Pervin Buldan: Tutuklanan gazeteciler özgür basının onurudur
“Tutuklanan gazeteciler özgür basının onurudur” diyen Pervin Buldan, TTB Merkezi Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve 9 gazetecinin tutuklanmasına tepki gösterdi.
Ankara - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis Grup Toplantısı'nda gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına dikkat çeken Pervin Buldan, “Hakikatin üzerini örtebilmek için de her gün baskı ve şiddet politikasına, yalan propagandasına yöneliyorlar. Şebnem hocayı tutukladılar. Hakikati cesaretle dile getirdiği için. Şebnem hocanın durduğu yer, tam da hakikatin yanıdır. Demokrasinin yanıdır. Barışın ve birlikte yaşamın yanıdır. Kısacası savaş karşıtlığının yanıdır. Demokrasiden ve toplumsal barıştan yana olan herkesin duracağı yer de Şebnem hocamızın yanıdır. Buradan kendisine selam ve sevgilerimizi gönderiyor ve kucaklıyorum” diye belirtti.
Pervin Buldan’ın konuşmasından bazı bölümler şöyle:
“Yine tam da bu süreçte Mezopotamya ve JINNEWS çalışanı gazetecileri, kadın muhabirler ağırlıklı olmak üzere tutukladılar. Hakikati yazdıkları için. Tutuklama, halkın haber alma özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır. Bu ülkenin ihtiyacı, hakikatin gereğini yerine getiren gerçek gazetecilerdir. Saray’ın talimatının gereğini yerine getiren bağımlı kalemler değildir! Tutuklanan gazeteciler, özgür basının onurudur. Demokrasinin onurudur. Buradan hepsine kucak dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
‘Asla geri adım atmayacağız’
Sizin değerli kaleminiz tarihin onurlu sayfasını yazmaya devam edecektir. Kaleminize kelepçe vuranlar ise tarihin karanlık sayfasında anılmaya devam edecektir. Ve bugün görüyoruz ki, Apê Musa’yı katleden zihniyetin fikriyatı iktidardadır. Ama bu zihniyet de bilsin ki, Musa Anterlerin, Mehmet Sincarların, Vedat Aydınların fikriyatı ve mücadele mirası da bizim haritamızdır, rehberimizdir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Onlar, baş eğmedi. Geri adım atmadı. Biz de asla geri adım atmayacağız. Zulmünüz karşısında asla boyun eğmeyeceğiz. Şebnem hocanın ve özgür basın çalışanlarının tutuklanması tam da cumhuriyetin 99’uncu kuruluş yıldönümüne denk getirildi. Bu bir tesadüf değil. Verilen mesaj çok açık ve net olarak anlaşılıyor. Ret ve inkâra devam edeceklerinin sinyalini veriyorlar. Yani bir yüzyıl daha böyle sürdürmek istiyorlar. Ama bunu bir takım demokrasi söylemleriyle ambalajlayarak topluma sunuyorlar.
‘Çoğulculuktan yanaysanız önce tekçiliğe son verin’
AKP’nin Genel Başkanı ‘Türkiye yüzyılı’ adı altında seçim propagandası içeren bir konuşma yaptı. İki gün önce yaptığı o görsellikte. Hukukun üstünlüğünden, çoğulculuktan, hakkaniyetten, inkâr ve kutuplaştırma yerine kucaklama, nefret yerine sevgi siyasetinden söz etti. Sadece bunu dinledik. Her bir vatandaşın özgürlüklerinin teminat altına alınacağını söyledi AKP Genel Başkanı. Sormak istiyoruz, acaba bu söylediklerine kendisi inanıyor mu gerçekten? Mesela herkesi eşit vatandaş olarak görüyor mu? Mesela hukuka inanıyor mu? Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? İnkârı bitirmek mi istiyorsunuz? Buyurun hemen tecridi sonlandırarak buradan başlayabilirsiniz. Madem özgürlüklerden yanasınız buyurun, haksız hukuksuz tutuklanan, rehin alınan binlerce insanın özgürlüğünden başlayalım! Hakkaniyetten, çoğulculuktan yanaysanız buyurun önce tekçiliğe bir son verin. Tüm ayrımcılıkları kaldıralım, tüm kimlik ve inançlar arasındaki eşitliği sağlayalım. Var mısınız? Gerçekten buna var mısınız, var mı cesaretiniz ve bunu yerine getirecek yüreğiniz? Olmadığını biliyoruz sizde ne o cesaret ne o yürek ne kararlılık var.
