28 yıldır eşinin faillerini arıyor: O’nun anıları ve özlemiyle yaşıyorum
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen Doktor Zeki Tanrıkulu’nun failleri 28 yıldır bulunmadı. Başvurdukları AİHM’in bu davada Türkiye’yi mahkûm ettiğini belirten eşi Selma Tanrukulu, “Davayı kazandık ama giden geri gelmiyor. 28 yıldır onun anıları ve özlemi ile yaşıyorum” diyor.
Amed – Bir ülke düşünün yıllarca oğlunu, eşini, kızını, kardeşini, abisini arayan… O’nlara ait bir fotoğraf, asılı duvardan alınıp tüm dünyaya gösterilir, belki bulunur diye, belki adalet sağlanır diye… 1990’lı yıllarda kaybedilen yakınlarını arayan bu aileler, tam 26 yıldır her Cumartesi günü kar, kış, yağmur, çamur demeden yakınlarının akıbetini sormaya devam ediyor. Bu kayıplardan biri olan Zeki Tanrıkulu da 1993 yılında doktorluk yaptığı Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde dönemin “Kontra Hizbullah” olarak adlandırılan karanlık bir grup tarafından silahlı saldırıya uğrar ve olay yerinde hayatını kaybeder. Evinin olduğu emniyetin önünde katledilen Zeki Tanrıkulu’nun failleri aradan geçen 28 yıla rağmen bulunamaz. Yaşanan olayın peşini bırakmayan Tanrıkulu ailesi olayı yargıya taşır ve iç hukuk yollarına başvurmadan olayı direk Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne götürür. Tanrıkulu ailesinin çabaları 2006 yılında sonuç verir ve AİHM Türkiye’yi mahkûm eder.
“Halkına hizmet etmek en büyük hayaliydi”
“Davayı kazandık ama giden geri gelmiyor” diyor Selma Tanrıkulu… 1983 yılında evlendiği Zeki Tanrıkulu’nun sürekli “eğer doktor olursam halkıma hizmet vereceğim” dediğini söyleyen Selma Tanrıkulu, doktor olduktan sonra eşiyle birlikte Silvan’a taşınır. 1990 yılında geldikleri Silvan’da halkın eşine büyük değer verdiğini dile getiren Tanrıkulu, eşinin doktorluk görevini mütevazı ve gönül bağı ile yaptığını belirtiyor.
“Emniyet lojmanlarının önünde katledildi
Eşi Zeki Tanrıkulu’nun kendi memleketinde çalıştığı için çok mutlu olduğunu ifade eden Tanrıkulu, “Halk ona çok değer veriyordu. Her şeyi gönlü ile yapıyordu. Herkese çok sevecendi. Kendi işini ve halkını çok seviyordu. Kadınlara da çok değer verirdi. Çok mütevazı ve ne yaptığını bilen bir insandı. 1993 yılında çarşıya diye evden çıktıktan sonra kapı önünde silahlı saldırıya uğradı. O gün ben silah seslerini duyduktan sonra dışarı çıkıp ne olduğuna baktım. Onu yerde yatarken buldum” diyerek, o dönem küçük kızına da hamile olduğunu ekliyor.
“Topraklarını bırakmayı bir an bile düşünmedi”
Selma Tanrıkulu, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor: “Şehit olmasının üzerinden 28 yıl geçti. Bu kadar yıl geçti ama ismi unutulmadı halen halk arasında ondan bahsediliyor. O günlerde Silvan’da günde iki-üç insan öldürülüyordu. Emniyetin önünde insanları öldürüp gidiyorlardı. Ondan önce 1992 yılında da “Doktor Emin” diye bir doktor vardı o da katledildi. Zeki, “ölsem de buradan çıkmam” diyordu. “Dersim’deki gibi burada insan bırakmak istemiyorlar buna izin vermeyeceğim” diyordu. “Bugün nereye gitsem de beni öldürecekler” diyordu. O günlerde de sürekli "Bila jiyan bi rojekî be, ew jî bi şeref be" (Yaşam bir gün olsun o gün de şerefli olsun)” cümlesini kurardı. Tehdit aramaları, tehdit mesajları alıyordu. Ama topraklarını bırakıp gitmeyi bir an olsun düşünmedi.”
“28 yıldır aynı özlemi yaşıyorum”
Silvan’ın küçük bir yer olduğunu ancak eşinin faillerinin bulunmadığına dikkat çeken Tanrıkulu, “Faili meçhul deyip olayın üstünü kapatmak istediler. Biz buna izin vermedik. Biz asıl faillerin kim olduğunu iyi biliyoruz. Olaydan sonra dava başlatıp dosyayı AİHM’e gönderdik. AİHM bu davada 2006 yılında Türkiye’yi mahkûm etti. Davayı kazandık ama giden geri gelmiyor. 28 yıldır onun anıları ve özlemi ile yaşıyorum. Çocuklarım babaları olmadan büyüdü. Ama onunla her zaman gurur duyduk. Aradan yıllar geçti insanlar hala onu tanıyor neler yaptığını biliyor” ifadeleri duygularını paylaştı.