Bir kadın haykırıyor “adalet” diye...

Eşini ve iki oğlunu bir günde verdi toprağa. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de tutuklanan bir oğul ve geride kalan yetim çocuklar. Tarifi imkansız acılar ile hayatı bir anda değişen Emine Şenyaşar, dokuz gündür adliye önünde yaktığı ağıtlar ile “adalet” diyor. Ne savcı duyuyor onu ne de bu ülkeyi yönetenler… Tek isteği ise ölmeden önce cezaevindeki oğlunun özgürlüğü ve ailesini katledenlerin cezalandırılması...

MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed – Emine Şenyaşar’ın yorgun gözlerine baktığınızda İlkay Akkaya’nın “bütün ezgilerin sustuğu duraktayım” sözü geliyor insanın aklına. Bu topraklarda her annenin yüreğine düşen acı yeri-göğü inletir de kimse görmez, duymaz bunu. “Gidenlerin ardından” o dik durmaya çalışır ama kimse bilmez aslında ne kadar bitkin ve yorgun olduğunu… Tarihler 14 Haziran 2018’i gösterdiğinde nerden bilecekti o gün hayatının alt üst olacağını, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, içine tarifsiz bir acının düşeceğini nerden bilecekti. Her gün rutin olarak geçeriz haberlerimizde Emine Şenyaşar’ı… Bir yanında namazlık, önünde beyaz kağıtlara “adalet” yazılmış dövizler öylece durur. Geçenler sadece bakar öyle, kimisi öfkeli, kimisi üzgün, kimisi bilmez durumu. Ama ya Emine Şenyaşar… O’nun içinde kopan fırtınadan kim haberdar? Ayakta dahi durmakta zorlanan Emine Şenyaşar neden bu nöbeti tutuyor? 
Yan yana dizilmiş üç mezar…
14 Haziran 2018 tarihinde AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız, esnaf ziyaretine çıkmış ve yanına aldığı akrabaları ve korumalarıyla birlikte Şenyaşar ailesine ait işyerine gelmiş ve burada yaşanan saldırıda Şenyaşar ailesinden 41 yaşındaki 3 çocuk babası Celal Şenyaşar, 36 yaşındaki Adil Şenyaşar ağır yaralanırken, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar da çeşitli yerlerinden yara alır. Olay yerine koşan baba Hacı Esvet Şenyaşar (67) ve anne Emine Şenyaşar ise Suruç Devlet Hastanesi’ne giderek çocuklarını görmek ister ve burada anne Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde eşi ve iki oğlu da linç edilerek katledilir. Suruç Mezarlığı’nda yan yana kazılan 3 mezara cenazeler defnedilirken, polis halka biber gazı ve tazikli su ile saldırır. Saldırı altında 3 cenaze yan yana toprağa verilir. Sonrasında ise ölenler Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından “terörist” ilan edilir. Emine Şenyaşar'ın bir oğlu da yaralandığı olayda hastaneden taburcu edildikten sonra tutuklanarak cezaevine gönderilir. 
Geçmişin hasreti ile yaşıyor
Olayın ardından sadece ‘adalet’ üzerine bir yaşam sürdüren Emine Şenyaşar, 6 çocuklu bir anne. Suruç’a bağlı bir köyde yaşayan Emine Şenyaşar, evlendikten sonra Suruç merkeze yerleşir. Çocuklarını burada büyüten Emine Şenyaşar, 5 yıl önce tek kızı olan Rojda'yı bir hastalık sebebiyle kaybeder. Bu süre içerisinde 5 oğlu ile teselli bulan Emine Şenyaşar, çocuklarını nice zorluklar içerisinde büyütür. Olaydan önce kalabalık bir aile olarak yaşayan Şenyaşar ailesi, geçmişin anıları ve hasreti ile yaşıyor. 
