Mexmûr’da üç kız kardeş, üç müzisyen…
Gurbet, Hêlîn ve Lorîn Arzu üç kız kardeş ve üç müzisyen… Mexmûr mülteci kampında doğdular ve burada büyüklerinden dinleyerek büyüdükleri direniş öykülerini ezgilere döküyorlar.
AVAŞÎN HÊLÎN
Mexmûr- Mexmûr Mülteci Kampı’nın sokaklarında dolaşıldığında pek çok acı ve farklı hikayeyle karşılaşılıyor. Her evin farklı bir hikayesi var. Her annenin yüzündeki kırışıklıklarda, topraklarına duyulan özlemin derin acıları açıkça görülmekte ve gözlerinde özgür bir gelecek umudu parlıyor. Kampta yaşının çok üzerinde yaşayan her çocuk ve genç, duruşuyla direnişte ısrar edeceğinin sözünü veriyor. Mexmûrlular yaşamın zorlu koşullarını güçlenmek, bilinçlenmek ve örgütlenmek için temel alır.
Xurbet, Hêlîn ve Lorîn Arzu büyüklerinden dinledikleri mülteci hikayeleriyle büyüyen üç kız kardeş. Mexmûr Mülteci Kampı’nda doğan kız kardeşler mültecilik yaşamının zorlukları ile büyüdüler burada okuyup sanatla ilgilendiler. Dedeleri Mahmud Afarof, 1997 yılında KDP tarafından Hewler katliamında yaşamını yitirdiğinde henüz kardeşler dünyaya gelmemişti. Babaları Osman Arzu 2017 yılında Türk devletinin hava saldırısı sonucu, halaları Xurbet Hewlêr’de 1999 yılında özgür dağlarda yaşamını yitirdi.
Üç kız kardeş mücadele hikayeleriyle büyüyor
Lorîn, Hêlîn ve Xurbet; anne, nine ve halalarından direniş hikayeleri dinleyerek büyürler. Üç kız kardeş, hiç tanışmadıkları dedeleri ve halalarını daha yakından tanımak için ailelerini dikkatle dinler, her gün hayatları, mücadeleleri ve özellikleri hakkında sorular sorarlar. Büyükannelerinden mültecilik deneyimlerini, dayanıklılığı, mutluluğu, acıyı ve yaşam deneyimlerini, halalarından sabırlı olmayı, anlayışlı olmayı ve kendilerini her yönden geliştirmeye çalışmayı öğrenirler. Gücü, özgüveni ve yaşam sevgisini, ilk öğretmenleri ve en yakın arkadaşları olan annelerinden öğrenirler.
13 yaşındaki Gurbet, 12 yaşındaki Hêlîn ve 8 yaşındaki Lorîn, yaz tatilinde Stêra Zêrîn Merkezi'ne ve Şehit Serhed Akademisi'ne giderek burada müzik aletleriyle ilgili eğitim aldılar. Bu kız kardeşler yaşamlarını ajansımıza anlattı.
'Babam sazı sevmeme sebep oldu’
Üç kız kardeşin en büyüğü olan Gurbet Arzu, aynı zamanda her iki kız kardeşin de rehberidir. Gurbet, bağlamaya olan sevgisini babasından aldığını belirterek, şöyle konuştu: "Babamı kaybettiğimde çocuktum. Annem, halam ve ninemin yanında büyüdüm. Babam şehit olmadan önce benim için hep saz çalar, şarkı söylerdi. Bazen babam sazı çalardı ve birlikte şarkı söylerdik. O dönemde saza olan aşkım doğdu ama yaşımdan dolayı çalamıyordum. Bu yüzden üç yıldır okul tatillerinde Stêra Zêrîn'e gidiyorum ve saz çalmayı öğreniyorum. Bu yıl Şehit Serhed Akademisi'nde çalışmaya başladım. Benden sonra iki kız kardeşim de enstrüman öğrenmeye başladı ve bundan çok mutluyum."
Gurbet Arzu, konuşmasının devamında babasına olan özlemini şu sözlerle dile getirdi: "Kız kardeşim babamı göremedi, o yüzden özlemimiz kalbimizde kaldı. Şehit olan babamızı, dedemizi ve halamızı her zaman sorular sorarak tanımaya çalışıyoruz. Özellikleri nelerdi, ne için savaştılar ve daha birçok soru. Bu soruların cevabını annemiz, hala ve büyükannemiz veriyor, her ne kadar yanlarında yaşamasak da onları ve uğruna canlarını feda ettikleri davayı iyi biliyoruz, biz de onların takipçisiyiz ve o davanın takipçisiyiz.”
‘Öğretmen olup tüm çocukları eğitmek istiyorum’
Konuşmasının sonunda geleceğe yönelik hayallerini dile getiren Gurbet, şunları söyledi: "Öğrendiklerimi çevremdeki çocuklara ve gençlere öğretmek ve gelecekte kamptaki tüm çocuklara eğitim verebilecek bir öğretmen olmak istiyorum. Kampta kendimizi her yönüyle geliştirme şansımız çok yüksek. Saz çaldığım zaman kendimi çok mutlu ve rahat hissediyorum. Tüm Kürt çocuklarını ve gençlerini Kürt sanatının canlandırılması ve geliştirilmesi için sanatsal faaliyetlerde bulunmaya çağırıyorum."
'Kız kardeşimden etkilendim'
Hêlîn Arzu da kız kardeşinin enstrümanı coşkuyla çaldığını görünce çok etkilendiğini ve öğrenmek istediğini belirterek, "Stêra Zêrîn'e gittiğimde çok mutlu ve heyecanlıyım. Çünkü dışarıda çok fazla kişi var ve hepsi enstrüman öğrenmek istiyor. Evde üçümüz müzik enstrümanı çaldığımız için çok fazla gürültü oluyor, bu da bize ve ailemize ayrı bir keyif ve mutluluk veriyor. Dileğim üçümüzün birlikte daha çok gelişmesi ve gelecekte öğretmen olmamızdır."
‘Erbanenin güzelliği sıcaklığı geride bırakıyor’
Evin en küçük çocuğu olan Lorin, ailesi ve çevresi tarafından çok sevilmekte ve kamptaki herkes tarafından tanınmaktadır. Lorîn, kız kardeşleri ajansımıza konuşurken büyük bir heyecan ve istekle "Ben de konuşacağım" dedi. Eğitimden döndüğünde annesine ve halasının yanına giderek öğrendiklerini onlara gösterdiğini anlatan Lorîn, şöyle konuştu: "İki kız kardeşimi de müzik enstrümanı çalarken gördükten sonra ben de bu yıl başladım. Öğrendiklerimi anneme ve halama gösteriyorum. Öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımızla Stêra Zêrîn güzel vakit geçiriyoruz. Biz giderken hava çok sıcak ama erbane çalınca sıcağı unutup mutlu oluyoruz. Kardeşlerim gibi öğretmen olmak istiyorum."