Biyoloji öğretmenliğinden zumba eğitmenliğine: Benim için bir tutku

Zumba eğitmeni ve aynı zamanda biyoloji öğretmeni olan Duygu Oğan, birinin diğerini öncelemediğini ama zumbaya büyük bir aşkla bağlı olduğunu söyleyerek, “İstediğimiz her şeyi yapabilecek güçteyiz. İnsan bir şeyi gerçekten istedikten ve çabaladıktan sonra öyle ya da böyle erişebileceğini düşünüyorum” diyor.

PERİ BAYAV

İzmir - Duygu için zumba, bir işten ya da danstan çok bir aşk. Duygu ile birbirinden farklı alanlarda çalışıyor olması, zumba tutkusu ve son yılların en gözde aktivitesi olan hem dans hem de spor olarak adlandırılan zumbanın faydaları üzerine bir söyleşi yaptık. Duygu’yla öncesinde bir tanışıklığımız yok, ama karşılaştığımız anda hemen kaynaşıyoruz. İkimizde iki farklı alanda çalışarak yaşamını sürdürmeye çalışan kadınlarız. Bunun hem güzel yanlarını hem de bizi yoran noktalarını konuşuyor birbirimizi ne kadar iyi anladığımızı fark ediyoruz. Sürekli gülüyor Duygu, yaşam enerjisi o kadar yüksek ki bir an da beni de yükselttiğini hissediyorum. Sonra zumbaya nasıl yöneldiğini konuşmaya başlıyoruz, gelin birlikte dinleyelim Duygu’nun hikâyesini. 

Kısaca kendini tanıtabilir misin? Duygu Oğan kimdir?

24 yaşındayım. Doğduğumdan beri İzmir’de yaşıyorum. Biyoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda zumba eğitmeniyim de. Biyoloji öğretmenliği benim için daha çok meslek kısmında duruyor. Ama zumba eğitmenliği benim için bir tutku. Daha çok kendimi kötü hissettiğim zamanlarda kaçtığım ya da çok eğlenmek istediğim zamanlarda yaptığım eğlenceli bir hobi benim için.

Hem biyoloji öğretmenisiniz hem de zumba eğitmeni. Peki, zumbaya olan ilginiz nasıl başladı? Bu alana nasıl yöneldiniz?

Biyoloji öğretmenliği ile zumba eğitmenliği asla birbirine engel olmadı. Çünkü öğretmenlik mesaisi 5- 6 gibi bitebilen bir şey.  Zumba eğitmenliği de sadece bir saat çalıştığım bir işti. Bu yüzden birbirine daha çok destek oldular. Zumbaya 8 yıl önce gittiğim bir spor salonunda başladım. Kendimi çok kötü hissettiğim, motive olmak zorunda olduğum bir dönemde öylesine girdiğim bir sınıftı. Daha sonra hocamın ilgisiyle birlikte bağlarım güçlendi ve tam bana göre bir iş olduğunu fark ettim. Çünkü çok düzenli ve çok ritmik, kalpten gelen enerjik bir işlem. Aynı zamanda bir spor aktivitesiydi. Öğretmenimin motivasyonuyla birlikte eğitmen olmaya karar verdim. Bir buçuk yıl içinde eğitmen oldum ve yaklaşık beş yıldır da eğitmenlik yapıyorum.

Biyoloji öğretmenliğinden zumbaya nasıl geçiş yaptın? Biri diğerini önceliyor mu?

Biri diğerini hiç öncelemedi ama itiraf etmek gerekirse zumbaya büyük bir aşkla bağlıyım. Küçüklüğümden beri öğretmen olmak istediğim için öğretmenlik de çok sevdiğim bir işti. Biyoloji öğretmenliğini yaparken bir öğretmen gibiyim, zumba eğitmenliği yaparken de tam bir zumba eğitmeniyim. Birbirlerine herhangi bir gölgeleme yapmadılar. İkisi de bence birbirini besliyor. Çünkü zumba dediğimiz aslında bir spor türü. Bir fitness egzersiz programı. Bu yüzden de anatomik bilgiye ve kas bilgisine sahip olmak gerekiyor. Biyoloji öğretmeni olduğum için azda olsa bilgim var ve bazı beslenme kurallarına az da olsa hâkimim. En azından teknik kısmına hâkimim. Bu yüzden hem kendimde hem de öğrencilerimde bunu rahatlıkla kullanabiliyorum. Hareketleri anatomimize göre ayarlayabiliyorum ve düzenleyebiliyorum.

Zumbanın ortaya çıkışına dair neler söyleyebilirsin?

