PYD'li Netewî Xemgîn: Kadınlara yönelik saldırılar komplonun bir parçasıdır
PYD Kadın Meclisi Başkanı Natewî Xemgîn, bölgeye yönelik yürütülen siyasi gelişmeleri değerlendirerek, öncü kadınların hedef alınmasının nedenini “Kadınlara yönelik saldırılar uluslararası komplodan bağımsız değil” diye ifade etti.
ROJ HOZAN
Qamişlo- Demokratik Birlik Partisi (PYD) Kadın Meclisi Başkanı Netewî Xemgîn, ajansımız NuJinha’nın sorularını yanıtladı. Hegemon güçlerin saldırıları ve planlarını değerlendiren Netewî Xemgîn, Suriye’de derinleşen çatışmaların yarattığı sorunları anlattı. Ortadoğu’da 3‘üncü Dünya Savaşı'nın yaşandığını belirten Netewî Xemgîn, bu savaşa karşı olan öncü kadınların hedefe alındığını ancak IŞİD’in sadece Ortadoğu’yu değil tüm dünyayı tehdit ettiğine dikkat çekti.
‘Savaşın merkezi Ortadoğu’
*Başta Kürdistan olmak üzere toplumların iradesine karşı yürütülen saldırıları ve planlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu anda sürmekte olan üçüncü dünya savaşının merkezi Ortadoğu’dur ve özellikle de Kürdistan'da gelişiyor. Halkın iradesi üzerinde pazarlık yapan hegemonik devletler, her zaman toplumun huzursuz yaşamasını istediler. Türkiye, Rusya ve İran hegemon devletlerdir. Tek cephe olmak istiyorlar ve Ortadoğu'daki mevcut çatışmalardan kazanç elde etmek istiyorlar. Türk devleti, birinci ve ikinci dünya savaşını bir kayıp olarak görüyor. Çünkü birinci ve ikinci dünya savaşlarında imparatorlukla yönetiliyordu. Ondan sonra ise cumhuriyetle yönetildi. Şimdi de hayallerini üçüncü dünya savaşında egemenliklerini yeniden imparatorluk haline getirmek ve Ortadoğu'daki egemenliklerini garanti altına almak üzerinden kuruyorlar. Türk devleti imparatorluğunu nasıl yeniden kuracak? Bunu ülkeleri işgal ederek yapmaya çalışacak. Aynı zamanda Rusya da gücünü geri kazanmak ve kayıplarını telafi etmek istiyor.
Şuan içinde bulunduğumuz yılda Lozan Antlaşması bitiyor. Bu yüzden o antlaşmada yapılan paylaşımları kendilerine göre düzenlemek istiyorlar. Türk devleti ve Rusya, kirli bir tarihe sahip. Halk, ulus ve dinler üzerine olan hesaplarıyla güç sahibi olmuşlar ve devletçi zihniyetlerini bunun üzerinden geliştirmişlerdir. Şu anda Türk devleti siyasi, diplomasi, yaşam ve ekonomi gibi birçok alanda sıkıntı yaşıyor ve seçimleri de yaklaşıyor. Erdoğan kendisini yeniden güçlendirmesi için savaş ve işgal hamleleri atması gerektiğini düşünüyor. Türk devletinde demokrasi, barış ve çözüme yönelik hiçbir adım yok. Ortadoğu ve Kürdistan'dan geçen stratejik yollar nedeniyle kendi savaşının merkezini Kuzey ve Doğu Suriye olarak görmektedir. Bu anlamda Kürt toprakları üzerinde çok sayıda plan ve pazarlık yapmaktadır. Hegemonların gaz, petrol, su, toprak hesaplarının hepsi Kürdistan üzerinden yapılıyor. Öte yandan şu anda Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş yaşanıyor. Birçok devlet Ukrayna'yı destekliyor. Uluslararası devletler, savaşın merkezinin Avrupa olmasını istemiyorlar bu yüzden savaşın merkezinin hep Ortadoğu olmasını istiyorlar. Rusya gücünü tamamen kaybetmemek ve Ortadoğu'da kazanç elde etmek için Türk devleti ile anlaşmalar yapıyor.
