Cumartesi Anneleri işkence ile katledilen 3 gencin akıbetini sordu
Gözaltında işkence ile katledildikleri ortaya çıkan ancak yetkililer tarafından inkar edilen İkram İpek, Servet İpek ve Seyithan Yolur için adalet talep eden Cumartesi Anneleri, yeniden yargılama yolunun açılmasını istedi.
İstanbul - Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkması için her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 896’ncı hafta eylemlerini de online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 18 Mayıs 1994 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Beşişt (Türeli) Köyü Dehla Zera (Çaylarbaşı) Mezrası’na yapılan askeri operasyonla gözaltına alınan ve kaybedilen İkram İpek, Servet İpek ve Seyithan Yolur’un akıbeti soruldu. Eylemde ilk olarak İkram ve Servet İpek’in kuzeni Azamettin İpek söz aldı.
Görgü tanıkları: İşkence ile katledildiler
Köylerine yapılan baskında tüm köylülerin okul önünde bir araya getirildiğini, evlerinin yakıldığını ve aralarında kuzenlerinin de olduğu 6 gencin gözaltına alındığını paylaşan Azamettin İpek, gençlerin köyün dışında bekletilen araçlara bindirildiğini söyledi. Gençlerin Lice’de bulunan askeri tabura götürüldüğünü belirten Azamettin İpek, görgü tanıklarının gençlerin sabaha kadar işkence edildiklerini ve 3 gencin bu işkence ile katledildiğini anlattıklarını söyledi.
“Hukuki yollardan sonuç alınmadı”
Aileleri tabura gittiklerinde askerlerin ‘Biz kimseyi almadık, kimseyi buraya getirmediler’ sözleri ile geri gönderilip tehdit edildiklerini kaydeden Azamettin İpek, “Ailelere ‘Tabura yaklaşırsanız sizi tararız’ dediler. Daha sonra birçok kuruma dilekçe verdiler ama hiçbir kurum bu dilekçeleri kabul etmedi. Aileler, bunun üzerine İHD’ye başvurdu. Dosya AİHM’e gitti. Ama Türkiye operasyon yaptığını inkar etti” diyerek, hukuksal yollardan da sonuç alamadıklarını dile getirdi.
“AİHM Türkiye’yi suçlu buldu”
AİHM’in Türkiye’yi daha sonra suçlu bulduğunu sözlerine ekleyen Azamettin İpek, fakat daha sonra açılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını söyledi. Azamettin İpek, ayrıca soruşturma kapsamında mezarların açıldığını, DNA örnekleri verdiklerini fakat bundan da kendilerine herhangi bir yanıt verilmediğini aktardı.
“Adalet arayışı devam edecek”
Daha sonra da aile avukatı Osman Baydemir söz aldı. 28 yıldır 3 gençten haber alınamadığını belirten Osman Baydemir, İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu tarafından AİHM’e götürülen dosyanın o güne kadar verilmiş olan en ağır ihlal kararı olduğunu söyledi. Osman Baydemir, buna rağmen iç hukukta faillere ulaşılmadığını ifade ederek, “AİHM kararına rağmen adalet tecelli ettirilmedi. Adalet tecelli ettirilinceye kadar, gözaltına alınanların akıbeti, gözaltına alınanların maruz kaldıkları hukuk ihlallerinin failleri yargılanıncaya kadar hak ve adalet arayışı devam edecek” dedi.
“Evler ve ahırlar ateşe verildi”
896’ncı hafta basın metnini ise İHD İstanbul Şube üyesi Karun Yıldız okudu. Açıklamada şunlar belirtildi:
“28 yıldır soruyoruz; İkram İpek, Servet İpek ve Seyithan Yolur nerede? 18 Mayıs 1994 tarihinde sabah 10.00 civarında, yüzlerce üniformalı asker 20 kadar ailenin yaşadığı Türeli (Beşişt) Köyü, Çaylarbaşı (Dehla Zera) Mezrası’na operasyon düzenledi. Tanık beyanlarına göre Bolu Komando Tugayına bağlı askerler araçlarından inip mezraya yaya olarak girdi. Operasyona askeri bir helikopter de eşlik etti. Askerler köylülere evlerinden çıkarak mezranın dışındaki okulun bahçesinde toplanmaları emrini verdi. Kadın ve çocuklardan ayrılan erkeklerin kimlikleri toplandı. Bir grup asker mezrada kaldı, diğer bir grup ise okulda köylülerin başında bekledi. Bir süre sonra mezradaki evler ve içinde hayvanlar bulunan ahırlar ateşe verildi.
“Gözaltına alınanlar rastgele seçildi”
Ardından askerler, herhangi bir isim söylemeden rastgele ‘Sen, sen’ diyerek seçtikleri İkram ve Servet İpek ile Seyithan, Abdülkerim, Nuri ve Sait Yolur’u ‘Askeri teçhizatları araçlara taşımak için’ diyerek yanlarında götürdü. Diğer köylüler kimlikleri dağıtılarak serbest bırakıldı. Tanıklar Servet, İkram ve Seyithan’ın Lice Jandarma Komutanlığı’na götürüldüklerini, ilk gece aynı yerde tutulduklarını sonra onlardan ayrı bir yere alındıklarını aktardı. O günden sonra 3 gençten bir daha haber alınamadı.
Köye yapılan operasyon inkar edildi
Ailelerin girişimlerine rağmen Genel Kurmay, OHAL Bölge Valisi, Diyarbakır DGM Başsavcılığı, Lice Savcılığı ve Lice Jandarma Komutanlığı ‘Köyünüze operasyon yapılmadı, kimse gözaltına alınmadı’ dedi. Olayı soruşturmakla görevlendirilen Yarbay Turgut Alp, Lice Kaymakamlığı’na ‘18 Mayıs 1994 tarihinde Türeli köyünde yasadışı bir olay meydana geldiğine ilişkin en ufak bir delil olmadığı’ şeklinde yazı gönderdi.
AİHM: Verilen tepki insanlık dışı
İç hukuktan sonuç alamayan aile AİHM’e başvurdu. AİHM, Ankara’da yaptığı duruşmada tarafların sunduğu belgesel kanıtları, verilen tanık ifadelerini ve kamu görevlilerinin savunmalarını göz önünde bulundurarak oybirliği ile İkram İpek ve Servet İpek’in gözaltında kaybedildiğine ve diğer köylülerle birlikte İpek Ailesi’nin de evlerinin yakıldığına karar verdi. Ayrıca mahkeme, ailenin başvuruları karşısında yetkililerin verdikleri tepkiyi insanlık dışı uygulama olarak değerlendirdi.
“Yeniden yargılama için harekete geçilmeli”
AİHM kararı esas alınarak yeniden yargılama yapılmalı. AİHM'in zorla kaybetmelerle ilgili olarak verdiği ihlal kararlarının kesinleşmesinden itibaren süre sınırı olmaksızın, yargı makamlarının yeniden yargılama yapmak için harekete geçmesini sağlayacak yasal bir düzenleme yapılmasını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin İkram ve Servet İpek ile Seyithan Yolur için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 197 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”