Zumbanın ortaya çıkışı tamamen rastlantısal olarak gerçekleşiyor. Zumbanın kurucusu Beto Perez bir gün bir aerobik salonunda ders verirken yanlışlıkla aerobik dersine ait olan Cd’leri unutuyor. Bu yüzden de arabasında bulunan Latin müziklerinin Cd’lerini alıyor ve bunları uyarlıyor. Bakıyor ki dansla aerobiğe bir şekilde birleştirebiliyor. Sonra bunu ilerletip Amerika’ya gidiyor ve bütün dünyaya yayılıyor.

Dünyanın en yaygın dans - fitness programları arasında yer alan zumba nedir? Bize biraz zumbadan bahsedebilir misin?

Asıl adı zumba fitness yani bir fitness egzersiz programı. Önceden var olan aerobik ve dans aktivitelerinin bir araya gelmiş hali. Birlikte harmanlanmış hali olarak düşünebiliriz. Çünkü bir yandan çaktırmadan dans ediyoruz. Size fitnesste tekrar eden hareketleri yaptırmaya çalışıyoruz. Diğer yandan da var olan bütün dans ritimlerini neredeyse kullanarak bu ikisini birleştirip güzel, eğlenceli ve enerjik bir ders yapmaya çalışıyoruz. Bu yüzden kişi fark etmeden aslında yapmak istediği fitness programındaki hareketlerin çoğuna sahip olabiliyor ve bütün kas gruplarını çalıştırabiliyor. Sadece dans ettiğini sanıyor.

Fitness hareketlerini dans koreografisi ile yapmak olarak da tanımlanan zumbada ne gibi egzersizler var?

Aslında biz zumbayı dört ana ritim üzerinden inceliyoruz. Merenge, salsa, mambo ve kumbiya.  Ama diğer ritimleri de kullanıyoruz, ancak ağırlıklı olarak bunlar var. Bunların hızına ve yavaşlığına göre öncelikle kalp ritmimizi ayarlamamız çok önemli. Bunların sıralaması da çok önemlidir. Bunları kullanırken kol, yön ve fitness varyasyonlarını kullanıyoruz. Daha sert bir hareketse daha sert vurgular yaparak daha da fazla kas grubunu çalıştırmayı hedefliyoruz. Bazılarında sadece tek bir kas grubuna ağırlık vererek çalışıyoruz. Bu şekilde de bütün kasları tek tek veya hepsini aynı anda çalıştırma imkânımız oluyor.

Latin dansından ve müziğinden ilham alan zumba da çeşitli stiller kullanılıyor. Müzik seçimlerinin, vücudu tonlamak ve şekillendirmek için hem hızlı hem de yavaş ritimler içermesine dair neler söylenebilir?

Az önce de bahsettiğim gibi aslında bu ritimlerin hepsinin vurgularına ve ritimlerin enerjisine göre kullanmak bizim için çok faydalı oluyor. Çünkü en basiti kalp hızımızı ayarlıyor. Kalbimizi mutlaka kontrollü bir şekilde yükseltip alçaltmamız gerektiği için bu müziklerin, bu tonların değişimleri de bize bu açıdan çok yardımcı oluyor. En azından müziklere göre sıralayıp hem kişinin hissiyatı olarak hem de istediğimiz aktivitedeki harekette tonlarımızı ayarlayabiliyoruz.

Zumbayı her yaş grubuna özel yapılmış halde bulabiliyoruz. Zumba derslerinin yaş gruplarına ve seviyeye göre düzenlenebilmesine dair neler söyleyebilirsiniz?

Bence çok mantıklı, çünkü bir çocuğun zekâ yapısı, fizyolojisi, yapmak istedikleri, hayal gücü hiçbir zaman bir yetişkinle aynı değil. O yüzden çocuklar ve yetişkinler bence ayrı ele alınmalı. Zaten biz zumbada ayrı ayrı tarzlar görüyoruz. Zumba Kids 8 -12 yaş arası, Zumba Gold 45 yaş ve üzeri; engelli ya da yaşlı, temposu daha yavaş olan bireyler için yaptığımız gruplardır.  Aynı şekilde çocuklar da olduğu gibi yaşlı, engelli ya da daha yavaş tempoda gitmek isteyen bireylerde de farklılıklar ortaya çıkıyor. Bu şekilde aslında zumba her kitleye hitap ederek, bir şekilde herkese zumba yapma imkânı sağlıyor. Öyle ya da böyle zumba yapabilirsiniz. Engel yok. Tekerlekli sandalyede bile en azından kollarınızı, üst vücudunuzu, kafanızı hareket ettirerek bir şekilde zumba yapabilirsiniz.

