Hafızalardan silinmeyecek bir yara: Meşrefa El-Biwêr Katliamı

Aralarında kadın ve çocukların da olduğu 36 Minbicli DAİŞ tarafından vahşi yöntemlerle katledildi. Katliamı unutmayacaklarını anlatan Minbicliler, yaşananların Minbic’in en kanlı katliamlarından birine şahit olduklarını söylüyor.

SÎLVA EL-ÎBRAHÎM

Minbic – Dünyanın farklı ülkelerinden Kuzey ve Doğu Suriye’ye gelen DAİŞ çeteleri, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden vahşi katliamlarını gerçekleştirdi. DAİŞ çeteleri, tüm işkence yöntemlerini en acımasız şekilde insanların üzerinde denerken, uyguladığı yöntemler ile tüm dünyada bir korku atmosferi yarattı. DAİŞ çetelerinin 6 yıl önce işgal ettiği Minbic kentinde de vahşi katliamlar yaşandı. Aralarında kadın ve çocuklarında olduğu 36 kişi katledildi. Yaşanan bu katliamın tanıkları ajansımıza konuştu.

İlk saldırıda ailesinden 4 kişiyi kaybetti

Katliamın yaşandığı Meşrefa EL-Biwêr köyü Minbic’e 15 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Köyde yaşayan katliamın tanıklarından 60 yaşındaki Emîna Îbrahîm, ailesinden de 4 kişinin katledildiğini söylüyor.  Köylerinin özgürleşmesinin ardından yaklaşık 30 gün sonra DAİŞ tarafından tekrar bir saldırı gerçekleştirildiğini aktaran Emîna Îbrahîm, “Çeteler askeri elbise giymişlerdi, savaşçılar gibi görünüyorlardı. Çeteler geldiğinde evimizdeydik ve silah sesleri duyduktan sonra traktörümüze binerek kaçmaya çalıştık ancak bu sırada aracımız bozuldu. Üzerinde QSD savaşçılarının elbiseleri olan birileri yanımıza geldi ama zaten yanımıza geldiklerinde yüzlerinden onların QSD savaşçısı olmadığını anladık ve DAİŞ olduklarını bildik” diyor.

“Mutluluğumuz yarıda kaldı”

Çetelerin daha sonra ateş etmeye başladığını söyleyen Emîna Îbrahîm, “Eşim ve kardeşimin eşi katliamı durdurmaya çalışınca onları da öldürdüler. Eşim Şerîf Hesen El-Ebêd ve kardeşi Cima Hesen El-Ebêd, Fozî Hesen El-Ebêd ve eşi Emûna Ebd El-Letîf El-Mûsa katledildiler” sözleri ile yaşanan saldırı anlarını aktardı. Yaşanan katliamın ardından DAİŞ çetelerinin kendilerini güvenli bölgelere gitmelerine izin vermediğini dile getiren Emîna Îbrahîm, evlerinden çıkıp gitmeye çalışan herkese mermi sıktıklarını belirtiyor. QSD tarafından köylerinin özgürleştirilmesinden sonra çok mutlu olduklarını sözlerine ekleyen Emîna Îbrahîm, IŞİD çetelerinin bu mutluluklarını yarıda bıraktığını ve katliamla köylerinde büyük bir yara açıldığını belirtiyor.

“Evlerinden çıkanlar katlediliyordu”

Katliamın tanıklarından 45 yaşındaki Celîla El-Obeyd ise, DAİŞ’in kadınlara zorla peçe taktırdığını ifade ediyor. “Bizi peçe takmaya zorladılar” diyerek sözlerine devam eden Celîla El-Obeyd, yaşananları şu sözlerle aktarıyor: “Herkese üç ay şeriat eğitimini şart koştular. Eşim beni peçesiz gördüğü için 2 ay şeriat eğitimine gitmeye zorlandı. Bir aileyi komple katlettiler ve ev sahiplerine ait araçlara el koydular. Araçları ile köyde tur atıyorlardı ve insanların evlerinden çıkmamaları için uyarıda bulunuyorlardı. Evlerinden çıkanlar ise katlediliyorlardı. Çalınan arabalardan biri eşime aitti. Tüm ailem katledildi ve ben bu katliama şahit oldum. Katledilen eşimin çalınan arabası da köylülerin katledilmesinde kullanıldı. Bu durum bende daha derin yaralar açtı. QSD geldikten sonra kendimizi güvende hissettik ve bizim en iyi koruyucularımızdan oldular.”

“Gördüklerim hafızamdan hiç çıkmayacak”

Katliama tanık olan 90 yaşındaki Emîna El-Hesen de, DAİŞ işgalinden önceki hayatından bahsederek, "Köyümüzün DAİŞ tarafından işgal edilmesi birçok adetimizi değiştirdi ve yüreklerimize korku saldı. Sabah saatlerinde DAİŞ’in köye girdiğini gelen seslerden anladık. İnsanlar kaçmaya çalışıyor herkes canını kurtarma derdinde. Bunun üzerine komşu köylere gittik ama geride kalanda bizim kadar şanslı değildi. Köye döndük gördüğüm katliam manzarası hafızamdan hiç çıkmayacak” diyerek yaşadığı acıyı tarif ediyor. 

Köyde yaşanan katliamın ardından köy bir kez daha IŞİD’ten kurtarılarak temizlendi ancak artık hafızalara yerleşen katliamın izleri ise üzerinden geçen 6 yıla rağmen tazeliğini hala koruyor.