Pervin Buldan: Haklarımızın ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz
Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kürt Lider Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı’da devam eden tecritten HDP’nin kapatılma davasına, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden Cumartesi Annelerine yönelik açılan davalara dikkat çekerek, “Mücadeleyle kazanılan haklarımızın ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Ankara - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Pervin Buldan’ın konuşmasında partilerine yönelik açılan kapatma davası, Kürt Lider Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit politikaları ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshi önemli gündem başlıklarıydı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuşmasına yaşamını yitiren Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım ve 30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak başladı. “Bu iktidar sürdükçe bu ülkede hiç kimse güvende değildir” diyen Pervin Buldan, toplumsal, siyasi ve iktisadi alanda yaşanan birçok sorunun her gün daha da derinleştiğine dikkat çekti.
Pervin Buldan şöyle konuştu:
“Halkın sorunlarına çözüm üretmesi gereken parlamentoyu devre dışı bıraktılar. Meclis'in denetim yetkisini ortadan kaldırdılar. Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp, tek adamın kuvvetler birliğine dönüştürdüler. Bağımsız olması gereken yargıyı sarayın baskı aracı haline getirdiler. Anayasayı ve yasaları rafa kaldırdılar. Bunun örneklerini her gün görüyoruz. Kararlar artık anayasaya ve hukuka göre değil, tek adamın iki dudağı arasından çıkacak fermana göre alınmaktadır. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan muhalefeti dinleme, ortak akıl oluşturmak yerine muhalefete savaş açmış durumdalar. Demokrasinin en temel ilkesi olan seçme seçilme hakkına darbe yaptılar. Milyonlarca Kürdün iradesini yok sayarak HDP belediyelerini gasp ettiler.”
“Çözüm erken seçim”
Pervin Buldan herkesin adalet arayışında olduğuna dikkat çekti ve çözümün erken seçim olduğunu söyledi.
“Sokakta herkes adalet diye feryat ediyor. Buldukları çözüm HDP’ye ve hak arayan herkese karşı adaletsizliği büyütmek olmuştur. Çaresizlik içindeki halk aş ve iş istiyor, huzur istiyor. Saray iktidarının sunduğu çözüm HDP hakkında kapatma davası açmaktır. Aşı yok. Pandemi her gün can almaya devam etmektedir. Buldukları çözüm; halkı eve, siyaseti HDP’ye kapatmaktır. Tek icraatları; huzur ve refah isteyen halka, umudun, demokrasi isteyenlere siyasetin, adalet talep edenlere adaletin yolunu kapatmaktır. Günde en az iki kadın katledilmektedir. Çözümleri; erkek şiddetiyle mücadele olan İstanbul Sözleşmesi’nden kaçmaktır. İşkence, çıplak arama, insan hakları ihlalleri ayyuka çıkmıştır. İktidarın bulduğu çözüm; insan hakları mücadelesi veren Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımızın vekilliğini düşürmek, sabah namazında hukuksuzca ve saygısızca gözaltına almak olmuştur. Cumartesi Anneleri çeyrek asırdan uzun bir süredir adalet mücadelesi vermektedir bu ülkede. İktidarın çözümü; Cumartesi annelerini yargılamak, hakikatleri ise karartmak olmuştur. Halk bu iktidardan kurtulmak için bir an önce seçim sandığı istemektedir ve bunu talep etmektedir. Biz de buradan çağrı yapıyoruz, çözüm erken seçimdedir.”
“Kumpas davasıdır”
AKP’nin siyasi hesaplarının önündeki tek engelin HDP olduğunu vurgulayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Çok net olarak söylüyorum, altını kalın harflerle çiziyorum. Kapatma davası kararını, iki yıl önce yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerini kaybettikleri 31 Mart akşamı verdiler. 23 Haziran akşamı da kapatma davasını planlayarak, takvime bağlayarak düğmeye bastılar. Bu nedenle bu dava siyasi bir intikam davasıdır. Bu, hukuki değil, siyasi bir davadır. Sandıkta kaybetme davasıdır. Halka, halkın iradesine karşı açılan bir kumpas davasıdır… Bu ülkede az da olsa eğer bir hukuk kırıntısı kaldıysa, hukukun onuruna sahip çıkan hukukçular varsa, kapatma davasıyla ülkeyi karanlığa gömmek isteyenlerin karşısında cesaretle durmalıdır. Hukuk adına, toplumun geleceği adına, demokratik Türkiye adına bu darbe iddianamesini yırtıp çöpe atmalıdır” diye konuştu.
