Kürtler 'Pîra Kurdan' ve 'Gagiro' efsanelerine göre baharı karşılıyor

“Pîra Kurdan” ve “Gagiro” efsanelerini anlatan 72 yaşındaki Hemîde Ehmed, bu iki efsaneyi dikkate alarak baharı karşıladıklarını ve koyunlarını Kizwan Dağı’na çıkardıklarını anlattı.

SORGÜL ŞÊXO

Hesekê- Kürt halkının yüz yıllardır yaşadığı asimilasyon ve inkar politikaları nedeniyle masal ve hikayeler yazıya dökülemese de sözlü olarak nesilden nesile aktırılarak, birçoğu bugünlere kadar taşınmıştır. Bu efsanelerden özellikle de Kuzey ve Doğu Suriye’de yaygın bilinen “Pîra Kurdan” ve “Gagiro” efsaneleri Rojava Kürtlerinin baharı nasıl karşıladıklarını anlatır.

Kuzey ve Doğu Suriye Cizre Kantonu Til Temir ilçesinin Şehid Viyan Mahallesi’nde yaşayan 72 yaşındaki Hemîde Ehmed, “Pîra Kurdan” ve “Gagiro” efsanelerini ve Kürt halkının nasıl baharı karşıladığını anlattı.

Efsaneler yaşamlarına yol gösteriyor

Sözlerine bir efsaneyi anlatarak başlayan Hemîde Ehmed, “Anlatımlara göre yaşlı bir Kürt kadını varmış. Şubat ayında havaların güneşli olduğu bir zamanda oğlaklarını dağa götürmüş. Şubat Mart’a demiş ki; bana üç gün ver yaşlı kadının oğlaklarını dağdan indireyim. Çünkü oğlaklar şiddetli soğuktan dolayı ölmüş. ‘Pîra Kurdan’ bitmeyene kadar Kürtler artık koyunlarını alıp Kizwan Dağı’na gitmezlerdi. Kürtlere göre kış ayı Mart’ın ilk haftasına kadar sürüyor. Eğer bunu dikkate almasaydık bizlerin de keçileri, koyunları soğuktan ölecekti, çadırlarımız da çökecekti. Bu hikayeyi dikkate alarak hayvanlarımızı alarak dağlara gideriz” dedi.

‘Soğuklar bitince hayvanlarımızı alıp Kizwan Dağı’na gideriz’ 

Hemîde Ehmed, Mart soğuğundan ise şöyle bahsetti: “Sadece ‘Pîra Kurdan’ değil, ‘Gagiro’ adında bir soğuk daha var. Bu hikâyede de eşyalarını taşımak için öküzleri kullanan bazı aileler çöllere çıkıyor. Ancak soğuklardan kaynaklı aileler ineklerini çöllerden alamaz ve çoğu ölür. Mart ayının ilk günlerinde havalar çok soğuk, yağmur ve kar yağışları olur. Ama bugünkü soğuk o zamanki yıllara benzemiyor. Bu yüzden ‘Gagiro’ ve ‘Pîra Kurdan’ bittikten sonra baharın geldiği müjdelenir. Bu iki efsane uzun yıllara dayanır ve bu efsaneleri dikkate alarak hayvanlarımızı alıp Kizwan Dağı'na gideriz.”

‘Rejim hayvanlarımıza el koyuyordu bizde gizlice besliyorduk’

Baas hükümetinin, göçebeler üzerindeki baskılarını da anlatan Hemîde Ehmed, "Eskiden koyunlarımızı otlatmak için çöllerde, tarlalarda, vadilerde mera arardık. Şimdiki gibi değildi. O yıllarda Baas rejimi Kizwan Dağı'nda serbestçe dolaşmamıza izin vermiyordu. Geçmiş yıllarda Baas rejimi koyun beslemeyi yasakladı ve her koyun ile oğlak başına ücret tarifesi koydu. Göçebeler koyunlarını tarlada, arazide, çölde, şehirlerde rahat otlatmaya cesaret edemiyorlardı, çünkü rejim gördüğü an hepsine el koyuyordu. İnsanlarda evlerde gizlice hayvanlarını beslerdi” şeklinde konuştu. 

‘Kürtlüğümüzü korumalı ve statü sahibi olmalıyız’

Kürdistan’ın birliği için büyük bedeller ödediklerini kaydeden Hemîde Ehmed, sözlerini şöyle tamamladı: "Irak, İran, Suriye ve Türkiye arasında bölünmüş olan Kürdistan'ımızın birliği uğruna çok bedel verdik. Çok sayıda genç kadın ve erkeği bu uğurda yitirdik. Bizler görmesek ve yaşamasak bile en azından çocuklarımız görmeli ve yaşamalı. Her kadın kendi tarihini ve kültürünü bilme arayışı içinde olmalıdır. Öncelikle, Kürtlüğümüzü korumalı ve statü sahibi olmalıyız."