HABER MERKEZİ - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP’nin hazine yardımı hesaplarına bloke koydu. Alınan karara tepkiler gelmeye devam ederken, halk milyonlarca seçmeni olan bir parti için yürütülen bu politikanın amacına ulaşamayacağı görüşünde. Partilerinin 7 Haziran 2015 seçimlerinde de hazine yardımı olmadan seçimlere katılıp büyük başarı yakaladığını hatırlatan HDP Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

 ‘HDP gücünü halktan alıyor’

Bloke kararının Kürt seçmenlerin iradelerinin yok sayılıp siyasi alandan uzaklaştırma amacı taşıdığına yer veren Nuray Özdoğan, bu süreçte kendileri için asıl meselenin hazine yardımı değil artan baskı ve şiddet politikalarına karşı halkın hakları için mücadele etmek olduğunu vurguladı. Nuray Özdoğan, “Öncelikle şunu söylemek lazım; hazine yardımına dair düzenlemeler Anayasa Mahkemesi kararları ve yasal düzenlemeler gereği partiler arasında eşitlik yaratmak, demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru sayılan partilerin siyasi faaliyetlerine başka kaynak arayışları içine girmeden devam etmelerini sağlamak amaçlı yapılan düzenlemelerdir. Türkiye siyasetine baktığımızda HDP siyasetinin en önemli farkı ise gücünü her zaman halkın emeği, çalışması ve iradesinden almış olmasıdır. Kamuoyunda 5’li çete olarak adlandırılan yapı ve benzeri yerlerden kendisine gayrimeşru menfaat temin eden yapılardan fersah fersah uzak ve farklıdır” dedi.

‘Karar hukuki değil siyasidir’

”İktidar ve ortakları HDP’siz bir seçim hayal etmektedirler” diyen Nuray Özdoğan, kapatma ve Kobanê davalarının yanı sıra artan tutuklama furyasının da bu tablonun en büyük parçası olduğunu ifade etti. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı hesaba bloke kararının da hukuki değil siyasi bir karar olduğunu ve tasfiye etme politikalarının bir devamı olduğunu vurgulayan Nuray Özdoğan, “Mesele şudur; tüm ağır baskı ve şiddete rağmen karşılarında inatla devam eden bir parti var. Uygulanan bu kadar yoğun şiddete rağmen gücünü kaybetmeyen hatta arttıran siyasetimiz, iktidarı oldukça rahatsız etti ve kapatma davasının açılmasına yol açtı. Buna rağmen seçim süreçlerinden asla çekilmeyen demokratik barışçıl mücadelede ısrar eden partinin bu kez kamusal kaynaklarının kesilmesi yoluna başvuruldu. İktidar elindeki şiddet gücünü ve mali gücü, halkların iradesinin ve mücadelesinden daha büyük görme yanılgısı içindedir” sözlerini kullandı.

‘Çalışmalarımızı seçmenin iradesi belirler’

Alınan kararın ne halk ne de parti nezdinde yürütülecek seçim çalışmalarını belirlemeyeceğini aktaran Nuray Özdoğan, hazine yardımı alınmadan yürütülen 7 Haziran seçim sürecini hatırlattı. Nuray Özdoğan, 7 Haziran sürecini şu sözlerle anlattı: “Hazine yardımı alınıp alınmaması hatta kapatma davasının varlığı seçim siyasetimizi ve çalışmalarımız belirlemez. Çalışmalarımızı seçmenin iradesi, partililerimizin çalışması belirler. Partimiz 7 Haziran seçimlerinde önemli bir başarı gösterdi. Ki bu sonuç halkların barış ısrarını da göstermekteydi. İktidarın ve devletin içindeki kimi unsurların bundan duyduğu rahatsızlıklar her yer de bombaların patlatılmasına yol açtı. Ağır katliamlar yaşandı. Partimize ve demokratik kamuoyuna yönelik 4 Kasım 2016 'da başlatılan siyasi darbe hala devam ettirilmektedir.”

Gerekli itirazlar yapılacak

Her türlü itirazlarını yapacakları mahkeme kararının hukuken hiçbir dayanağı olmadığını belirten Nuray Özdoğan, “Yargısal merciler iktidarın sadece baskıladığı değil doğrudan sahibinin sesi yapmaya çalıştığı yerler. Elbette buna direnç gösteren yargı mensupları da vardır, olacaktır. Türkiye’deki barışçıl ve demokratik düzen içinde yaşamak isteyenlerin bu siyasi ve yargısal şiddet karşısında partimiz ile birlikte ortak bir mücadeleyi örme iradesi göstermesi gerekmektedir” çağrısında bulundu.