“Telefon neden kesildi?”
Kürt Lider Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikalarına dikkat çeken Pervin Buldan, sözlerine şöyle devam etti: “Toplum olarak yaşadığımız kuşatmanın bir diğer ayağı da İmralı’da sürdürülen hukuksuz tecrittir. Devlet kendi hukukunu İmralı'da yok saymaktadır. Son 10 yılda İmralı’ya yapılan 951 avukat başvurusundan sadece 5’ine, 375 aile görüş başvurusundan ise sadece 26’sına cevap verilmiştir! En insani talep olan aile görüşü ve hukuki talep olan avukat görüşü keyfi olarak engellenmektedir. Böyle bir hukuksuzluk olabilir mi? Sormak istiyorum: Anayasada yazılı olan hukuk devletinin sınırları İmralı’nın kıyısında mı bitiyor? Ötesine geçmiyor mu? Bu sorunun cevabını iktidardan, Adalet Bakanından bekliyoruz.”
Pervin Buldan, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin kesilmesi hakkında ise, “Bakınız; avukatları, geçen hafta Sayın Öcalan’ın ailesiyle kısa bir telefon görüşmesi yaptığını, kendisinin hukuksuzluktan bahsettiği ve avukatların gelmesi gerektiğini söylediği andan itibaren görüşmenin kesildiğini ve tamamlanamadığını kamuoyuna açıklamıştır. Bu bir telefon görüşmesi değildir. Bu bir aile görüşü değildir. Tecridi sürdürme ısrarıdır. Milyonları ilgilendiren bir konuda böylesi bir ciddiyetsizlik ve keyfiyet asla kabul edilemez. Haliyle orada nelerin olduğunu, telefonun neden kesildiğini, neden avukatları ile görüştürülmediğini sormak isteriz” dedi.
Pervin Buldan, tecridin kaldırılması ve diyalog kanallarının açılmasını isteyerek, aynı zamanda tutuklu ve hükümlülerin açlık grevlerine dikkat çekti ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu ile CPT’ye hukuksuzluklara karşı tutum alma davetinde bulundu.
“Diğer fail de sözleşmeyi kaldırandır”
Pervin Buldan’ın gündeminde İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi de vardı: “Çok açık söylüyorum, kadına yönelik her erkek şiddetinde failin biri cinayeti işleyense, diğeri de İstanbul Sözleşmesini ortadan kaldıran zihniyettir. Bu kadın düşmanı iktidar, bundan sonra her kadın cinayetinin suç ortağıdır, faili ve sorumlusudur. İstanbul sözleşmesi artık kadınlar için mücadele ortaklığıdır. Sözleşmeyi savunmak milyonlarca kadının bedenini, yaşamını, taleplerini ve iradesini savunmaktır. Kadınları başının örtüsüne göre, kadınları diline ve inancına göre, kadınları yaşam tarzına göre ayıran bu erkek iktidarı bilmeli ki biz kadınlar kadın kimliğimizde ve sömürüye karşı mücadelemizde biriz, beraberiz. Bundan sonra da bu yolda beraber yürüyeceğiz.”
“Çekilmesi gereken iktidardır”
Fesih kararının kadınlar için yok hükmünde olduğunu dile getiren Pervin Buldan, konuşmasına şöyle devam etti: “Mücadeleyle kazanılan haklarımızın ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Buradan tüm kadınlara çağrı yapıyorum; kadın hakları ve kazanımları bir bütündür. Biri gasp edildiğinde sıra diğerine gelecektir. Belediyelerimize kayyım atayarak eş başkanlık sistemimizi ortadan kaldırmayı hedeflediler. İşte İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin yolunu bu yöntemle açtılar. O yüzden tüm kazanımlara bir bütün olarak sahip çıkmalıyız. Elbette kadınların bu mücadele sözleşmesi günü geldiğinde bu tekçi erkek iktidarını da feshedecek ve tarihin çöplüğüne gönderecektir. Buradan AKP’nin Genel Başkanı'na şu çağrıyı yapıyorum. Sizin çekilmeniz gereken yer İstanbul Sözleşmesi değil, oturduğunuz koltuktur, iktidardır. Tek yapmanız gereken iktidardan çekilip gitmektir! Ya çekilerek gidersiniz, ya da kadınlar bu erkek saltanatınızı bitirerek sizi gönderecektir. Bizden söylemesi!”