Sudan’da ‘Pembe Ekim’: Çatışmaların içinde meme kanseri farkındalığı
Sudanlı kadınlar, çatışmaların gölgesinde Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nı karşılıyor. Sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu ülkede kadınlar, hem meme kanseriyle hem de dang humması ve sıtma gibi yaygın hastalıklarla mücadele ediyor.

AYA İBRAHİM
Sudan- Bu yılki Meme Kanseri Farkındalık Ayı, Sudanlı kadınların çok yönlü sağlık krizleriyle mücadele ettiği bir döneme denk geliyor. Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında süren çatışmaların gölgesinde, kadınlar yalnızca meme kanseri ve önleme yollarına dair bilinçlenme ihtiyacıyla değil, aynı zamanda başkent Hartum’da giderek yayılan dang humması ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıklarla da mücadele ediyor.
Her yıl Ekim ayında Sudan’daki sağlık kuruluşları, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında düzenledikleri “Pembe Ekim” etkinlikleriyle, kadınları erken teşhis konusunda bilinçlendirmeyi ve olası risklere karşı önlem almayı hedefliyor. Kadınları ekonomik ve sosyal olarak güçlendirmeyi hedefleyen “Betakdary” adlı kuruluşun yetkilisi Mayada Abdullah, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nın erken teşhis ve önleme konusunda bilinci artırmak için önemli bir başlangıç noktası olduğunu belirtti. Sudan’da devam eden çatışmaların kadınlar üzerindeki baskı ve acıları daha da artırdığını ifade eden Mayada Abdullah, “Kanser, kadınlar için zaten zor olan koşullarda ek bir stres kaynağına dönüşüyor. Kadınlara kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğretmeye, sağlık hizmeti sunan kurumlar hakkında bilgi vermeye ve aynı zamanda katılabilecekleri projeler sunmaya çalışıyoruz. Tüm kadınları, kendi sağlık ve güvenlikleri için erken tanı taramasına katılmaya çağırıyoruz” dedi.
‘Anneler büyük zorluklar çekiyor’
Merowe Tıp Merkezi'nde pediatrik onkoloji uzmanı olan Dr. Alaa Al-Qassim, kanserli çocukların yüzde 75’inden fazlasına annelerinin eşlik ettiğini, ancak ülkedeki zorlayıcı koşullar ve hastaneye ulaşım güçlüğü nedeniyle bu durumun anneler üzerinde ciddi bir psikolojik baskı yarattığını söyledi. Merowe’nin ağır vakaları kabul eden tek hastane olduğunu belirten Alaa Al-Qassim, salgın hastalıkların yaygın olduğu bölgelerde annelerin daha da büyük zorluklar yaşadığını ifade etti. Alaa Al-Qassim, bu koşulların, kadınları "Hasta çocuğuna eşlik edip diğer çocukları riske mi atsın, yoksa tüm çocukları korumak için evde mi kalsın?" ikilemiyle baş başa bıraktığını söyledi. Sudanlı kadınların tüm bu zorluklara rağmen kararlılıkla mücadele ettiğini dile getiren Alaa Al-Qassim, kadınların en zor şartlar altında bile güç ve dayanıklılığın sembolü olmaya devam ettiğini vurguladı.
Sağlık tesislerinin çoğu kapalı
“Sudan’ın merkezindeki Gezira Eyaleti’nde sağlık koşulları her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bu durum, eyaletin Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolü altında olduğu döneme dayanıyor” diyen Gezira sakini ve gazeteci Rafqa Abdullah, devlet kurumlarının yaklaşık yüzde 90’ının, sağlık tesisleri de dahil olmak üzere kapalı olduğunu dile getirdi. Dang humması, viral ateş ve hepatit gibi hastalıkların hızla yayıldığına dikkat çeken Rafqa Abdullah, “Bu salgınlar yüzünden okullar bile kapatılmak zorunda kaldı. Yetkililer yayılmayı önlemek için bazı ihtiyati tedbirler alsa da, özellikle kadınlar daha fazla risk altında” ifadelerinde bulundu. Kadınların çoğunun sığınma evlerinde yaşıyor olmasının da bu kırılganlığı artırdığını vurgulayan Rafqa Abdullah, “Kadınlar hem çatışmanın hem de şimdi salgınların gölgesinde, varoluş mücadelesi vermeye devam ediyor. Sivil toplum kuruluşları çevre sağlığı ve halk sağlığı konusunda kampanyalar yürütmeye çalışıyor, ancak mevcut tablo endişe verici” dedi.
Hastaların çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor
El-Daman Onkoloji Hastanesi yetkilisi Samia Hussein ise, hastanede tedavi gören hastaların büyük bölümünü kadınların oluşturduğunu ve pek çok kadının da hasta çocuklarına refakat ettiğini belirtti. En büyük sorunun, kanser tedavisinin ülkedeki her bölgede erişilebilir olmaması olduğunu vurgulayan Samia Hussein, bu nedenle kadınların farklı eyaletlerden, uzun ve zorlu yolculuklar yaparak hastaneye ulaşmak zorunda kaldıklarını kaydetti. Samia Hussein, “Özellikle bazı vakalarda desteğe çok daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Hem fiziksel hem de duygusal olarak ağır yükler taşıyan bu kadınlara psikolojik destek sağlanması artık bir tercih değil, zorunluluk” diye kaydetti.
Sıkıntılar daha da derinleşiyor
Kuzey Eyaleti'ndeki Merowe Tıp Merkezi'nin Halkla İlişkiler ve Medya Departmanı’nda görev yapan ve her yıl Pembe Ekim etkinliklerini organize eden sosyal aktivist Salma Awad Fadil de bu tür farkındalık etkinliklerinin, hem çatışmalarla hem de hastalıklarla mücadele eden kadınlar için meme kanserinin erken teşhisinin önemini hatırlatma açısından kritik olduğunu vurguladı. Kadınları, meme kanseri korkularının üstesinden gelmeleri için cesaretlendiren Salma Awad Fadil, erken teşhisin hayat kurtardığına vurgu yaptı. Hastalıkla yaşamanın hem kadın hem de ailesi için son derece zorlu olduğuna dikkat çeken Salma Awad Fadil, ülkede devam eden çatışmaların, kötüleşen ekonomik koşullar ve yüksek tedavi maliyetleriyle birleşerek bu zorluğu daha da derinleştirdiğini ifade etti.