Zumbanın oldukça fazla ve farklı faydaları bulunmaktadır. Bunu biraz açabilir misin?

Bir spor aktivitesi olmasına rağmen ruhani olarak insanı çok fazla beslediğini düşünüyorum. Çok fazla özgüven verdiğini düşünüyorum. Çünkü insan yapabildiğini gördükçe daha da çok yapmak istiyor ve daha çok özgüvenli oluyor. Ben eskiden dans bile etmezdim. Her yerde kaçardım. Özgüvensizdim. Çok konuşamazdım. Ama şuan en önde dans ediyorum. Hiç fark etmiyor, sokakta da dans ediyorum. Özgüven ve psikoloji anlamında beni çok yükselttiğini düşünüyorum. Aynı zamanda moralimin bozuk olduğu günlerde dersten sonra çok mutlu bir şekilde sıfırdan başlayabiliyorum her şeye. Bir motivasyon kaynağı olarak da görüyorum. Tabi ki bir fitness egzersizi olduğu için yağ yakmada çok büyük etkileri var. Düzgün bir beslenmeyle desteklendiği takdirde çok güzel farklar görülüyor. Çünkü 600-700 kaloriye kadar -bir ders içerisinde- yakabiliyorsunuz.

Zumbanın daha fiziksel faydaları hakkında neler söyleyebilirsin?

Bütün kas gruplarını çalıştırabildiğimiz için aslında fizyolojik olarak daha geç yaşlanmamızı sağlıyor. Aynı zamanda yaşamımızda eğer hareketsizlik hakimse bu hareketsizliğin kısıtlanmasını, daha hareketli bir yaşama sahip olmamızı ve enerjik hissetmemizi sağlıyor. Hangi kas grubunu nasıl kullanacağımızı öğrenmemizi sağlıyor. Çünkü zumbada bir dans programı ya da normal fitness egzersizindeki gibi bunu böyle yapacaksın şunu şöyle yapacaksın demiyoruz. Kendinizin keşfetmesini bekliyoruz. Kendiniz keşfedince otomatik olarak o kas grubunu nasıl kullanmanız gerektiğini bulabiliyorsunuz. Bulduktan sonra o kas grubuna farklı hareketler ekleseniz bile rahatlıkla çalıştırabiliyorsunuz.

Ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz? Bazılarının eğlence bazılarının ise yardımlaşma amaçlı olduğundan bahsetmiştin. Bunu biraz açabilir misin?

Bazı etkinlikleri gerçekten de sadece eğlence amaçlı yapıyoruz. Bütün eğitmenler toplaşalım ya da çok merak ettiğimiz daha iyi eğitmenler varsa bir araya gelip onlardan bir şey öğrenelim diye yapıyoruz. Ama bazılarını da, ki bence çok anlamlı olan kısmı bu; zumba down dediğimiz yardım amaçlı yaptığımız etkinlikler. Down sendromlu, otizmli ve kelebek hastası çocuklar için içinde bulunduğum organizasyon ekibiyle çoğunlukla bu tarz etkinlikler yapıyoruz. Mesela geçen yıl İzmir’de yaşanan depremde,  pandemi koşullarının da etkisiyle, online etkinlikler yapıp yardım göndermiştik. Hayvanlar için yardım ve yem toplamıştık. Bazı hastalıklar için gerekli olan ilaçları toplamıştık. İlla maddi olmak zorunda değil.

Ailelerin çocuklarını zumbaya yönlendirmesine dair neler söyleyebilirsin?

Ailelerin çocuklarını spora ve dansa yönlendirmesi çok faydalı. Çocukların küçük yaşta yeteneklerini keşfetmesi,  hareketi ve sporu yaşam tarzı olarak benimsemesi için çok mantıklı bir karar olduğunu düşünüyorum. Ayrıca zumba zaten diğer sporlara göre daha eğlenceli ve zorluk seviyesi daha az olduğu için çocukların da yapabilecekleri noktalar olduğunda aileler de çocuklar da zorlanmıyor. Böylece aileler de çocuklarını gönül rahatlığıyla gönderebiliyorlar. Genelde şöyle oluyor; aileler çocuklarını gönderiyor, çocuklar gittikten sonra da kendileri yetişkinler için olan zumbaya devam ediyor.

Bu alanda yaşadığın en ilginç hikâye, hiç unutamayacağım dediğin bir hikâyen var mı?

