ŞÊRÎN ELÎ

Şehba - Efrin, Türkiye ve desteklenen paramiliter güçler tarafından işgal edildikten sonra adeta cehenneme döndü. Buna bağlı olarak Efrin'de yaşayan kadınların durumu da kötüye gidiyor ve kadınlara karşı hak ihlalleri gerçekleştiriliyor. Efrinli kadınlar, dört yıldır bir vahşete maruz kalıyor.

Efrin- Suriye İnsan Hakları Belgeleri bilançosuna göre; Efrin işgal edildikten sonra 86'dan fazla kadın öldürüldü, 6 kadın intihar etti, 216 kadın yaralandı, 71 kadın tecavüze uğradı. Verilere göre binden fazla kadın kaçırıldı ve onlarca kadın genç yaşta zorla evlendirildi. Efrin Bölgesi Kadın Komitesi Başkan Yardımcısı Emine Mele Hesen, konuyla ilgili ajansımıza konuştu.

"Kadınlara karşı kirli bir siyaset yürütülüyor"

Efrin Bölgesi Kadın Meclisi Başkan Yardımcısı Emine Mele Hesen, Türkiye’nin kırılan ataerkil zihniyeti yeniden canlandırmak istediğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Efrin'in işgali ile birlikte tüm hegemonik devletlerin işgalci Türk devleti ile işbirliği içinde olduğu ortaya çıktı. Efrin'de kadınlar, vahşi ve insanlık dışı eylemlere maruz kalıyor ve kadınlara karşı kirli bir siyaset yürütülüyor. Kadınlara başörtüsü takmak, evden çıkmamak gibi birçok şey zorla dayatılıyor. Efrin'de daha çok kadınlar hedef alınıyor. Çok sayıda kadın cezaevinde işkence edilerek öldürüldü.”

“Uluslararası bir sessizlik var”

Emine Mele Hesen, Efrin'nin işgal edildikten sonra kadınlara yönelik büyük tehlikelerin ortaya çıktığını vurgulayarak, “İnsanlar Efrin'de yaşananları görünce gerçekten şok oluyor. Özellikle kadınlar,  en iğrenç muamelelere maruz kalıyor. Uluslararası bir komite var ve bu komite Efrin’de yaşanan olayları belgeliyor fakat Türk devletin zorbalığına karşı uluslararası bir sessizlik var. Efrin’de yaşanan savaş suçları bütün dünya için bir tehlike oluşturuyor” şeklinde konuştu.

“Bir an önce çözüm bulunmalı"

Emine Mele Hesen, tüm uluslararası devletlere seslenerek, yaşanan vahşete bir an önce çözüm bulmaya çağırdı. Emine Mele Hesen, “Efrin'de işlenen vahşet dünya için büyük tehdit oluşturuyor. İnsan hakları örgütleri, hukukçular ve kadın kurumları Türk devletinin vahşetine son vermesi için dayanışma içinde olarak bu zorbalığa karşı savaşmalıdır. İşgalci Türk devletinin amacı, otoriter zihniyetini uygulayarak Rojava'yı işgal etmektir” dedi.