İdlib kamplarında yoklukla yaşama tutunuyorlar

İdlib kamplarında yaşayan kadınlar; gıda, hizmet ve sağlığa erişimde güçlüklerle karşılaşıyor. Elektrik, su ve temel ihtiyaçlara erişemeyen kadınlar, yardım bekliyor.

LÎNA EL-XETÎB

İdlib- İdlib kamplarında yaşayan kadınlar, güvenlik eksikliği ve tedavi merkezlerinin olmaması nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya. Kadınların çadırlarda temel yaşam gereksinimleri yok. Yoksulluk, kötü yaşam koşulları günlük yaşamlarını olumsuz etkiliyor. İdlib mülteci kamplarında yaşayan kadınlar, bu kötü koşullara rağmen yaşama tutunmaya çalışıyor.

"Gaz alacak gücümüz yok"

Seraqib’ten  İdlib'in Şex Behr kasabasındaki bir kampa yerleşen 31 yaşındaki  göçmen kadın Marwa El-Hemadi, ailesine yemek hazırlamak için çocuklarının topladığı kağıtları yakarak ateş yaktığını anlatıyor. 

“Hayat pahalılığı ve kötü yaşam koşulları ve yaşadığımız acılar nedeniyle gaz satın alamıyoruz. 2020'nin başından beri eşim ve beş çocuğumla birlikte evimden sürgün edildim ve bu kampta yaşamak zorunda bırakıldık.  Ailemin tek geçim kaynağı çiftçilik. Beni en çok üzen şey, kampta okul olmaması ve mevcut okulların yaşadığımız yerden uzak olması nedeniyle çocuklarımın eğitim hakkından mahrum bırakılması. Çocuklarımın geleceği yok ve göç onlara eğitimsiz bir hayat dayatıyor. 13 yaşındaki en büyük oğlum babasına taş ocağındaki işlerinde, 10 yaşındaki kızım da günlük işlerimde bana yardım ediyor.”

“Sağlık merkezine gitmek için dört kilometre yürüyorum”

İdlib iline bağlı Taqana köyünden Kefer Uruq kasabasındaki bir kampa taşınan 55 yaşındaki Selma El-Cumah, şeker hastalığı, damar sertliği gibi bir takım hastalıkları olduğunu kampta sağlık hizmetinin eksikliğinden dolayı birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını anlatıyor.

“Şehirdeki en yakın sağlık merkezine gitmek için dört kilometre yürüyorum. Mevcut yoksulluk ve yüksek ilaç fiyatlarından dolayı ilaç alamıyorum. Bu yüzden insanlardan yardım alıyorum. En temel günlük harcamalarımı karşılamak için yardım sepetinden gıda ürünleri satıyorum.”

"Hepimiz aynı banyoyu kullanıyoruz"

Eşi ve çocuklarıyla birlikte İdlib'de bir kampta yaşayan 28 yaşındaki Helima Necar da birçok kadının kamplarda su sıkıntısı ve elektrik kesintilerinden şikayet ettiğini söyleyerek, kamplarda güvenlik olmadığı ve özgürlük kısıtlı olduğu için diğer kadınlarla aynı durumdan muzdarip olduğunu da belirtti. Helima Necar, “Hepimiz aynı banyoyu kullandığımız için çok utanıyoruz, elektrik kesintisi, umumi temizlik malzemelerinin olmaması bu kötü durumu daha da kötüleştiriyor" dedi.

"Aldığım sorumluluklar strese sebebiyet veriyor"

Heiş köyünden Sermeda ilinde bir kampa yerleşen 36 yaşındaki Ruqaya Al-Zaydan ise eşini kaybetmiş. Eşini kaybetmiş göçmen kadının kendilerini ailelerinin ebeveyni olarak gördüğünü ve  yaşam mücadelesi verdiklerini anlatan Ruqaya Al-Zaydan, işsizlik ve yoksulluk ve iş fırsatlarının olmamasının hayatını zorlaştırdığını aktararak, dört çocuğunu yalnız bırakarak bir yemekhanede çalışmak zorunda olduğunu dile getirdi. Ruqaya Al-Zaydan ,"Eşimin ölümünden sonra çocuklarıma bakmak için çalışmak zorunda kaldım,  günde 8 saat az ücretle çalışıyorum. İş çıkışı bu sefer akşamları ev işi yapıyorum ve omzuma binen ağır sorumluluklar strese ve fiziksel yorgunluğa neden oluyor" şeklinde konuştu.

"İnsan hakları örgütleri harekete geçmeli”

Sosyolog Selam Ebd El-Cevad göçmen kadınların çektiği sıkıntılara değinerek, “Güvenliğin olmaması ve imkanların kısıtlı olması sebebiyle kadınlar çok sıkıntı çekiyor. İnsan hakları örgütleri bu konuda  harekete geçmelidir. Şehir hayatından, yuvalarından ve huzurdan çadır hayatına geçtikten sonra   hizmet ve sağlık alanında birçok sıkıntı yaşandı ve göçmenlerin hayatı alt üs oldu. Ayrıca ailelerin çadırlardan beton evlere taşınmasına da ihtiyaç var. Kadınların yaşamdan yemek yemeye ve temel ihtiyaçlarını karşılamaya kadar onurlu bir yaşama hakkı vardır" dedi.