Bir yıllık esaretten direnişle çıkan Maryam: Et yemedim, gözlerine bakarak duamı okudum

Bundan 6 yıl önce köylerini basan IŞİD’liler tarafından kaçırılan ve bir yıl boyunca esir tutulan 83 yaşındaki Maryam Kaku, IŞİD’in tüm dayatmalarını reddettiğini belirterek, “Ben bu yaşıma kadar oruçlarımı hep tuttum, et yemedim. Et yemeği getirip önüme atıyor, suratıma fırlatıyorlardı, ‘yiyeceksin’ diyorlardı ama yemiyordum. Dinimden asla vazgeçmedim. Oruçlarımı tuttum ve her pazar onların gözlerine bakarak dualarımı ettim” sözleri ile nasıl bir direniş gösterdiğini anlatıyor.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê – IŞİD, 23 Şubat 2015 tarihinde Habur’u çevreleyen köylere girerek, kadın, çocuk, yaşlı demeden 200’den fazla Süryani’yi kaçırdı. Çok az sayıda Süryani kaçmayı başarırken, birçoğu ise akıbetlerini bilemeden IŞİD’in eline düştü. Kaçırılanlardan 83 yaşındaki Maryam Kaku da hayatının tamamını Habur Nehri kıyısındaki köyünde geçirenlerden. Anne babasını genç yaşta kaybeden Hesekê’ye bağlı Til Temir ilçesinin Tal Vida köyünde ömrünü geçiren Maryam Kako’yu ziyaret ederek, yaşadıklarını sorduk.

Her savaşta bizim sayımız biraz daha azaldı”

Maryam Kaku, babasının okumasına izin vermediğini söyleyerek, “Kızların okula gitmesini engelleyen ve bunu utanç verici olarak nitelendiren erkek zihniyetinden dolayı babam beni eğitimden mahrum etti. Geleceğimi düşünmeden… O zamanlar içinde yaşadığımız zaman şimdiki zamandan farklıydı. Şimdi anlıyorum ki cehalet büyük bir utançtır. Ayrıca bölgede savaş çıktı ve her savaşta bizim sayımız biraz daha azaldı" diyor.

“Kıyamet gibi bir gündü”

IŞİD’in evini bastığını söyleyen Maryam Kaku, kaçırıldığı anları ve sonrasını şu sözlerle anlattı: “Çetelerden birine buranın benim evim olduğunu söyledim, beni benim arazimde nasıl öldürebilirsin diye sordum. O’da bize ‘evinize mayın ve bomba koyup patlatacağız. Böylece ailenin, tüm köyünün bu dünyadan ayrıldığını göreceksiniz’ dedi. Kıyamet gibi bir gündü. Beni kaçırarak çetebaşlarına götürdüler. Sonra birbirlerine kızıp durdular, ‘bu yaşlı kadını neden getirdiniz’ diye. Süryani olduğumu öğrenince de bırakmadılar beni. Sonrasında Habur suyunu geçmek için botlar hazırladılar ve suları öyle geçtik. Köyden çıktıktan sonra gözlerimiz bağlı olduğu için asla tam olarak nereye gittiğimizi bilmiyorduk ama suyun kokusunu ve bölgeyi tanıyorduk, tahmin ediyorduk nerelerde olduğumuzu. Kaçmayalım diye bize hep ateş ediyorlardı. Başta sadece bizim köyümüze saldırdılar sandım. Nereden bileyim bu paralı çeteler Süryani, Asuri, Kürt, Arap, Êzidî demeden herkesi öldürüp kaçırmış.”

“Dayatmalarını reddettim”

Uzun bir süre cezaevinde tutulduğunu kaydeden Maryam Kaku, “Çeteler inancımı değiştirmemi istediler ve beni öldürmekle tehdit ettiler. Bende kabul etmedim onların dayatmalarına karşı direndim. Herkesin kendi inanışı, dini, bağlılıkları, kültürü var. Ben bu yaşıma kadar oruçlarımı hep tuttum, et yemedim. Et yemeği getirip önüme atıyor, suratıma fırlatıyorlardı. ‘Yiyeceksin’ diyorlardı ama yemiyordum. Dinimden asla vazgeçmedim. Oruçlarımı tuttum ve her pazar onların gözlerine dualarımı ettim. Baktılar biz birbirimizden güç alıyoruz bizi ayrıştırmaya başladılar. Tutulduğumuz yerde Êzidî, Kürt, Arap da vardı benim gibi Süryani olan Asuri olan da..” diyerek, yaşlıları ayrı bir yere koyduklarını söylüyor.

“Birçok insanın katledildiğine tanık oldum”

Bir yıl boyunca esir kaldığını kaydeden Maryam Kaku, bu bir yılın çok zor geçtiğini belirtiyor. Birçok insanın katledildiğine tanık olduğunu ifade eden Maryam Kaku, "Yanımızdan birilerini alıyorlar ve cenazesini bırakıyorlardı ya da bir daha ondan asla haber alamıyorduk. Sonrasında fidye karşılığında özgür bırakıldım. Til Temir’e yaklaştığımda doğduğum köyümü hissettim. Ama köye girip dolaştıktan sonra fark ettim ki tanıdığım hiç kimse kalmamış. Köyümüz sadece rüzgarın estiği bir çöle dönüşmüş. Çetelerin esaretinden kurtulmuştum kurtulmasına ama özgürlük sevincim köyümü gördükten sonra kursağımda kaldı” diyerek, yaşadığı acı hissini anlatıyor.   

“Süryaniler topraklarına geri dönsün”

Maryam Kaku konuşmasının sonunda yurt dışına göç eden Süryanileri anavatanlarına ve topraklarına dönmeye çağırarak, “Ülkeyi terk eden Süryaniler geri dönsün. Çünkü yabancıların ülkeleri asla bizim olmayacak. Bazen merak ediyorum hiç özlem duymuyorlar mı? Çocuklarının kendi ait oldukları topraklarda büyümesini istemiyorlar mı? Sokağa çıktığınızda kendi insanlarınızla dolu olan sokakları özlemiyor musunuz?” diye soruyor merakla.