‘Çözüm ve savunma gücümüzde var’
*Suriye sorununu çözmek için bir araya gelen güçler mevcut çatışmanın çözümü olabilir mi? Şimdiye kadar neden Suriye için kalıcı bir çözüm geliştirilmedi?
Suriye rejiminin elinde hiçbir yer kalmadı. Rusya ve İran’ın gücüyle bugün ayakta duruyor. Bu yüzden Suriye rejimi, var olan ittifaklarla bölgemizdeki Kürtler üzerindeki hesaplarını var olan antlaşmalarla güçlendirmek istiyor. Şuan yapılan tartışmalarda Rusya, Suriye ve Türkiye'nin bu ittifaklarının yönünü nereye vereceğidir. Bunlardan biri Türk devleti seçimlerde başarılı olmak istiyor. İkincisi, Rusya Ukrayna'daki savaştan çıkıp savaşı Ortadoğu'ya döndürmek istiyor. Üçüncüsü, Suriye, tüm çetelerinin bölgemize girmesini ve İdlib, Ezaz, Cerablûs gibi ellerinden alınan bölgeleri çetelerden geri almak istiyor. Böyle bir planının olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu ittifak başarılı olamayacaktır. Çünkü Suriye halkının çıkarlarına değil. Demokrasi ve barışa hizmet etmiyor. İktidarların çıkarlarına hizmet ediyor.
Şu anda muhalefetin elindeki bölgeler Suriye'ye teslim olursa, bu anayasa ve yasayla Suriye sorunu çözer mi? Hayır çözmez. Rusya ile Türkiye ittifakı, bu toplumun iradesi üzerine hesapları oldukça kalıcı bir çözüm olmayacaktır. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki Özerk Yönetim olarak bizde proje sahibiyiz. Çözüm ve savunma gücümüzde var. Kaderimizin kirli planlarla belirlenmesini kabul etmeyeceğiz. Öncelikle Suriye topraklarındaki çetelerin varlık sorununu çözülmeliler ve anayasa değişikliklerini beraberinde getirmeliler. Türk devletinin bölgeye yönelik saldırıları, Türk devletinin zayıflığından kaynaklanıyor. Bunun için Demokratik Ulus çerçevesinde demokratik örneklerin geliştirilmesi gerekir. Türkiye içinde birçok bölünme ve siyasi sorun var. Var olan cephe güçlü değil. Çünkü katletme, işgal etme ve hesapları üzerinden kendisini güçlü göstermeye çalışıyor.
‘Kadın şahsında özgür toplumu kaybettirmek istiyorlar’
*Kadın özgürlük davası ve haklarına yönelik saldırılar nelerdir ve hangi yöntemlerle saldırılıyor?
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik saldırı ve komplonun iki temel hedefi vardı. Biri kadın mücadelesini baltalamak, diğeri ise Kürt halkının davasını yenilgiye uğratmaktı. Bu iki dava kaybedilmiş, unutturulmuştu. Önder Apo’nun ortaya çıkmasıyla birlikte, bu iki dava gerçek hakikat arayışını yeniden ortaya çıkardı ve devreye girdi. Eğer bu iki dava çözüme kavuşturulmazsa Ortadoğu ve tüm sistemlerin sorunu çözülmez. Temel olan kilit bu iki davadır. Önder Apo, Demokratik Konfederalizm sistemini geliştirdiğinde, kadın, genç ve halk iradesini eline aldı ve demokratik çizgiyi geliştirdi. Demokrasinin aksine Türk devleti ve tüm uluslararası devletler komplo geliştirdi. Türk devleti ile Fransa arasındaki planlarla kadın özgürlük çizgisinin savaşçıları Sakine Cansız ve Emine Kara şehit edildi. Bu, Türk devletinin kadın davasına karşı her zaman faşist bir sistem yürüttüğünü göstermektedir. Bu erkekçil sistem kadınların öne çıkmasına izin vermiyor. Çünkü özgür kadın sayesinde özgür bir toplum inşa edileceğini biliyorlar.