“Adalet nöbeti” ile sesini duyurmaya çalışıyor
Kendi deyimiyle yaşadığı olaydan sonra ailesi dağılan Emine Şenyaşar, katliamın yaşandığı Suruç ilçesine bir yıl boyunca gidemez. Şimdilerde yaptığı adalet nöbeti ile sesini duyurmaya çalışan Emine Şenyaşar'ın eski neşesinden eser yok. Torunları ve gelini ile birlikte yaşadığı evde derin bir sessizlik hakim. Sessizliği arada tutuklu Fadıl Şenyaşar'ın üç yaşındaki kızı Rojda bozuyor. Henüz üç aylıkken babası tutuklanan Rojda cezaevinde tanıştığı babasını pandemi nedeniyle yaklaşık bir yıldır göremiyor. 
“İçimdeki acı ile hiçbir yere sığamıyorum”
Evde vaktinin çoğunu torunları ile oynayıp namaz kılmak ile geçiren Emine Şenyaşar, sürekli dua ediyor: "Çocuklarımı açken öldürdüler, Allah’ım sen bunu onların yanına bırakma." Binbir eziyet ve zorluk içerisinde büyüttüğü çocuklarından ayrı kaldığını, dünya gözüyle son bir kez tutuklu olan oğlu Fadıl'ı görmek istediğini söyleyen Emine Şenyaşar, dava dosyasında yer alan gizlilik kararının da kaldırılmasını talep ediyor. Akşam çayında bütün çocuklarının yanında olduğu güne özlem duyan Emine Şenyaşar, olayın olduğu günü her gelen gazeteciye eksiksiz bir şekilde anlatıyor. Eşinin hastanede gözleri önünde katledildiğini ifade eden Emine Şenyaşar, eşi ve çocuklarının ardından acısıyla hiç bir yere sığamadığını söyledi. 
“Ölümden son anda kurtulan oğlumu tutukladılar” 
Kayıplarından sonra ne bayramları ne de anneler gününü kutlayamadıklarını ifade eden Emine Şenşayar, "Olay günü oğlum beni arayıp ‘anne akşam ne yemek var?’ diye sordu. Daha sonra bu olayın olduğunu haber verdiler. Markete gittiğimde her yer kan içindeydi. Hiçbir sebep yokken çocuklarımı işkence ederek öldürdüler. Eşimi de hastanede katlettiler. Benim oğlum Fadıl hastanede elinde serum varken tutukladılar. Bunu yapanları burada herkes tanıyor. Onların kim olduğunu neler yaptığını çok iyi biliyorlar. Benim eşim ve iki oğlum katledildi ama kimse cezasını bile çekmedi. Bunları yapanlar değil, öldürülmekten son anda kurtarılan oğlum tutuklandı. O yargılanıyor ben de dünya gözüyle son defa ölmeden oğlumun özgür olduğunu görmek istiyorum" diyor. 
"Savcı yüzümüze dahi bakmıyor” 
Yıllardır adalet talebiyle çalmadığı kapı, gitmediği mahkeme kapısı kalmayan Emine Şenyaşar, konuşmasının devamında şunları söylüyor: "Biz hastane kayıtlarının ortaya çıkmasını istiyoruz. Kim suçlu bunu kim yapmış herkes ortaya çıkıp yargılansın. Savcı bugün bizim yüzümüze bile bakmıyor. Yıllardır bir adım atılması için adaletin gelmesi için mücadele ediyoruz. Yapmadığımız tek bir şey bile kalmadı. Biz adalet için her şeyi yaptık ama adalet bize uğramadı. Yaşadığımız acının hesabı bile yok. Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı. Dünya gözüyle son defa oğlumu görmek istiyorum. Bari onu son defa göreyim. Benim ailemi dağıttılar, onların da ailesi dağılsın. Günyüzü görmesinler.”