Zumba sınıfına girdiğim ilk günü unutamıyorum. Çok ilgili bir hocam vardı. Hocamın ilgisi sayesinde çok çabuk kavramıştım. Hocam kendi kendine çok fazla koreografi yapan biriydi. Bir gün kendi koreografisini unuttu. Sadece bir kere yapmıştı ve ben o anda onu izliyordum. Derste yaparken unuttu. Aklımda tutmuşum. O an hiç bozmadan devam ettim. Müziği durdurdu, ben o an kızacak ya da ‘ne yapıyorsun sen’ diyecek diye düşünürken ‘sen eğitmen olsana’ demişti. O an benim için unutulmaz bir andı. Çünkü yeni başlamıştım, çok özgüvensizdim. Çok kiloluydum. Bu sayede özgüvenim yerine gelmiş oldu. O günü hiç unutamıyorum. Bir de Didem Zeybek ile tanıştığım günü unutamıyorum. Eğitimden bir gün önce tanışmıştık. Uzun bir zaman, en büyük hayalim onunla tanışmaktı.

Bu konuda yaşadığın en acı olay nedir?

Zumbayla ilgili beni üzen bir nokta yok. Çok mutlu olduğum bir egzersiz. Ama bazen yaptığımız yardım etkinliklerinde hasta insanları, çocukları gördüğüm zaman duygulanıyorum. Kelebek hastası çocuklar için düzenlediğimiz etkinlikte küçücük çocukları öyle görmek beni çok üzmüştü. Ağlayarak çıkmıştım, terk etmiştim orayı. Aynı şekilde down sendromlu çocuklar için yaptığımız etkinlikte de kendimi çok kötü hissetmiştim. “Neden ben sağlıklıyım” diye üzülmüştüm. Bu durumlarda sadece çok duygulanıyorum. Onun dışında hep eğlendiğim bir etkinlik.

Bu konuda yaşadığın en komik, en saçma, en tuhaf deneyim nedir?

Bir gün sınıfta ders veriyordum. Daima dersime gelen iki öğrencim vardı. Öğrencilerimden birisi video çekmek istedi. Telefonlarımızı öne koyduk, müziği açtık. Bütün sınıfla birlikte video çekiyoruz. Video çekmek isteyen öğrencim de yanımdaydı. Sonra bir hareket sırasında bir an ayağını kaldırdı. Ama aşırı kaldırdığı için bir anda ayakkabısı fırladı. O an video kaydı da elimizde var. Her baktığımda hala güldüğüm bir olay. Yaşadığım en komik an buydu.

Her şeye sıfırdan başlayabilecek olsaydın yine aynı mesleği seçer miydin? Cevabın evetse neden? Hayırsa ne yapmak isterdin ve neden?

Kesinlikle cevabım evet. Hiçbir şekilde pişman değilim. Çünkü bana çok şey kattığını düşünüyorum. Beni hem ruhani hem de fiziksel olarak çok beslediğini düşünüyorum. Çok fazla sağlık sorunum olduğu için çok kilolu olduğum bir dönemim oldu. 120 kilo kadar oldum ve bu dönemi aşmamda en çok da zumba yardımcı oldu. Hem sağlık anlamında hem de ruhani anlamda çok yardımcı oldu. Aynı zamanda kazandığım insanlar, tanıştığım yeni arkadaşlar, yaptığımız etkinlikler, mutlu ettiğimiz insanlar… Dünyadaki en güzel his bence. O yüzden sıfırdan başlasam yine zumbayı seçerdim.

Buradan kadınlara ne söylemek istersin?

İstediğimiz her şeyi yapabilecek güçteyiz. İnsan bir şeyi gerçekten istedikten ve çabaladıktan sonra öyle ya da böyle erişebileceğini düşünüyorum. Zumba adına konuşmak gerekirse bazen çekinceler olabiliyor. Ekonomik kaygılardan dolayı ya da özgüveni olmadığı için dans etmek istemiyor olabilirler.  Ekonomik kaygıların çözümü biraz daha zor olsa da var. Belediyelerin etkinlik alanlarına gidip çalışılabilir ya da evde bir şekilde bir eğitmenle online olarak çalışılabilir. Özgüven kaynaklı kaygılar yaşayanlar, zumbaya başladıktan sonra görecekler ki çözülebilen bir şey. Bir insanın kilolu, zayıf, uzun ya da kısa olması hiçbir şekilde onun yapmak istediklerine bir engel değil. Kilolu ya da zayıf bir insan zumba yapabilir ya da yapamaz diye bir şartlandırma olmamalı. İstedikten ve kendilerini mutlu hissettikten sonra istedikleri her şeyi yapabilirler.