HDP Kadın Meclisi: Erkek egemen rejime karşı yeni bir yaşamı inşa edelim

HDP Kadın Meclisi Toplantı Sonuç Bildirgesi açıklandı. Kürt Lider Abdullah Öcalan’a yönelik devam eden tecride karşı her alanda mücadele vurgusu yapılan bildirgede, kadınlara da şu sözlerle seslenildi: “HDP’ye kapatılma saldırısı sizleredir. İstanbul Sözleşmesi’nedir, Gökkuşağı bayrağınadır. Gelin hep birlikte erkek egemen rejime karşı yeni yaşamı inşa edelim.”

Ankara- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, 27 Mart Cumartesi günü HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da katılımıyla bir otelde gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepki gösterilen bildirgede, “Erkek iktidarın, kadınlara biçtiği ‘makul ve makbul’ kadın ideolojik saldırısının son halkası İstanbul Sözleşmesi kazanımımızı gasp etmek olmuştur. Bu karar 8 Mart’ta ortaya çıkan kadın isyanının, özgürlük ve eşitlik talebinin birleşerek güçlenen, tüm yasaklara rağmen 8 Mart barikatlarına yüklenen kadınları yok saymanın ilanıdır, genç kadınların geleceğinin çalınmasıdır, LGBTİ+lara nefretin ilanıdır. Bu karar katledilen kadınların sorumluluğunu üstlenmenin ilanıdır. Bu karar kadın düşmanlığıdır” denildi.

Bildirgenin devamında şunlar belirtildi:

Bizler, kadın haklarını en kapsamlı şekilde savunan İstanbul Sözleşmesi’nden asla geri adım atmayacağız. Kadınları yok sayan erkek ittifakına karşı, birleşik kadın hareketinin bir parçası, mücadele gücü olarak İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmiyoruz. Kadınlar evlerinde katlediliyor; sokaklarda, işyerlerinde, okullarda bulundukları tüm kamusal alanlarda erkek-devlet şiddetine maruz kalıyor. 19 yıllık AKP iktidarının yarattığı en temel sorun adaletten yoksunluktur. Bu adaletsizliğe en fazla maruz kalanlar kadınlar oluyor. Meclisimiz, adaletsizlik son bulana kadar “Kadınlar için adalet” demekten asla vazgeçmeyecektir. Cumartesi Anneleri için, Barış Anneleri için Suruç Aileleri için, Roboski Aileleri için, Pınar Gültekin için, İpek Er ve katledilen kadınlar için, Urfa Adliyesi önünde direnen Emine Şenyaşar için adalet demeye devam edecektir.

“Her alanda tecride karşı mücadeleye devam edilecek”

Faşizm, Kürtleri ve kadınları mutlak tecrit ile tehdit etmekte ve tecridi bir rejim haline getirmektedir. İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit, başta cezaevlerine yayılarak tüm topluma uygulanan saldırı haline gelmiştir. Tecrit, toplumsal direnişlerin kırılmasının bir yönetimidir. Kadın cinayetlerinde failleri koruyan devlet, kadınlara kelepçe, ev hapsi gibi yöntemler uygulayarak kadınları yıldırmaya, siyaset alanının dışına itmeye çalışmaktadır. Bugün 123’üncü gününü dolduran cezaevlerindeki açlık grevi bu tecridin yıkılmasına karşı bir direniştir. Newroz alanlarından ilan edilen tecridi kırma kararlılığından aldığımız güçle, bulunduğumuz her alanda tecride karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

 “Kadınlarla buluşmaya devam edeceğiz”

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz pandemiyle birlikte derinleşirken, iktidarın halka değil, sermayeyi kurtarmaya girişmesi derin yoksulluk, işsizlik ve ağırlaşan sömürü en çok kadınları vuruyor. Pandemi yasaklarıyla da birleşince kadınlar evlere gönderiliyor, yoksulluk ve şiddetle baş başa bırakılıyor. Çalışanlarsa Kod-29 uygulamasıyla işten çıkarılıyor, şiddet ve yoksullukla baş başa bırakılıyor. İşçi ve emekçi kadınlar haksız uygulamalarla, yoksullukla mücadele karşısında direniyor. Bizler de HDP Kadın Meclisi olarak, kadınlara yoksulluğu reva görenlere karşı mücadele etmeye, kadınlarla buluşmaya devam edeceğiz.

“Cinsiyetçi dile karşı alanlarda olacağız”

Boğaziçi direnişi, 8 Mart isyanı, Newroz coşkusu ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeme kararlılığı ile sadece bu topraklarda değil, dünyanın her alanında yükselen kadın mücadelesi bizleri daha fazla yan yana getiriyor, birleştiriyor. Son yıllarda ortaya çıkan birikim ve deneyim hem enternasyonal kadın ağını ve dayanışmasını kurmak hem de bu topraklarda çeşitli talepleri dillendiren kadınları bir araya getirme zeminini güçlendiriyor. AKP-MHP iktidarı kadın mücadelesine ve kazanımlarına saldırarak, kadın özgürlük, eşitlik mücadelesini esas alan HDP’ye kapatma davası açarak tekçi, cinsiyetçi, militarist rejimini inşa etmek istemektedir. Siyaset mekanizmasında kadınları görmeye tahammül edemeyen iktidar, bir yandan kadınları tutuklayarak ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulamaları ile sindirmeye çalışırken diğer yandan kadın siyasetçilere yönelik cinsiyetçi söylemleri kullanıp besleyerek kadın düşmanlığını bir kez daha göstermiştir. Bu cinsiyetçi dile karşı bulunduğumuz her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz. 

“Partimizin kapatılmasına izin vermeyeceğiz”

Bizler bir kez daha buradan belirtiyoruz ki; HDP’ye yönelik gerçekleştirilen saldırıların temelinde kadın kazanımlarımız ve mücadelemiz vardır. Kapatma davasının, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine yönelik saldırı olduğunu çok iyi biliyoruz. Kayyım saldırıları ile başlayan, bütün siyasal faaliyetlerimizi illegalize ederek gözaltı, tutuklama ve para cezaları ile durdurmaya çalışan, kadın siyasetçilerimizi hedef haline getiren bu iktidara sesleniyoruz; Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini esas alan, yeni yaşam ilkelerini benimseyen ve inşasına girişen partimizin kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz. 8 Mart’ta biziz, Newroz da biziz, sokaklardaki kadın isyanı da, cezaevindeki kadının direnişi de biziz. Tarlada, fabrikada üreten kadınlar biziz. Evlerin dört duvarını yıkarak erkek egemen siyasete karşı kürsüleri kullanmaktan vazgeçmeyen kadınlar biziz. Biz kadınız, biz HDP’yiz. HDP kadındır. Partimizi de geleceğimizi de, yaşamımızı da sizlere teslim etmeyeceğiz.

Yaşamın her alanında ben varım diyen kadınlara sesleniyoruz; HDP’ye kapatılma saldırısı sizleredir. İstanbul Sözleşmesi’nedir, Gökkuşağı bayrağınadır. Gelin hep birlikte erkek egemen rejime karşı yeni yaşamı inşa edelim.”