Gazze’de barış nasıl sağlanır?

Trump’ın Gazze barış planının başarı şansının silahsızlanma, uluslararası garantiler ve Filistin’de iç uzlaşıyı destekleyecek mekanizmalara bağlı olduğunu belirten Tamara El-Haddad, “Garantiler zayıflarsa, şiddet yeniden başlayabilir” dedi.

NAGHAM KARAJEH

Gazze –ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı “Gazze Barış Planı”, bölgede kalıcı bir sessizlik ve yeniden inşa süreci vaat ediyor. Ancak planın satır aralarında, silahsızlanmadan uluslararası garantilere, Filistin iç uzlaşısından İsrail’in geri çekilme koşullarına kadar pek çok belirsizlik dikkat çekiyor.

Hazırlanan plan

Konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulunan siyasi analist Tamara El-Haddad, “Öneri aşama aşama ilerliyor. İlk aşamada, tüm İsrailli rehinelerin derhal serbest bırakılması öngörülüyor. Ardından ya güvenlik süreci devreye girecek ya da siyasi bir müzakere başlayacak. Eğer güvenlik süreciyle devam edilirse, İsrail’in askeri baskısı sürebilir ya da ABD ateşkes için devreye girebilir. Her iki senaryoda da savaşın kalıcı şekilde durdurulmasında Amerikan garantörlüğü belirleyici rol oynayacak” dedi.

Açıklanan plana ilişkin değerlendirmede bulunan Tamara El-Haddad, metnin birbiriyle kesişen çok sayıda taahhüt içerdiğini belirterek, “Her iki tarafın onayıyla düşmanlıkların derhal sona erdirilmesi öngörülüyor. Ateşkesin ardından 72 saat içinde tüm rehinelerin, hem hayatta olanların hem de hayatını kaybedenlerin iadesi, buna karşılık tutukluların serbest bırakılması planlanıyor. Uluslararası denetim altında yürütülecek bir silahsızlanma süreci ile geçici bir uluslararası gücün güvenliği sağlamak üzere konuşlandırılması da yer alıyor. Ayrıca, Arap ülkelerinin katılımıyla, uluslararası kuruluşların öncülüğünde altyapı, eğitim ve sağlık sistemlerini kapsayan, kamuoyunda 'Yeni Gazze' olarak anılan kapsamlı bir yeniden inşa süreci başlatılması hedefleniyor. Bu plan, ayrıca Filistin devletine yönelik belirli bir perspektifin açılmasını da şartlara bağlı olarak gündeme getiriyor” ifadelerinde bulundu.

Stratejik boyut

Planın stratejik boyutuna ilişkin değerlendirmede bulunan Tamara El-Haddad, girişimin güçlü yönlerinin "dengeli teşvikler sunma becerisine" dayandığını vurguluyor. Tamara El-Haddad, sözlerinin devamında, “Rehinelerin serbest bırakılması karşılığında bombardımanın durdurulması, uluslararası güç aracılığıyla kurulacak geçici bir askeri denetim mekanizması ve bölgesel garantilere dayalı yeniden yapılanma vaatleri, planın en dikkat çekici unsurları. Bu araçlar şeffaf biçimde ve etkili bir denetimle uygulanırsa, hem insani durumun daha da kötüleşmesi önlenebilir hem de sivillerin asgari düzeyde onurunu geri kazanmaları sağlanabilir” şeklinde konuştu.

Ancak Tamara El-Haddad’a göre, planın önemli pratik ve hukuki boşlukları da var. Özellikle silahsızlanma sürecinin nasıl işleyeceği ve nasıl denetleneceği belirsizliğini koruyor. Ayrıca, geçiş döneminde oluşacak idari yapılarla birlikte, yerel siyasi ve toplumsal aktörlerin geleceği konusunda da karmaşık teknik ve siyasi sorular gündeme geliyor.

‘Garanti ateşkesi sağlamlaştırma bakımından hayati önemde’

Planın risklerine dikkat çeken Tamara El-Haddad, “İsrail’in kısmi bir geri çekilmeyi ya da ilk geri çekilme hattının kurulmasını kabul etmesi, Tel Aviv hâlâ bir güvenlik tehdidinin sürdüğüne inanıyorsa otomatik olarak tam geri çekilme ya da askeri baskının kesin olarak sona ermesi demek değil. Öte yandan direnişin bazı kanatları veya yerel silahlı hücreler uluslararası silahsızlanma yetkisini reddederse, yerel yönetimler zayıflayabilir ve kaos daha da derinleşebilir. Bu yüzden herhangi bir ülke ya da kurumdan sağlanacak garanti, ateşkesi sağlamlaştırma ve sürecin güvence altına alınması bakımından hayati önemde” diye kaydetti.