‘Eski zihniyetten yeni bir şey çıkmaz’
Tabi bu söylediklerine inanmadıklarını her gün sayısız örneklerle göstermeye devam ediyorlar. Bunları söylerken, gazeteciler cezaevinde tutuklu. Binlerce siyasetçi, seçilmiş cezaevinde rehin. Hani özgürlükler teminat altına alınacak diyor ya bu örnekleri veriyoruz. Yaptıklarınız ortada. Zihniyetiniz meydanda. Sizin zihniyetiniz geçen yüzyılın zihniyetidir. Eski zihniyetten hiç yeni bir şey çıkmayacağını biliyoruz, bir kere tabiatın kuralına aykırıdır bu! Yüzü, vesayete, yasaklara, inkâra, baskıya, adaletsizliğe dönük olanların gelecek yüzyıl vizyonu olmaz, olamaz. Yüzleşme ve adalet olmadan yeni bir yüz yıl hiç olmaz. Yeni yüz yıldan söz edenlerin önce yüzünün olması gerekir. Kırmadık, dökmedik, tahrip etmedik bir şey bırakmadılar. Kendine ve yandaşlarına yeni bir yüz yıl hayali kuruyorlar. Buna da 85 milyonu inandırmaya çalışıyor. Buradan söylüyorum: AKP-MHP ikilisinin tahayyül ettiği yüzyılda Kürtler, Aleviler, inanç ve kimlikler, ezilenler, yoksullar, kadınlar, gençler, emekçiler yok. Demokrasi, özgürlük, adalet ve toplumsal barış yok.
‘Bunların yüzyılında tekçilik var, tecrit var, rant var’
Bunların yüzyılında tekçilik var, tecrit var, rant var, kutuplaştırma var, ekonomik kriz var, yozlaşma ve çürüme var. 5’li çeteler var. Yolsuzluklar var. Kadın ve Kürt düşmanlığı var. Emek sömürüsü var. Var da var. Biz biliyoruz ki tekçiliği, talan sistemini, çözümsüzlük ve bastırma siyasetini ikinci yüzyıla taşımak istiyorlar. İşte burada duracaksınız. Biz buraya bir nokta koyuyoruz. Bu iş öyle sizin sandığınız gibi kolay değil. Bu ülkeyi mahvettiniz! Bu ülkeyi açlığın yokluğun sefaletin içine soktunuz, cezaevlerini toplama kamplarına çevirdiniz. Acı ve yıkımdan başka bir şey getirmediniz. Şimdi kalkmış ikinci yüzyıl diye 85 milyonu kandırmaya çalışıyorsunuz. Bir yüzyıl daha böyle devam etmeyecek. Buradan topluma söz veriyoruz. Çünkü ne toplum eski toplumdur. Ne Kürtler eski Kürtler’dir. Ne de bu coğrafya eski coğrafyadır. Ne de dünya eski dünyadır. Bu gidişat değişecek ama Türkiye halklarının mücadelesi ile değişecek. İkinci yüzyılın aktörü siz değilsiniz. Türkiye halkları olacak. Asıl kurucu ve belirleyici güç halklardır! Gelecek yüzyılın sahibi faşizme karşı onurlu direnişin sahipleridir. Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir bu kadim topraklarda yaşayan ve yok sayılan, dışlanan tüm halklardır. Kadınlardır, gençlerdir, emekçilerdir, ezilenlerdir.
‘Kobanê ruhu ışık tutmaya devam edecek’
Bakın; Rojava’da halkların demokratik birliği ve dayanışması büyük demokratik kazanımları beraberinde getirdi. Orada ortak bir demokratik gelecek şekilleniyor. Bu gün aynı zamanda 1 Kasım Dünya Kobanê Günü. Buradan tüm direnen Rojava halklarını, 'Jin jiyan azadî' diyen tüm kadınları selamlıyor ve 1 Kasım Kobanê Günü'nü kutluyorum. Bu dayanışma ruhu tüm halkların mücadelesine ışık tutmaya devam edecektir.
Milyonların yürüyüşünü engelleyemezsiniz
Yine Jina Emînî için İran başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde büyüyen kadın direnişi, kadınların ve halkların kendi geleceğini belirleyecek temel güç olduğunu bizlere göstermektedir. Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, barış ve emek mücadelesini çökertemediniz. Bu mücadele etrafında kenetlenen milyonların yürüyüşünü engelleyemediniz. İşte bu gücü ikinci yüzyılın en büyük kazanımlarına dönüştürmekte sonuna kadar kararlıyız. Bundan geri dönüş yoktur, olmayacaktır da.
‘3’üncü yolda birleşelim’
Buradan tüm topluma çağrıyı sorumluluk olarak yerine getirmek istiyorum. Gelin hep birlikte bu ortak ilke ve hedeflerde gücümüzü birleştirelim. Birlikte yürüyelim. Zoru birlikte başaralım! Ülkeyi gerçek bir demokratik cumhuriyet ortamına hep birlikte taşıyalım. Bir dönemi kapatalım ve yeni aydınlık bir dönemi hep birlikte başlatalım! Çok sesli ülkenin çok renkli kimlikleri, halkları olarak, tekçiliği tarihe gömelim. Evet, seçimlere de bu mücadele hedef ve stratejimizden aldığımız güçle hazırlanıyoruz. Ve dünde kalmak, dünü bir daha yaşamak istemeyen, yeni bir geleceğe adım atmak isteyen her bir yurttaşımıza diyorum ki, yeni, güzel ve umut dolu bir yarını, yarınları hep birlikte oluşturabiliriz. Gelin HDP’nin açtığı 3’üncü yolda birleşelim. HDP’de güçbirliğini en kısa zamanda oluşturalım. Yarınların birliğini, umudun birliğini HDP’yle sağlayalım.”