Lübnan'daki siyasi krizden en çok kadınlar etkileniyor
Lübnanlılar, ekonomik, sosyal ve güvenlik dahil olmak üzere yaşamın çeşitli yönlerini etkileyen bir siyasi kriz içinde. Bu krizden en çok zarar görenler ise kadınlar. Ülkedeki belirsizliği gazeteci kadınlar ajansımıza değerlendirdi.
CAROLİNE BAZZI
Beyrut - Lübnan siyasal krizin gün geçtikçe derinleşerek devam eden Ortadoğu ülkelerinden biri. 15 Mayıs'ta düzenlenen 14’üncü cumhurbaşkanı seçimi sonrasında da siyasal krizi aşacak bir yapı açığa çıkmadı. 31 Ekim'de görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın yerine gelecek ismi seçmek için düzenlenen toplantıya, 128 milletvekilinden 109'u katıldı. Adaylardan Mişel Muavvad 38, İsam Halife 8, Ziyad Barud 2, Salah Hanin 2 oy alırken 59 oy da geçersiz sayıldı. Buna göre hiçbir aday cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli çoğunluğu sağlayamadı., 11’inci oturumun ne zaman yapılacağı ise henüz açıklanmadı. Lübnan Meclisi, yeni cumhurbaşkanını seçmek için ilk oturumunu 29 Eylül’de yapmıştı. Eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn da 31 Ekim 2016’da mecliste düzenlenen 46’ncı oturumun sonunda seçilebilmişti.
Yönetimdeki belirsizlik Lübna'nı içine sürüklediği siyasal krizi daha da derinleştirirken bu durum topluma anti demokratik uygulamalar olarak dönüyor. Ulus devletin yarttığı çatışma ve çıkmaz içindeki Lübna'nın çıkış için nasıl bir yol alacağıda muğlkalığını koruyor. Yaşanan siyasal krizi ve bu krizden en çok etkilenen kadınların yaşadıığı sorunları değerlendiren gazeteci kadınlar,
‘Diyalog krizden çıkış yoludur’
Gazeteci Rasha Al-Zein, krizin her geçen gün yakıcı etkilerinin arttığını düşünüyor.
“Şu anda her geçen gün artan bir siyasi kriz yaşıyoruz. Tüm meseleler birbiriyle bağlantılı. Siyasi kriz ekonomik, sosyal ve güvenlik düzeylerine yansımaktadır. Temsilciler Meclisi, hala cumhurbaşkanını seçemedi. Bu anlamda bir bilinmezliğe doğru gidiyoruz. Meclis Başkanı Nabih Berri, bir çağrı yaparak bir diyalog oturumu yaptı. Ancak meclis blokları davete cevap vermedi. Kimi milletvekilleri diyalog oturumuna katıldıklarını ifade ettiler. Herkes diyaloğun krizden çıkmanın yolu olduğu konusunda hem fikir. Bazı ayrıntılar üzerinde görüş ayrılıkları var ve milletvekilleri bu farklılıkları çözmek için diyalog masasına oturmaya hazır değiller. Bazı milletvekilleri, sanki Lübnan'da yaşadığımız tüm krizler ışığında zaman geçirme lüksümüz varmış gibi, bunu hafife alıyor.”
‘Siyasi kriz güvenlik krizi yarattı’
“Karar bizim elimizde olsaydı bu girdapta yaşamıyor olurduk” diyen Rasha Al-Zein, konuşmasını şu şekilde sürdürüyor:
“Her parlamento bloğunun kendi referansı ve dar hesapları var. Ancak şu iyi bilinmeli ki; siyasi kriz; ekonomik, sosyal ve güvenlik krizine yol açıyor. Siyasi kriz ve çözümsüzlük, eriyen maaşlarımız, çözümlerin aksaması, yüksek fiyatlar anlamına geliyor. Bu yüzden ekonomik krizlere çözüm bulmamızı bu durumlar etkiliyor. Siyasi krizin güvenlik cephesin de yansımalarına gelince, İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi'nin güvenliğin tesis edildiğine dair defalarca açıklamalarına rağmen gerçek tam tersini gösteriyor. Hırsızlık, saldırılar ve cinayetler var. Bugün bunları yaşıyoruz. Artık arkadaşlarımızla dışarı çıkmadığımız için sosyal hayatımız bile değişti. Bu krizlerin hepsi siyasi krizlerden kaynaklanıyor. Siyasi istikrar olduğunda ekonomik, güvenlik ve sosyal istikrara tanık oluyoruz.”
‘Cumhurbaşkanı hala seçilemedi’
Lübnanlı Gazeteci Maysa Abdel-Khaleq de, yaşanan sürecin hemen sonlanmayacağı görüşünde.
“Geçen 31 Ekim'den bu yana cumhurbaşkanlığı boşluğu yaşıyoruz. Hala bir cumhurbaşkanı seçilemedi ve seçilmeyecek gibi görünüyor. Meclis Başkanı Berri'nin çağrısı Lübnanlı Güçler Partisi liderliğindeki siyasi partilerin bunu reddetmesi ışığında diyalog karmaşık bir hal alıyor. Ülkeyi Lübnan'ın tanık olduğu en kötü ekonomik krizden çıkarmak için tüm taraflar cumhuriyet için bir cumhurbaşkanı seçimine ulaşmanın bir yolunu bulmaya çalışmalı. Bu en kötü üç ekonomik krizden biri” diyerek, reformlar yapılmadan Lübnan’ın başarılı olamayacağını söylüyor.
‘Tüm kadınları etkiledi’
Siyasi krizin Lübnanlı yurttaşlara özellikle de kadınlara yansımasına dair de konuşan Maysa Abdel-Khaleq, “Siyasi kriz sadece çalışan kadını değil evdeki kadınları da etkiledi. Bu durum psikolojik yorgunluğu ve aileye bir yük olarak yansımaktadır” diye belirtiyor.
‘Büyük bir baskı altında yaşıyoruz’
“Biz kadınlar olarak ataerkil zihniyetten henüz tam olarak kurtulamamış bir toplumda yaşıyoruz” diyen Lübnanlı gazeteci Joyce Nofal ise, “Lübnan'da üç yıldır siyaset sahnesinde ıstırap çekiyoruz ve cumhurbaşkanlığı boşluğu ve geçici hükümet ışığında gerçek bir kriz yaşıyoruz. Kriz kadınları psikolojik olarak etkiliyor. Büyük bir baskı altında yaşıyoruz. Yaşam tarzımız bir anda değişti ve gerçeklere ayak uydurmak zorunda kaldığımızı bile bile yaşadıklarımızı özümseyemez hale geldik. Toplumsal açıdan büyük baskı var. Kadınlar dışında herkesi daha yüksek seviyelerde etkiler hale geldi. Kısmı ekonomik bağımsızlıklarını elde eden kadınlar bile bugün zorluklar yaşıyorlar” diye konuşuyor.
‘Suç oranı artıyor’
Bir kesimin Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresinin dolmasıyla durumun değişeceğine inandığını ifade eden Joyce Nofal, “Ekonomik, sosyal ve mali durum da dahil olmak üzere birçok nedenden dolayı güvenlik kaosu korkusu var. Kriz kimilerini hırsızlığa veya cinayete başvurmaya itiyor. Bugün toplumumuzda buna tanık oluyoruz. Çünkü istatistikler suç oranının çeşitli bölgelerde ve tüm toplumda önemli ölçüde artığını gösteriyor” diyor.