM'nin ortadan kaldırılmasında bir kilometre taşı oldu. 1993'te Viyana'da düzenlenen Dünya İnsan Hakları Konferansı ve Pekin'deki 1995 Dördüncü Dünya Kadın Konferansı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın sünnetinin ortadan kaldırılmasına yönelik küresel gündem açısından önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.
Kadın sünneti ile ilgili dini görüşler
Kadın sünneti uygulayıcıları arasında, yaygınlık oranları genellikle coğrafyaya ve etnik gruba göre değişse de, bunun “dini bir gereklilik olduğuna” dair yaygın bir görüş var. Uygulama, İslam'ın çoğu biçimi kadın sünnetini yasaklayan, lehte veya kararı ebeveynlere bırakarak, buna karşı tavsiyede bulunan fetvalar yayınlanmıştır.
STK'ların kadın sünneti ile mücadele çabaları
Mısır'daki sivil toplum örgütleri, kadın sünneti ile mücadele için birçok bilinçlendirme kampanyası ve faaliyet yürüttü. Kadın sünnetine karşı savaşmak için Mısırlı sivil toplum örgütleri Kadın Sünnetine Karşı Koalisyon'u kurdular.
Sivil toplum kuruluşları, bilinçlendirme faaliyetleri ve etkinlikler yaparak, kampanyalar düzenleyerek, tıbbi konvoylar ile Mısır'da kadın sünnetinde mücadelede aktif rol oynadılar ve oynamaya devam ediyorlar.