Günlük yaşamın yeniden canlanması  

Gazze Şeridi’nin yeniden inşasının, ev, hastane, okul ve altyapı kurmak zorunda olan Filistinli kadınlar için gerçek bir umut anlamına geldiğini vurgulayan Tamara El-Haddad, şöyle konuştu:

“Bu süreç sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumun temel dayanıklılığını da yeniden inşa etme potansiyeli taşıyor. Tutarlı bir yeniden yapılanma programı ve hem uluslararası hem de Arap dünyasından gelecek kapsamlı mali destek olmadan sürdürülebilir bir istikrar sağlanamaz. İnsanlar kendilerini güvende hissedemez, ne günlük hayatlarını sürdürebilir ne de kararlılıklarını besleyecek bir ekonomik güvenliğe sahip olabilir. Bu nedenle, günlük yaşamın yeniden canlandırılması, herhangi bir siyasi istikrarın ön koşulu olarak mutlaka ele alınmalıdır.

‘Yerel kurumların inşa edilmesi kritik önemde’

Yeniden yapılanma için gerekli uluslararası finansmanın kim tarafından sağlanacağı çok önemli bir soru. Burada Arap ülkeleri iki yönlü bir rol üstleniyorlar: Bir yandan uygulamanın güvence altına alınması için siyasi taahhütler vermek, diğer yandan ise yeniden yapılanma sürecine mali destek sağlamak. Özellikle bazı Filistinli grupların başta Hamas olmak üzere planın şartlarını kabul etmeleri veya uluslararası mekanizmalarla iş birliği yapmaları hayati öneme sahip. Son günlerde, Hamas’ın bazı maddelere ilk onayını vermesinin ardından, Arap ülkelerinin ateşkesi kolaylaştırmak ve yeniden yapılanma sürecini başlatmak için yoğun bir baskı yaptıklarını görüyoruz. Bölgesel diplomasi açısından bakıldığında, taraflar arasındaki güvenin tesis edilmesi ve fonları yönetebilecek yerel kurumların inşa edilmesi, planın başarısı için kritik önemde.”

‘İsrail’in barış sağlama konusundaki samimi kararlılığa sahip olması gerekiyor’

Tamara El-Haddad, “Trump Planı”nın müzakereler, belirli hükümlerin uygulanması ve siyasi çözüme ulaşılması için mekanizmaların netleştirilmesini zorunlu kıldığı konusundaki endişelerini açıkça dile getiriyor. Buna göre, planın başarılı olabilmesi için Filistin iç uzlaşısının sağlanması, Avrupa toplumunun baskısının artması ve İsrail’in savaşı sona erdirme ile gerçek barış sağlama konusundaki samimi kararlılık ve olgunluğa sahip olması gerekiyor.

Kapsamlı yeniden yapılandırma

Planın aniden gerçekleşecek bir sihir olmadığını vurgulayan Tamara El-Haddad, “Yerel, bölgesel ve uluslararası faktörlerin, halkın güvenlik ve insan onuruna yakışır bir yaşam hakkını garanti altına alan pratik bir uygulama temelinde bir araya gelmesini gerektiren karmaşık bir süreç” dedi. Tamara El-Haddad, Eylül 2025 girişiminin acil bir ateşkes ve insani yardım için nadir bir fırsat sunduğunu ve sektörü ile bölgesel ilişkileri dönüştürebilecek kapsamlı bir yeniden yapılanma için bir pencere açtığını kaydetti.

Tamara El-Haddad, sözlerinin sonunda ise, “Ancak başarısı, silahsızlanmanın sağlanması, uygulanabilir uluslararası garantilerin oluşturulması ve Filistin toplumunun savaş sonrası yönetim konusunda iç uzlaşıya varma becerisini destekleyecek net mekanizmalara bağlı. Eğer garantiler başarısız olur veya uluslararası denetim zayıflarsa, plan kırılgan bir anlaşmaya dönüşerek şiddet döngüsünü yeniden tetikleyebilir” diye belirtti.