"Adalet sağlanmadan burayı terk etmem” 
Konuştuğu sırada gözleri dolan Emine Şenşayar, röportajın ardından kıldığı namazda dakikalarca dua ediyor. Duasının ardından yerinden kalkan Emine Şenyaşar, 9 gündür rutin haline getirdiği adalet nöbeti için Urfa Adliyesi’nin yoluna koyuluyor. Her sabah 08:00'da yola çıktığı Suruç’tan Urfa'ya gelen Emine Şenyaşar, elindeki " Adalet" yazılı kağıtları yere sererek, oturma eylemine başlıyor. Gün içinde her saat başı polis tacizine maruz bırakılan Emine Şenyaşar, kendisiyle Türkçe konuşarak, "Buradan kalkın" diyen polislere Kürtçe "Adalet gelmeden buradan gitmiyorum buradan asla kalkmam" cevabını veriyor. 
Ağıtlar bütün sokaklarda yankılandı 
Dokuz gündür yaktığı ağıtlar ile Urfa'nın bütün sokaklarını inleten Emine Şenyaşar'ı adliye binasında bulunan savcılar dışında herkes duydu. "Adalet Sarayı" yazılı bina önünde adaleti arayan Emine Şenyaşar, oğulları ve eşi için oturma eylemini devam ettirmekte kararlı. Herkes gibi bizim de sadece izlemekle yetindiğimiz eylem bugün olduğu gibi yarın da aynı ağıtlar ile devam edecek. Üç yıldır evinden gizli gizli yaktığı ağıtları bugün bütün Türkiye'ye duyuran Emine Şenyaşar'ın her geçen savcı ve polise sorduğu soruyu bize de soruyor: "Nerede bu adalet?" 
Ne olmuştu?
Urfa’nın Suruç ilçesinde 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri öncesi 14 Haziran’da AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın esnaf ziyareti esnasında başlayan ve hastanede devam eden olaylar sonucu Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Adil ve Celal Şenyaşar ile vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız öldü. Olayda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam sekiz kişi de yaralandı. Saldırı sırasında yaralanan Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alındı ve sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklandı. Fadıl Şenyaşar, halen Elazığ Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik odada tutuluyor. Olaydan 15 ay sonra 18 Eylül 2019’da AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız, 50 kişilik koruma ordusuyla geldiği Urfa Adliyesi’nde teslim olduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olaydan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sadece işyerinde yaşanan olaya ilişkin iddianame hazırlandı. İddianamede, Şenyaşar ailesine dönük asıl saldırının yaşandığı hastane boyutuna yer verilmedi. Çocuklarına yönelik saldırı haberinden sonra gittiği Suruç Devlet Hastanesi’nde linç edilerek öldürülen Hacı Esvet Şenyaşar’a ilişkin ise 2 buçuk yıldır henüz bir yargılama yapılmış değil. İddianamede, tutuklu Fadıl Şenyaşar ve yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar’ın da aralarında olduğu 13 kişiye, “öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, mala zarar verme, ateşli silah bulundurma” gibi suçlamalar yöneltildi. İddianame, Urfa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, dava daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Malatya’ya nakledildi.
Davanın 15 Nisan’da görülen ve Koronavirüs nedeniyle kimsenin alınmadığı ilk duruşmada, mahkeme heyeti sadece Fadıl Şenyaşar ve Enver Yıldız’ın tutukluluk halleri üzerinde değerlendirme yaparak, duruşmayı erteledi. Davanın 2’inci duruşması 9 Temmuz, 3’üncü duruşması 2 Ekim, 4’üncü duruşması ise 20 Kasım’da görüldü. Pandemi gerekçesi ile duruşma salonuna aileler dışından kimse alınmadı.20 Kasım’da görülen duruşmada, savcı mütalaasını mahkemeye sundu. Mütalaada, tutuklu Fadıl Şenyaşar’a bir kez “kasten öldürme”, 8 kez “kasten öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla 150 yıla kadar hapis cezası istendi. Enver Yıldız için ise “ağır tahrik ile öldürme” suçundan 12 yıla kadar hapis cezası istendi. Savcı dosyanın diğer sanıkları için ise basit yaralamadan ceza istedi.