Kadın şahsında özgür toplumu kaybettirmek istiyorlar. Kadına yönelik bir saldırı yapıldığında aslında bu topluma yönelik bir saldırıdır. Öncü kadınların hedef alınması, demokratik fikirlerin hedef alınması demektir. Sakine Cansız ve Emine Kara gibi öncü kadınlar şahsında bir tarih hedef alındı. Şuan kadınlar davalarını savunacak düzeye geldiler. Kadını inkar eden toplumdaki erkekler, bugün Rojava Kürdistan'ında kadınlarla yan yana çalışıyor. Kadına yönelik saldırı ve uygulamalar Önder Apo'ya yönelik komplodan farklı değil. Sistem kadınları kendisine yönelik bir tehdit olarak görüyor. Çünkü her kadın özgürlük ve demokrasi istiyor. Şimdi de kadınlara yönelik çok büyük bir saldırı var. Kadınların yaşamlarına ve değerlerine yönelik bir saldırı var. İran devriminin gücü nereden çıktı? Bugün jin, jiyan, azadî sloganı Sakine, Evin, Zilan ve kadın davası uğruna şehit olan tüm kadınların kişiliklerinden güç almıştır. Özgürlük yürüyüşü kadınlarla devam edecek ve şimdi kadınlar 5 bin yılın intikamını alıyor.
‘DAİŞ tüm insanlık için bir tehdit’
*IŞİD’in varlığı tüm dünya için nasıl bir tehlike oluşturuyor ve bu tehlikeye karşı nasıl bir çalışma yapılmalıdır?
Bugün DAİŞ çeteleri tüm insanlık için bir tehdit oluşturuyor. Ancak ne yazık ki bugün sadece Rojava Kürdistan ve onun savunma güçleri bu tehlikeye karşı savaşıyor. DAİŞ’i yaratan, örgütleyen ve bölgemize geçiren Türk devletiydi. Bunu kanıtlayacak çok sayıda belge elimizde mevcut. DAİŞ’in temel hedefi toplumu yok etmek. Bu terör çetelerinin kendi insani yasaları yok ve savaş standartlarına göre hareket etmiyorlar. Bundan daha tehlikeline olabilir ki? Türk devleti DAİŞ’i yeniden canlandırma ve bunun üzerinden kendini canlandırmaya çalışıyor. Bugün işgal altındaki topraklarda yürütülen uygulamalar tüm insani ahlak ölçülerini aşmış durumda. DAİŞ nerede olursa olsun bir tehdittir. Bu yüzden bu terör çetelerine karşı herkesin birlik olması gerekir. Uluslararası güçler görev ve sorumluklarına göre hareket etsinler. Çetelere karşı duruşları net olsun. Bu çetelerin cezalandırılması için bir mahkeme kurulması gerekiyor. Ayrıca çetelere yardım edenlerin de cezalandırılması gerekiyor. Ortadoğu'daki tüm demokrasi isteyen toplumların, kendini örgütlemesi gerekiyor. Erk zihniyete karşı mücadelelerini büyütmeleri gerekiyor. Devlet hiçbir zaman halklara hizmet etmedi. Bu yüzden devlet zihniyeti kadın ve toplum için tehlikelidir. Aynı zamanda toplum örgütlendiğinde devlet zihniyeti de yıkılacaktır. Ayrıca jin, jiyan, azadî sloganını her yönüyle güçlendirmeliyiz, o zaman haklarımızı tam olarak garanti altına alabiliriz.