Şiirlerle umudunu büyütüp, işgale yanıt veriyor
Yazdığı şiirlerin işgal sırasında Efrîn'de kalmasıyla şiir yazmayı bırakan Rewandoz Dawûd, yeniden şiir yazmaya başladığını ve bu şiirlerin işgalcilere, umutlarının bitmediğini gösteren bir yanıt olduğunu söylüyor.
SORGUL ŞÊXO
Hesekê – Kuzey ve Doğu Suriye'nin Efrîn Kantonu 20 Ocak 2018 tarihinde Türk devleti ve ona bağlı çeteler tarafından başlatılan işgal saldırılarında 58 gün süren ve 'Çağın Direnişi' olarak tarihe geçen destansı bir mücadele verildi. 18 Mart 2018 tarihinde ise tamamen işgal edildi. İşgal sırasında binlerce yurttaş evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu yurttaşlar, Özerk Yönetim Bölgesi'nin farklı kentlerine yerleşti. Yurttaşlar göç ederken, yalnızca 'Yeryüzünün cenneti' dediği Efrîn'i ve evlerini geride bırakmadı, hayalleride o cennet yurtlarında kaldı. İşgal sonrası Til Temir’e yerleşen Rewandoz Dawûd da hayallerini Efrîn'de bırakanlardan.
Efrîn'de şiir yazdığını ve işgalden sonra şiir yazmayı bıraktığını söyleyen Rewandoz Dawûd, yeniden kalemi eline alarak şiir yazmaya başlamasının nedenini ise, "İşgalcilere umudumuzun bitmediği yanıtını şiirlerimle vereceğim" sözleri ile açıklıyor.
'Efrîn bir sanat kentiydi'
Efrîn'in işgal öncesinde bir sanat kenti olduğunu belirten Rewandoz Dawûd, “Efrînli kadınlar; def, zurna ve dengbêjilik ile tanınıyor. Efrîn sanatı kadim bir tarihe sahip. Nene ve dedelerimizin şimdiye kadar getirdikleri halaylar, bu kültürü koruyor. Efrîn kültürü nenelerimizin halaylarıyla çok daha iyi aktarılıyor. Efrîn, Kürtlük ve orijinalliğiyle tanınıyor. Efrîn'de her bir evde mutlaka bir sanatçı, şair, şarkıcı, tarihçi veya hikâye anlatıcısı vardır. Bu, dedelerimizin dedelerinden nesilden nesile aktarılarak korunan ve bize ulaşan bir kültürdür. Dengbêjlik kültürü de annelerimizin seslendirdiği şarkılarla başlamıştır. Kuşkusuz bu kültürün devam etmesini ve korunmasını sağlayan da yine annelerimizdir” diye konuştu.
Şiir yolculuğu 2017 yılında başladı
Şiir yazma yolculuğunun 2017 yılında Efrîn’de başladığını anlatan Rewandoz Dawûd, “2016 yılında Ferhad Merdê’nin şiirlerini dinliyordum. Çoğu zaman şiirlerini not ediyordum ve okuyordum. Şiir okuma anlamında sesimi eğitmek istiyordum. O zamana kadar şiir yazma gibi bir isteğim yoktu. Gün geçtikçe bir yeteneğimin olmasını istedim. 2017 yılında şiir yazmaya başladım. İlk şiirim çete savaşında canını feda eden bir yoldaş üzerineydi” dedi.
İki yıl boyunca yazdığı şiirler Efrîn’de kaldı
İki yıl boyunca yazdığı şiirlerinin savaş nedeniyle Efrîn’de kaldığını üzülerek anlatan Rewandoz Dawûd, “Efrîn savaşı başlamadan önce 30 şiir yazmıştım. Bütün bu şiirlerimi bir deftere yazmıştım. O süreçte yazdığım şiirlerimi kitap çıkarmak için topluyordum. Kitabı kendi adımla basmak istiyordum. Ancak bu hayalim yarım kaldı. Şiir defterim, işgalci Türk devletinin pençeleri arasında kaldı. Bu acı asla unutamayacağım bir acıdır. Bu nedenle 3 yıldır şiir yazmıyordum. Bu süreçte kulaklarım şiir duymaya da tahammül edemiyordu. Her şey arkamızda kaldı. Tüm şiirlerim Efrîn’de kaldı.” şeklinde konuştu. 3 yıl şiir yazmaya ara verdiğini ancak yeniden şiir yazmaya karar verdiğini dile getiren Rewandoz Dawûd, “Şimdiye kadar kliplerini de çektiğim iki şiir yazdım” dedi.
‘Dinleyenleri yormamak için şiirlerimi kısa tuttum’
Okuyucularının şiirlerine yönelik görüşlerine de değinen Rewandoz Dawûd, “Acılarımı ve içimde kanayan yaraları şiirlerle dışarı çıkarıyorum. Takipçilerimin büyük bir kısmı şiirlerimin sözlerinin hafif olduğunu ve şiirlerin kısa olduğunu söylüyorlar. Böylesi görüşler benim için çok önemli. Şiiri dinleyenleri yormamak için şiirlerimi kısa tuttum. Basit kelimeler kullanmamın nedeni Kürt dilinin birçok lehçesini konuşan çok sayıda kişiye ulaşmaktır. Yaptığım bu çalışma aynı zamanda işgalcilere umutlarımın bitmeyeceği ve yeniden canlandığını gösteren bir yanıttır” dedi.
‘Çıplak ayaklarla Efrîn’i dolaşacağım’
Rüyalarında kendisini sürekli Efrîn’in sokaklarında dolaşırken gördüğünü anlatan Rewandoz Dawûd, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rüyam gerçekleştiği zaman mutluluğum dünyaya sığmaz. Mutluluk duygularını dile getirmek çok zor. Efrîn özgürleştirildiğinde çıplak ayaklarla Efrîn’i dolaşacağım. Toprağını öpeceğim. Efrîn’in işgali bizim için çok ağırdı. Efrîn’de kesilen her bir zeytin ağacı ile birlikte yüreğimizde kesiliyor. Yüreğimizde binlerce yara oluştu. Efrîn’e döndüğümüzde yine zeytin ağacı ekeceğiz. Doğamızı güzelleştireceğiz. Burada olduğum sürece, rüyamın gerçekleşmesi için çalışacağım. Kitabımı da basacağım. Teslimiyet kadınlara göre değil.”