Hükümetin yanlış politikaları Federe Kürdistan’da huzur bırakmadı
Federe Kürdistan Bölgesi’nde savaş ve işgal gün geçtikçe derinleşiyor, ekonomik kriz, alım gücü, savaşla birlikte gelişen toplumsal şiddet bölge yurttaşlarında huzur bırakmadı. Kadınlar yaşadıklarını ajansımıza anlattı.
ŞİNYAR BAYÎZ
Süleymaniye - Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi topraklarında Türkiye’nin askeri varlığı, yürüttüğü operasyonlar yurttaşlara, yurttaşların arazilerine, tarımına, ekonomisine, doğasına ve hatta canına mal oluyor. Bölge hükümetinin yıllardır gerçekleşen operasyonlara yardımı nedeniyle, yurttaşların hükümet ve yöneticilerine neredeyse güveni kalmadı. Politik güvensizlik ortamında yaşamlarını sürdüren Federe Kürdistanlılar, ekonomik krizle de boğuşmak zorunda kalırken, bölgede derinleşen savaş, toplumsal şiddeti de tetikliyor. Deyim yerindeyse bölge yurttaşları bıçak sırtında yaşıyor. “Huzurumuz kalmadı” diyen Süleymaniyeli kadınlar Türkiye’ye ait saldırıların Zaxo’nun Perex köyünde yaşanan katliam ile ancak görüldüğünü söylüyor ama bunun yıllardır da sürdürüldüğünü hatırlatıyorlar.
Bölge göçe zorlanıyor!
Bölgedeki istikrarsız durum yurttaşları göçe zorlarken, bölgeyi insansızlaştırmaya çalışan politikalar nedeniyle de Kürdistan coğrafyasının boşaltılması neredeyse teşvik ediliyor. Güvenli yaşam alanlarına yönlerini vermek isteyen çok sayıda Kürdistanlı göç yollarında yaşamlarından oluyor, Irak’tan 2015 ve 2021 yılları arasında 633 bin 273 kişi göç etti ve bunlardan 261’i göç yollarında hayatlarını kaybetti. 336 kişi ise göç yollarında yaralandı. Sadece Kürdistan Bölgesi'nde 2021 yılının 10 ayında 37 bin kişi yerinden edildi, 10 kişi hayatını kaybetti ve 12 kişi kayıp, başlarına ne geldiği bilinmiyor.
Mikrofonumuzu sokağa uzatıyoruz. Yurttaşlara kendilerini güvende hissedip hissetmediklerini soruyoruz ve kendilerine huzurlu hissetmeleri, barışçıl bir ortamda yaşayabilmelerini nasıl sağlayacaklarını, çözüm önerilerini de alıyoruz. Yurttaşlar, “Sadece Kürdistan bölgesi değil, güvenli yaşayabileceğimiz bir alan yok” diyorlar.
"Bölgenin bir hükümeti var ve sınırlarını korumalı"
Dinya Salih, Süleymaniyeli ancak Finlandiya’da ikamet ediyor. Memleketine ziyaret için geldiğini ve içler acısı durumdan çok rahatsız olduğunu söylüyor ve Kürdistan Bölgesi ile yabancı memleketler arasında büyük bir fark olduğunu anlatıyor. Dinya Salih, “İran, Türkiye gibi işgalci devletler her gün topraklarımız bombalıyor, yurttaşa saygı, insanların yaşam hakkına saygı duyulmuyor. Hükümet, işgalci ülkelerin saldırılarına karşı artık sessiz kalmamalıdır ve kendi sınırlarını koruyacak iradeyi göstermelidir” diye konuşuyor.
“Huzur kalmadı”
Nesrîn Heme Kerîm isimli yurttaş ise Kürdistanlıların yaşamlarında acı, ızdırap, katliam olduğunu ifade ederken, “Huzurumuz kalmadı” diyerek aslında coğrafik olarak çok güzel, zengin bir ülkeye sahip olduklarını ancak sürekli yaşanan saldırıların bunu görünmez kıldığını belirtiyor. “İşsizlik yüzünden halk çok kötü durumda. Kendi topraklarımız işgal altında her gün gençler katlediliyor ama kimse bununla ilgilenmiyor. Hükümet artık işgale, katliamlara, şiddete izin vermemeli, Kürdistan’ı korumalı” diyor.
Sebîhe Efûr ise huzur ve barış ortamının yaşadıkları coğrafyada neredeyse kalmadığını söylerken, “Ülkemizde ekonomi bozuldu, gidişattan dolayı herkes mutsuz. Kadına şiddet arttı. Devlet, yetkililer ülkenin içinde bulunduğu kötü duruma karşı aklına başına toplamalı hemen bir palan yapmalı” çağrısı yapıyor.
“Halkın çıkarları gözetilmeli”
Çinûr Heme Reşîd, Kürdistan Bölgesi’nde yaşamlarını sürdüren tüm yurttaşların hayat güvencelerinin olmadığını ve yaşamlarının tehdit altında olduğunu söylüyor. Yaşam tehdidinin yanı sıra yurttaşların hayatlarını olumsuz etkileyen birçok krizin de olduğunu, bunları herkesin gördüğünü aktarıyor. “Her gün kadınlar öldürülüyor ama failler nerede, neden cezalandırılmıyorlar? İşgalciler topraklarımıza saldırıyor ama hukuk yok, yetkililer sessiz çünkü hükümet kendi çıkarları için çalışıyor ve bunlara ses çıkarmıyor. Hükümet kendi çıkarlarını değil halkın çıkarlarını gözetmeli” şeklinde konuşuyor.
Süleymaniye’de mikrofon uzattığımız kadınların ortak gündemlerinin başında gelen bölgedeki huzursuzluğun, toplumsal huzursuzluğu tetiklediği oluyor ve hükümete çağrıların duyulmasını istiyorlar.